Ankara’da 146’ıncı Başörtüsü Eylemi
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu’nun gerçekleştirdiği başörtüsüne özgürlük eylemi 146. Haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Esra Duru okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Amerika’da başkanlık seçimleri yapıldı. Dünyanın yeni patronu koltuğuna oturacak. Zenci olduğu için horlananlar, ikinci sınıf muamelesi görenler şimdi Beyaz Saraydan dünyayı yönetmeye başlıyor. ROSA adlı siyahî kadının başlattığı; otobüste beyazlara ait yere oturup, siyahlara uygulanan ayrımcılığa karşı tavır hareketi, bugün geldiği netice ortadadır. Zamanında otobüse ön kapıdan giremeyen, ön koltuklarda oturamayan, horlanan; bunu kabullenemeyen şahsiyetli kişinin hak arayışı, dalga dalga büyümüş, zencilerin otobüsleri protesto etmesi neticesinde ABD yönetimi bu uygulamadan vazgeçmiştir.
Zalim ABD yönetimi Müslüman topraklarından da ellerini çekmelidir. Emperyalist güçlere karşı mücadele eden Müslüman kardeşlerimize de selam olsun.
Bu topraklara mensubiyeti olan, bu topraklarda doğup bu topraklar da ölmeyi planlayan, bu topraklardan başka gidecek bir yeri olmayan bizler; başörtülü, irticacı, gerici, yobaz, çağdışı, fundamentalist, radikal diye ZENCİ muamelesi görmeyi kabullenmiyor ve içimize sindiremiyoruz.
Orada zenciler ikinci sınıf muameleye tabi tutulurlarken, Türkiye’de de inancını yaşama gayretinde olanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi uygulanarak ayrımcılık yapılmaktadır. Başı örtülüler; Cumhuriyet yürüyüşünden çıkarılmaktalar, ödül alanlara ödülleri verilmemekte, bulundukları ortamları askeri yetkililer terk etmekte, hastanelerde ayrımcılığa tabi tutulmaktalar. Kendilerinin hâkim güç olduğunu zanneden zalimler, keyfi uygulamalarına son vermelidirler.
Biz Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak en başından beri vurguladığımız şeyi bir kez daha tekrarlamak istiyoruz. Başörtüsü her alanda hiçbir şart ileri sürülmeden bu zamana kadar yaşanan mağduriyetler giderilerek serbest bırakılmalıdır. Yok, çene altı modeli, yok kelebek modeli veya Anadolu usûlü teklifleri yapılmadan ve rencide etmeye gidilmeden derhal serbest bırakılmalıdır. İnancını yaşamak isteyen Müslüman halk başörtüsünü nasıl uygulayacağını nasıl bağlayacağını yasakçılara soracak değildir. Asırlardır Müslümanlar İslâm Dininin bir gereği olarak başörtüsünü kimlikleri saymışlar ve buna uygun bir örtünme tarzını kendileri belirlemişlerdir. Müslümanların bu konuda hiç kimseden, hele hele Kartel Medyasından ve de İslâm ve Müslüman sevmezlerden asla akıl almaya ihtiyaçları yoktur. Müslümanlar için, uyacakları emir ve yasaklar Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinde ve Allah Rasûlü’nün örnek yaşantısında yer almaktadır. ve Müslümanlar inanmakta ve bilmektedir ki; İzzet ve onuru yakalamak, hiç şüphesiz Allah’ın rızasında ve Rasûlü’nün yolu üzerinde yaşamakla mümkündür.
Türkiye’nin sözde demokratik gelişimine önemli katkıda bulunan Avrupa Birliği, bir konuda ulusalcıları haklı çıkaracak şekilde davranmakta ısrar etmektedir. AB Komisyonu’nun her yıl Kasım ayında yayınladığı İlerleme Raporların da; Ermeni, Rum, Alevi ve hatta Bahaî’lerin inanç özgürlüğü çerçevesinde yaşadığı sorunları bütün detaylarıyla rapora geçiren AB Komisyonu, her nedense konu dindar Müslümanların yaşadığı sıkıntılara gelince susmayı tercih ediyor. Müslümanlar asla bu grupların problemlerinin ele alınmasından rahatsız değildir. Tuhaf olan ise; burada da ayrımcılığı tabi tutulan, dindar yani inancını yaşamak isteyen Müslümanların görmezden gelinmesidir. Sadece toplumumuzun yüzde 80 çoğunluğunun değil; İnsan Hakları Örgütlerinin, hatta Avrupa Parlamentosu’nun bile insan hakkı ihlâli olarak gördüğü başörtüsü sorununun, 9 yıldır hiçbir İlerleme Raporu’na girmemesidir.
Tekrar belirtiyoruz; Müslümanların bu konudaki tek ölçüleri, uyacakları ve uygulayacakları emir ve yasaklar Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve Allah Rasûlü’nün örnek yaşantısıdır.
1 Kasım 2008, Cumartesi