Tartışılması dahi teklif edilemezmiş!

Darbe anayasasının ilk üç maddesine ilişkin tartışmalar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın konuyu kendisinin de tartışmak istediği ama cesaret edemediği yönündeki ifadeleriyle yeniden alevlenince; Kılıç “Benim, Anayasa’nın ilk üç maddesiyle ilgili bir sorunum yok. Ben görüşlerimi zaten muhalefet şerhinde açık açık yazdım. Benim düşüncem, değiştirilmesi teklif edilemez hükmünü taşıyan 4. madde nedeniyle, Anayasa’nın diğer maddelerinin de değiştirilmesinin imkânsız hale getirilmesi. Diğer maddelerle ilgili değişiklikler de bir şekilde ilk üç maddeyle bağlantı kurularak engellenebilir. Benim düşüncem bu. Nitekim, bu düşüncemi de muhalefet şerhinde ortaya koydum. Yoksa, Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini belirleyen ilk üç maddeyle ilgili bir sorunum yok. Konu yanlış bir zemine çekilerek tartışılıyor.” diyerek geri adım attı. Böylece Anayasa Mahkemesi Başkanını dahi hiçbir hukuki ve meşru bir temeli bulunmayan bir yasa metnini tartışamayacak hale getiren sistemin nasıl bir vesayet altında olduğu bir kez daha ortaya çıktı.Tartışmaktan dahi kaçınmak gerekmiş

Her ne kadar Haşim Kılıç sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade etse de, sözlere gelen tepkiler kimin nerede durduğunu göstermesine yardımcı oldu. Örneğin Anayasa Mahkemesi tarafından ipotek altına alınmış ve militarist egemenliğe teslim edilmiş olan Meclis’in başkanı Köksal Toptan şöyle konuştu: “Şahsi düşüncemi soracak olursanız, Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez 1, 2 ve 3’üncü maddeleriyle ilgili tartışmalara girmemek lazım. Özellikle Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirecek davranışlardan herkesin özenle kaçınması gerekir. Çünkü onlar bizim devletimizi var eden temel unsurlardır. Cumhuriyetimizi var eden temel niteliklerdir. Onlardan vazgeçmememiz söz konusu olmaz. O nedenle onları tartışmaya açmamak lazım. Açmanın da pek fazla faydası yok. Oralarda meydana gelecek tartışmalar yeni bunalım ve buhranları meydana gelir. Çok şükür ki Türkiye, her şeyi tartışan özgür bir ülke. Bu gibi konuları bile tartışıyor. Fikirlere katılmasak bile fikirlere tahammül etmemiz lazım. Mümkün olduğunca sorunları azaltalım.” Kılıç şimdilik geri adım atmış olsa da, Türkiye yaşadığı derin bunalımda bu tür meşruiyet krizleriyle daha sık karşılaşacak. Bu durum yeni bir sürecin yaşandığı göstermesi açısından önemli. Tabi ki statükonun derinden sarsıldığı her değişim dönemi sıkıntılı ve gerilimli geçer, bu sebeple sarsılan sistemin gerilim dozu yüksek bir anlayışa doğru yol almak istemesi de şaşırtıcı olmayacaktır. (Platform Haber)

14 Kasım 2008, Cuma

Bir cevap yazın