CHP’li çarşaflı, vekil de olabilecek mi?
Her seçim öncesi başörtüsü sempatizanı, sonrası kronik yasakçı olan CHP’nin yerel seçimler yaklaşırken klasik ikiyüzlü tavrını yine sergilemesi gündemi meşgul ediyor. Haftasonu çarşaflı ve başörtülü hanımlara rozet takan, “başörtülü kadınlar zincirlerini koparıyor” diyerek cumhuriyet elitlerin Müslüman hanımları ‘esaret’ altında gören batıdan ithal oryantalist yaklaşımını sürdüren Deniz Baykal’ın kurnazlık taktiğine ilişkin eleştiriler de peş peşe gelmeye başladı. CHP’li Haluk Koç’un olayı dekoratif unsur gibi görmesinden sonra sermayesi başörtüsü karşıtlığı olan CHP vekili Profesör Necla Arat da, hanımların örtüleriyle CHP’ye katılarak zincirlerinden kurtulmuş olmadığını, zincirleriyle bir yerden çözülüp bir başka yere bağlandığını söyleyerek başörtülü hanımların hür olmadığını ima eden açıklamalarda bulundu. Tartışmaya köşe yazarları da dâhil olmaya başladı. Radikal’den Murat Yetkin’in yönelttiği soru ise Baykal’ın ‘samimiyet’ini ortaya koymaya matuf: “Peki Baykal’ın parti rozeti takıp birlikte poz verdiği hanım, yasal hakkını talep edip parti kurullarında görev almak, ya da diyelim milletvekili adayı olmak isterse Baykal ne yapacak? Ya daha önce MHP lideri Devlet Bahçeli’nin türbanıyla seçilip Meclis’e gelen Nesrin Ünal’dan rica ettiği gibi resmi çalışmalarda başını açmasını mı rica edecek? Ya da onun olduğu gibi bütün çalışmalara katılmasına izin mi verecek?”
Partime oy ver ama evden çıkma
Sabah Gazetesi’nden Ergun Babahan ise Baykal’ın mesajını şöyle özetledi: “Sizleri üniversite sıralarında görmek istemiyorum ama partime girip aktif siyaset yapmanızda sakınca görmüyorum.” CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimi, 367 kararı ve son Anayasa değişikliğinin iptali sürecindeki tavrını ve rolünü hatırlatan Babahan yazısının devamında şunları söyledi: “Normal koşullarda bir siyasi partinin giyim kuşamına, inancına bakmadan kapısını herkese açması çok güzel. Ancak yakın geçmişinde kadınların kıyafetinden başka bir sorunla uğraşmayan, varlık nedenini başörtülü kadınlarla mücadele olarak gören bir partinin bu değişimini zincir kırıyoruz demekle geçiştirmesi kabul edilemez. CHP, kadın, kıyafet, özgürlükler, eğitim hakkı gibi konularda bir değişim sürecinden geçme kararı almışsa, bunu toplumla paylaşmak durumundadır. Yoksa, bu tamamen siyasi oportünizm kapsamına girer ve bugün gelinen noktada pek hoş görülmez, görülemez. Gelinen noktada CHP’nin tavrı, “üniversiteye gitme ama CHP’ye gir ve partime oy ver. Sonra da evinde oturmaya devam et”, biçiminde özetlenebilir.”
Çarşaf takiyyesi
Star Gazetesi’nden Şamil Tayyar ise CHP’nin Ergenokon Davası’ndaki avukatlık rolünü eleştirdiği yazısının devamında Baykal’ın tavrını “çarşaf siyaseti” olarak değerlendirdi ve Baykal’ı çarşaf üzerinden takiyye yapmakla suçladı: “Yıllardır rakip partileri, ‘gizli ajandanız var, takiyye yapıyorsunuz’ diyerek eleştiren Baykal’ın kazdığı kuyuya düşmesi, siyasetin adaleti olsa gerek… İnanmadığınız değerler üzerinden siyaset yapmak takiyye değil de nedir? Üniversitelerde başörtüsüne bile tahammül edemeyenlerin çarşafa dolanmalarını hangi siyasi kavramla açıklamak gerekir? Eğer Baykal, ‘Türkiye’ye irtica gelecekse, onu da ben getiririm’ iddiasında ise, insanın içinden ‘koltuk nelere kadir’ diyesi geliyor… Hele bir lafı var ki, evlere şenlik: ‘Çarşaflılar ikiyi ayrılır. İçi aydınlık olanlar, içi aydınlık olmayanlar. Çarşaflıların içinde de aydınlık düşünce ve duyarlı yürek bulunabilir.’ Bak sen! Neler de biliyor… Meğer Deniz Bey; Sadece eski Marksist, Yeni Solcu, Anadolu Sol Kuramcısı, Kızıl Elmacı, Ergenekon Avukatı değil, eski ‘manifaturacı’ymış! Çarşafın şeffafını, koyusunu birbirinden ayırt edebiliyor.”
Platform Haber
19 Kasım 2008, Çarşamba
One thought on “CHP’li çarşaflı, vekil de olabilecek mi?”
BENCE CHP YİNE MANKEN YA DA KONSTROMATRİSTEN DEVŞİRME KADIN(?!) LARI BULUP ŞOV YAPMIŞLARDIR.BÖYLECE DİNİ SİYASETE NASIL ALET ETTİKLERİNİ GÖSTERMİŞLERDİR.ÇÜNKÜ CHP VE ONUN ZİHNİYETİ DEMOKRAT DEĞİL DEMOKRAT KILIKLI SAHTEKARDIR.