AİHM de yasaktan yana…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), başörtüsü konusunda 11 Eylül sendromundan bir türlü kurtulamıyor. Son yıllarda yasak yönünde aldığı kararlarla, “insan hakları” konusunda çifte standartçılık yaptığı yönündeki eleştirileri haklı çıkarmaktan geri kalmayan AİHM, bugün aldığı kararla bu kanaati pekiştirmiş oldu. İki Türk göçmen kızının Fransa aleyhine açtığı başörtüsü davasını reddeden AİHM, 2005 yılında da Türkiye’den Leyla Şahin’in yaptığı başvurunun reddetmiş ve bu karar Türkiye’deki yasakçıların “içtihat oluşturduğunu” iddia ettikleri bir karar olmuştu.
AİHM’in bu son kararının öyküsü ise şöyle: Fransa’da, geçen yıllarda çıkarılan yasayla, orta dereceli devlet okullarında öğrencilerin dini simge ve objelerle derslere girmeleri yasaklanmıştı. Flers kasabasında yaşayan 1987 doğumlu Belgin Doğru ve 1986 doğumlu Esma Nur Kervancı ise Ocak 1999 boyunca derslere başörtüsüyle girmiş, “başörtüsünün beden eğitimi dersinde öngörülen kıyafetlerle uyumsuz olduğu” yönündeki uyarılara karşın başörtüsü takmakta ısrar etmişler ve bu sebeple Şubat 1999’da okulun disiplin konseyince okuldan atılmışlardı.
Eğitim kurumlarındaki “güvenlik, sağlık ve giyim kuşam” gibi iç kurallara aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle kararın rektörlükçe onanması üzerine iki genç kız İdare Mahkemesi’ne başvurdular. 5 Ekim 1999’da da Caen İdare Mahkemesi, kıyafet kurallarına aykırı davranılmasının beden eğitim derslerinin gereğinin yerine getirilememesine de yol açtığına işaret ederek, itirazı reddetti ve Akademi Rektörlüğü’nün kararını onadı. Bölge İdare Mahkemesi ve ardında Danıştay’a yapılan itirazlar da sonuç vermeyince Doğru ve Kervancı, AİHM’e başvurmuşlardı. Genç kızlar, AİHM’ye yaptıkları başvuruda Fransa’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesi ve eğitim hakkıyla ilgili 1. protokolün 2. maddesini ihlal ettiğini savunmuşlardı.
Kararın gerekçeleri
Mahkeme, okuldan atma kararında “inanç özgürlüğünün” ihlali bulunmadığını söyledi ve kararı Leyla Şahin, Refah Partisi ve Köse davaları gibi daha önce sonuçlandırdığı davalara atıfla izah etti. İlk yansıyan bilgilere göre mahkeme kararında şöyle denildi: “Mahkeme, Türkiye ve İsviçre gibi Fransa’da laikliğin, tüm halkın sadakat gösterdiğine ve başta okulda olmak üzere, savunulmasının öncelik taşıyan, anayasal ve Cumhuriyetin kurucusu bir ilke olduğuna işaret ediyor. Mahkeme, bu ilkeye saygı göstermeyen bir tavrın, insanların dinlerini ifade etme özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilmesinin gerekli gibi görünmeyeceğini yineliyor.”
Mahkeme ayrıca, “Devletin, örneğin bir İslami başörtüsü kullanarak din inançlarını ifade etme özgürlüğünü, bunun diğerlerin hak ve özgürlükleri ile kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması amacı ile ters düşmesi halinde sınırladırabileceği” belirtti.
Mahalle Baskısı’nın AİHM’cesi
İnanç özgürlüğünü güvence altına alan Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9. maddesinin ihlal edilmediğine hükmeden AİHM, iki başvurunun maruz bırakıldığı disiplin işlemlerinin çeşitli haklar tartılarak yapıldığını ve öğrencilerin haklarını korumaya dair verilen güvencelere dayandığını kaydetti. AİHM, okuldan ihraç kararının orantısız görünmediğini, iki genç kızın eğitimlerini uzaktan eğitimle sürdürme olanakları bulduklarını duyurdu: “Kamu düzeni ve başkaların hak ve özgürlüklerinin korunması zorunluluğu karşısında başvuru sahiplerinin inançları, tam anlamıyla hesaba katılmıştır.”
AiHM’in “başkalarının özgürlüklerinin korunması”na yaptığı vurgu geçtiğimiz yıllarda yaşanan “Mahalle baskısı” tartışmalarını akla getirdi. Üniversitelere başörtülü öğrencilerin girmesinin, başı açıklar üzerinde baskı oluşturacağı iddialarının da gündeme geldiği bu tartışmalardan, haksızlığa bahane bulunmaya çalışılmıştı.
Karar, Türkiye’deki başörtüsü karşıtlarınca müjde olarak karşılanırken “AİHM türbana yine geçit vermedi” şeklinde yorumlandı.
Platform Haber
04 Aralık 2008, Perşembe