Batı ve Özgürlük Anlayışı

YÜKSEL ŞENGÜL / Özgürlük, her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumudur. Kavramlaşma süreci geçiren her terim gibi, özgürlük de ideolojik ve felsefik bakış açılarının kendilerine ait kalıplarının tasvirine uğramaktan kurtulamamıştır. Bu anlamda her farklı düşünce, özgürlüğe farklı anlamlar katmış ve bu anlamlarla özgürlük farklı anlam kalıplarına sığdırılmıştır. Bu şekilde özgürlük kavramına farklı tanımlar da eklenerek düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve din özgürlüğü şeklinde, bu kavram genişletilmiştir. Özgürlük kavramının ilk ortaya çıktığı coğrafyaya ve o dönemin tarihine yöneldiğimizde, bu ifade özelde Kiliseye genelde Tanrıya karşı verilen bir mücadele sonucunda ortaya çıkmıştır. Dostoyevski: “Eğer Tanrıyı bu dünyadan sürebilirsek insan için her davranış serbesttir.”diyerek özgürlük anlayışının sınırlarını Tanrısal olgu çerçevesinde ifade etmiş ve o dönemin özgürlük anlayışını ve de din algısının boyutunu gözler önüne sermiştir. Tanrısal haklara başkaldırı şeklinde ortaya çıkan bu kavram, ‘tanrısal haklar’dan kurtularak, ‘doğal haklar’a ulaşmayı amaç edinmiş ve tanrısal bütün değerleri yok sayma anlayışına yönelmiştir.

Batılı insanın deist anlayışının bir sonucu olarak, bu şekilde bir anlama hapsedilmek isteyiş, Kilisenin tahakkümü altında bulunan insanın varlık arayışının bir ürünü olarak kendine yer bulmuştur. Batılı insanın icat ettiği bu kavram, Tanrısal emirlere karşı farklı bir alternatifi doğurmak için ortaya çıkmışsa da, bu insanın mutluluk arayışı için yeterli bir alternatif olamamıştır.

Bugünün reel koşullarında bile – her ne kadar seküler bir anlam kalıbının içerisinde yer almış bir ifade olsa da- bu tam bir uygulanabilirlik zeminine oturtulamamış, gerektiğinde ideolojiler ve devletler bile bu kavrama yaşanabilir bir platform sağlayamamıştır. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, din özgürlüğü… gibi ifadelerin tanımı yapılmış olsa da, içi boş ve nahiv bir kavram olmasının önüne geçilememiştir. Batılı insanın kendilerinin oluşturduğu bu kavrama kendilerinin bile uymaması Kur’an’daki; Ruhbanlığı kendileri çıkardı ama kendileri de uymadı, anlayışının çağdaş bir versiyonu bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar Batılı anlayışın bir ürünü olsa da, bu kavramın hakkıyla hayata geçirilmesi insanlığın refahı, huzuru ve mutluluğu adına büyük bir eylem olarak yaşamda yerini almış olacaktır.

Özgürlük arayışına çözüm üretmek adına, büyük devletlerin yapmış olduğu atılımlar; o kavramın sadece farklı amaçlara hizmet ettiğini ispatlamak için, önemli doneler olarak reel hayatta anlam kazanmaktadır. Demokrasi adına işlenen cürümler, ne ilginçtir ki yine özgürlük getirmek adına yapılmaktadır. Bu kavramın insanlık hayatında yaşam bulmasına önayak olanlar, kendi emellerine hizmet eden bir anlayışla özgürlük sınırını belirlemiş ve böylece bu kavramın mevsukiyetine halel getirmişlerdir.

Bütün kavramların olduğu gibi bütün düşüncelerin de Batıya hizmet etmesi gerektiği anlayışıyla hareket eden Batı, tanımlamaları ve doğruluğu, merkeze kendini alarak oportünist bir tavır takınmaktadır. Bu mefhum, otantik bir zeminle yüzleştirilmediği sürece boş ve anlamsız olmak dışında hiçbir insicama sahip olamayacaktır. Bu nedenle, bu kavramı ortaya atan Batı; öncelikle bu kavramın içini dolduracak önemli adımlar atmalı, bunun için de, özgürlüğün sadece kendi emellerine hizmet eden bir içeriğe sahip olmadığını öncelikle kabullenmeli ve bu doğrultuda adımlar atarak bu kavramı en güzel şekilde hak ettiği yere istihdam etmelidir. Aksi halde Batının ötekileştirdiği Doğulu, özgürlüğe pesimist (kötümser) bakmayı sürdürecektir.

29 Kasım 2008, Cumartesi

5 comments

  • Tevhide teslim olmayanın özgürleşmesi ne kadar mümkün? Batı’nın bireyi referansla kendi özgürlük anlayışını, hak ve adalet anlayışını geliştirmesi elbette bir bağlamda gelişme sayılmalı fakat bunun tam bir gelişme olabilmesi, Hakikat ile kurdukları irtibata bağlı ki, o da maalesef körlenmiş…

  • Özgürlük kavramı,insanların düşüncelerine,inanışlarına,ideallerine,isteklerine saygı duymakla anlam kazanır.İnsanlar,sırf kendi egolarını bastırabilmek,isteklerini yerine getirebilmek için,vicdanları baskı altına almaya çalışmakta,duygularını hiçe saymakta,isteklerini küçümsemektedir.Böyle insanlar toplumu köreltmektedir.Önce kendimizi düzeltmekle işe başlamalıyız.Vahyi hakkıyla idrak ederek ve yaşayarak….

  • özgürlük keşke olabilseydi.tanrının bizi özgür bıraktığı kadar insanlar da özgür bıraksalardı sorun kalmayacaktı.

  • özgürlük güzeldir de nereye kadarinsan özgürdür biriyle düşman olmak birileriyle barış içinde yaşama isteği birileriyle küs kalmak birilerine tamamen önyargı nın vermiş olduğu atgözlülüğü sözümonaperspektifiyle tamamıyle öteki gözüyle bakabilmek de özgür iradenin ürünü müdür yoksa hapsedil miş beyin kıskanç altında kıvranadururken onun farkındalığı bile gözükemezken hey sen özgürlük ten bahseden kişi eğri otur doğru yöne bak ama bakarken işte bunda özgür düşün ve öyle bak kendi
    ne iyi bak müellif bir dost bir dost

Bir cevap yazın