Fişletme devam mı ediyor?
Son günlerde peş peşe ortaya atılan yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan Gaziosmanpaşa Üniversitesi yönetimi; yaptığı basın açıklamasıyla muhaliflerini adeta fişleme uygulamasını çağrıştıran ifadeler kullandı. YÖK’ün kesin kararına rağmen açılan ek ders programından öğretim görevlilerinin binlerce YTL tutarında haksız kazanç elde ettiği ve üniversitenin Taşlıçiftlik Kampüsü’ndeki lojmanların ilana çıkılmadan yönetimce belirlenen şahıslara tahsis edildiği yönündeki iddiaların kamuoyuna yansıması üzerine, üniversite yönetimi; konuyu gündeme taşıdığını düşündüğü Tokat.gen.tr adlı internet sitesiyle Eğitim-Bir-Sen Sendikası Tokat Şubesi’ni doğrudan hedef alan bir basın açıklaması yayınladı. Başörtüsü yasakçılığı hususunda yaptığı açıklamalarla hatırlanan ve şehirdeki sivil toplum örgütleri tarafından protesto edilen Rektör Zehra Seyfikli hakkında Taraf Gazetesi de ilginç bir iddia ortaya atmıştı. Taraf’ın haberine göre, Rektör Zehra Seyfikli’ye başörtüsü yasağındaki uygulamaları sebebiyle halen Ergenekon Davası’nın baş zanlılarından olan emekli orgeneral Şener Uygur’un kurduğu Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından olumlu not verilmişti. Bilindiği gibi CÇG, 28 Şubat sürecinde fişlemelerle ünlü Batı Çalışma Grubu’nun devamı niteliğini taşımaktaydı.
Genelkurmay’a niye haber verilecek?
Üniversite yönetimi tarafından yapılan açıklamada yer alan bazı ifadeler ise düşündürücü. Çünkü “karalama” denilen durum hakkında gereğinin arz edileceği merciler arasında “Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Tokat Jandarma Bölge Komutanlığı”nın da isimleri geçiyor. Oysa ki; yolsuzluk iddialarının yer aldığı haber ve yorumlar yanlış olsa dahi, konunun askerle ilgili hiçbir boyutu ya da bağlantısı yok. Bu durumda üniversite yönetimi, hiçbir alakası olmaması gerektiği halde mezkûr askeri kurumların ismini de listeye eklemesi geçmiş yıllarda kamuoyuna yansıyan fişletme çabalarını hatırlatıyor. 28 Şubat dönemindeki baskı ve yıldırma politikalarını çağrıştıran bu girişim, adalet ve hukuk zemininde hareket etmesi gereken üniversite yönetimlerinin, kendilerini savunmak için hangi kurumların kanatları altına girmeye çalıştığını göstermesi açısından son derece somut bir örnektir. Üniversitenin kapılarını özgürlüğe kapatanların, militaristçe yaklaşımları; akademi adına son derece kaygı vericidir.
Asıl hakaret eden kim?
GOP Üniversitesi yönetimince yapılan açıklamada dikkat çeken bir husus daha bulunuyor. Tokat.gen.tr’de yayınlanan bir yazının hakaret niteliği taşıdığı söylemiştir. Yazının ilgili bölümü ise şöyle: “Herkes yönettiği sürüden mesuldür. Baba aileden. Müdür okuldan, Rektör Üniversiteden, Komutan Kışladan, Savcı adaletten, Belediye Başkanı şehirden,Vali ilden sorumludur. Sandıkta veya makamda sorulan hesap dünyevidir. İşin asıl hesap yeri herkesin vicdanıyla ahiret te Allah karşısında olacaktır.” İşte bu bölümde yer alan “Herkes yönettiği sürüden mesuldür” şeklindeki bir hadis rivayetinden “Üniversitemizde görev yapan tüm Öğretim Üyelerine alenen hakaret içeren ve onları aşağılayan ifadeler kullanılmıştır. Bu yazıda; Öğretim elamanlarına “Sürü” Rektöre ise ” bu sürünün çobanı” şeklinde ağır ve aşağılayıcı ifadeler kullanılmıştır.” gibi bir sonucuna varılmış olması son derece traji-komik bir durum arz etmektedir. Edebi bir sanatı, konuyu desteklemek için yapılmış bir benzetmeyi hakaret gibi algılayan üniversite yönetimi, aslında çoban benzetmesini hakaret telakki ederek aslında bizatihi kendisi çobanlara hakaret etmektedir! Tokat gibi tarım ve hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı sayıldığı bir şehirde, üniversite yönetiminin çobanlığın yer aldığı bir benzetmeyi “ağır ve aşağılayıcı” gibi sıfatlarla bir tutması kesinlikle kabul edilemez. (Platform Haber)
15 Kasım 2008, Cumartesi