Başörtüsü, Kemalist teorinin raconunu bozdu

Dünya Bülteni, kısa bir süre önce ‘Örtülemeyen Sorun Başörtüsü’ isimli kitapta ‘Bir Direnişin Anatomisi: Teorinin Raconunu Bozan Başörtüsü’ başlıklı makalesi yayınlanan İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ferhat Kentel’le başörtüsü yasağının tarihi sürecini, modernizmin karakterini ve Türk modernleşmesini, kapitalist sisteme direniş imkanlarını, direniş potansiyeline sahip sosyal yapı ve zihniyetleri konuştu. Batılı bir model öngören Türkiye elitlerinin kaçınılmaz olarak din meselesiyle karşı karşıya geldiklerini ifade eden Kentel, konuyla ilgili şunları söyledi: “Türkiye’de İslam’la karşı karşıya gelinmiştir. İslam’ın tezahürleri arasında başörtüsü vardır. Başörtüsünün çıkarılması ve İslami olanın kamusal alanda yada çağdaş diye adlandırılan alanda görülmemesi esastır. Ama ‘modernleştiriyorum’ dediğiniz zaman herkese değiyorsunuz. İslami kesim okula, üniversiteye gidiyor ve temas başlıyor. Karşılıklı iç içe geçme var. Bunun sonucunda İslami olanın beki ilk zamanlarda marjinalleştirilerek ‘özel alan’ diye tarif edilen yerde kalması mümkün olmadı.

1970’ler, 80’ler itibarıyla kamusal alana çıktı ve yeni bir sosyal hareket olarak damgasını vurdu. Başörtüsü de onunla beraber geldi. Başörtüsü sadece köyde, hizmetçide olması gereken bir tezahürken kamusal alanın ortasına girdi. Üniversiteyi açıp modernleştirdiyseniz insanlar gelip dahil olurlar. Ama şöyle bir yanılgı var, modernleştirirken herkesin onların belirlediği gibi modernleşeceğini beklemeleri. Yani başka şekilde modernleşebilirler. Başörtüsü de bu başka şekilde modernleşmenin kamusal alanda yansımasıdır. Müslüman kadınlar yalnızca evlerinde kalıp ev kadını olacaklar diye bir şey yok. Üniversiteye öğrenci olarak geldiler, sosyal bir hareketin içindeler ve yepyeni bir aktör olarak devreye girdiler.”

Başörtüsü yasağı ve Kemalizm ilişkisi

Başörtüsünün Kemalist modelin çağdaşlık modelindeki kadın temsil varsayımını bozduğunu söyleyen Kentel başörtüsü yasağını da “bu varsayımın bozulmasına karşılık” olarak değerlendirdi. Kentel, çağdaşlaşma ve kılık-kıyafet ilişkisi bağlamında Kemalizm’in tavrını ise şöyle açıkladı: “Erkeklerin görünüm olarak modernleştirilmesi diye bir sorun yok. Mesela İstanbul’u düşünecek olursanız, azınlıklarıyla, gayri müslim unsurlarıyla hep kozmopolit olmuş bu şehirde Müslüman erkeğin görünümü çok da fazla problem olmuyor. Şapkalar değişiyor. Görünmez olan kadın. Kemalizm kadını çağdaşlığın içine çekmeye çalışırken görünür yapmaya çalışıyor. Onda yapılacak değişiklik kendisinin gerçekten yeni bir şey olduğunu söyleyecek. Eski toplumun aşıldığını yeni bir toplumun kurulduğunu söyleyecek. Kadın bu anlamda anahtar bir figür durumdadır. O zaman kadının sokağa başörtülü olarak çıkıyor olması tam da bütün planları bozan bir şey. O yüzden kadın bedenine aşırı bir vurgu var. Kadın bedeninin resimlerle sunulması, 19 Mayıs törenleri gibi yerlerde çıkarılması… kılık kıyafet inkılabı, zorla veya ikna edilerek kadının çarşafını, başörtüsünü çıkarması tam o temsili gerçekleştirmek içindir.”

Teorinin Raconunu Bozan Başörtüsü Direnişi

Ferhat Kentel, başörtüsü direnişinin “teorinin raconunu bozduğunu” söyleyerek, bu hareketi insan hayatını özel hayat kamusal hayat diye parçalayan modernizme başkaldırı olarak tanımladığı söyleşisinde şunları ifade etti: “Teori diyor ki, modernleşince herkes değişecek. Görgü kurallarını öğrenecek, çatal bıçak tutmayı öğrenecek, okula gidecek… Linear, evrimci bir düzenleme. Türkiye’deki versiyonunda ‘evet, böyle bir şeye inanıyoruz ve olmazsa biz oldururuz’ anlayışı var. Oldurulması için biz her şeyi yaparız diyen bir Türk modernleşmesi söz konusu. Batıdan alınıp Türkiye’de zoraki bir teoriye dönüştürülüyor. Başörtüsü, ortadan kalkmalı, kalkmasa da kaldırırız diyen bir yaklaşıma, neredeyse bir silah haline gelmiş bir teoriye karşı bir takım insanlar ‘yok hayır, çıkartmayacağız başörtümüzü’ diyorlar. Modern lafını kullansalar da kullanmasalar da başka türlü modern olunacağını gösteriyorlar. Okula da gideriz, sosyoloji de öğreniriz, fizik, kimya da öğreniriz diyorlar. O başlangıç varsayımına, teorisine uymayan bir durum bu. O anlamda teorinin raconunu bozuyor. Teorinin havasını, söylemini bozuyor aslında. Bir tür yarı bilgi olarak gerçekliği temsil ettiğini iddia eden bu yaklaşım burada tutmuyor.”

Başörtüsü mücadelesi sisteme içeriden direniştir

Türkiye’deki başörtüsü direnişine ilişkin Kentel’in düşünceleri ise şöyle: “Belki çok kabaca, bu direnişin Türkiye’nin ithal ettiği yada referans verdiği Fransız usulü jakoben bir modernleşme yöntemine karşı olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Herkesi yukarıda kurgulanmış bir tarife doğru çekerek homojenleştirmeyi öngören bir modernleşme var. Herkesi yukarı çekerken net bir “öteki” tanımlıyor. Marjinalleştirilerek dışlanan ve aynı zamanda örnek olarak da gösterilen bir öteki tanımlıyor. Model alınan Fransız modernleşmesinin doğasında olan bir durum bu. Giyotinlerle insanlar hizaya çekiliyor. Laikliği çok radikal bir şekilde, Katolikliğe karşı neredeyse bir kamp halinde oluşmuş olması Türkiye için de örnek oluşturuyor. Yada Türkiye Fransa’dan bu örneği alıyor. Buradan baktığımız zaman açıkça direniş zaten. Bir görünüşün, hareketin başı ezilmeye çalışılıyor ama bu baş direniyor ve dik duruyor. ‘At o başörtünü, girme okula’ denirken atmıyor başörtüsünü ve okula girmeye çalışıyor. Bu anlamda direniş çok net. Ama öbür taraftan dediğiniz gibi modernleşme içine girdikten sonra sonuç olarak direniş mi değil mi diye sorduğumuz zaman; evet, o da içeriden direniş diyebiliriz. Aslında gerçek değişim tam da o zaman başlıyor.”

Kaynak: Dünya Bülteni

19 Kasım 2008, Çarşamba

 

One thought on “Başörtüsü, Kemalist teorinin raconunu bozdu

  • yillardir dilegetirilen islam a karsi durusun ve kabbullenmeyisin teorik aciklamasini yapmis ferhat kentel.entellektuel kesimin bu konu uzerine daha cok yazi kaleme almasi cozun icin uygun ortam saglanmasi icin atilacak buyuk adimlardandir.

Bir cevap yazın