Sakarya: Özgürleşmek isteyenleri direnişe çağırıyoruz

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu 170. kez bir araya gelerek Başörtüsü zulmü üzerinden yerel ve küresel ifsadı lanetledi. “Zulme ve baskılara karşı devam eden haykırışımız, başta başörtüsü zulmü olmak üzere her türlü haksızlıklara karşı devam edecektir. Zulmün ve baskıların her türlüsüne karşı direneceğiz. Şunu da biliyoruz ki direnmeden elde etmek hayal ürünüdür. Terlemeden kazananlar çabuk kaybedeler. Biz onun için bu meydanlarda terleyeceğiz, gözyaşı dökeceğiz ki İnşâallah kazandığımız zaman da bu bizimdir diye sahip çıkabilelim” cümleleriyle başlayan açıklamada başörtüsü üzerinden yürütülen karalama ve yok sayma siyasetleri güncel olaylar üzerinden hatırlatıldı. Ayrıca AKP’nin İsrail Dostluk Grubu faaliyetleri çerçevesinde İsrail’e giden Murat Mercan’ın ibretlik ifadeleri de haftanın bir diğer gündemi olarak kamuoyu ile paylaşıldı.

“Tevhid, adalet, özgürlük” “Başörtüsü İslam’ın emri, Öüslüman kadının kimliğidir” pankartlarının ve “Yasak sürüyor (d)uyuyor musunuz?” “Hepimiz başörtülüyüz” dövizleri taşındığı eylemde “Uyan diren özgürleş” ve “Tevhid, adalet, özgürlük” sloganları atıldı. Açıklamayı SAGBP adına Ribat Vakfı Adapazarı şubesinden Bahaeddin Kuruoğlu okudu.

Basın Açıklamasının tam metni:Zulme ve baskılara karşı devam eden haykırışımız, başta başörtüsü zulmü olmak üzere her türlü haksızlıklara karşı devam edecektir. Zulmün ve baskıların her türlüsüne karşı direneceğiz. Şunu da biliyoruz ki direnmeden elde etmek hayal ürünüdür. Terlemeden kazananlar çabuk kaybedeler. Biz onun için bu meydanlarda terleyeceğiz, gözyaşı dökeceğiz ki İnşâallah kazandığımız zaman da bu bizimdir diye sahip çıkabilelim.

 

Bu topraklarda çok uzun yıllar zulüm, baskı ve haksızlıklar sürüp gitmektedir. Bunlar bu toprakların insanına ayırım yapılmadan sırası gelene, bazen de topluca herkese uygulanabilmektedir.

Çünkü kendilerini toplum mühendisleri, herkese ve her şeye de nizamât verme makamında görmektedirler. Kendilerinin dışındakileri ise hep tehlikeli, zararlı, hain görmektedirler. Sebebi ise haksız yere ellerine geçirmiş oldukları iktidar, imkân ve güçtür. Bunların zulümden başka bir hünerleri de yoktur. Böyle olunca da gayri meşru olarak elde ettikleri imkânları kaybetmemek için herkese çamur atarak işleri götürmek istiyorlar.

Bunu biz mazlum ve mağdur Müslümanlar olarak yıllardır söylüyorduk, ancak bunları söyleyen Ana Muhalefet Partisi başkanı ve bu zulüm ve haksızlıkların sürüp gitmesi için canhıraş bir mücadele veren kişi olunca kralın çıplak olduğu gün gibi aşikâr oldu.

Gördünüz değil mi, nasılda pervasız, yüzü kızarmadan, sanki bizzat kendileri işin içinde yokmuş gibi itiraf ediyor bizlere yaptıkları haksızlıkları, bizleri nasıl hakir gördüklerini?

Ey halkın tarafında olduğu yalanını söyleyip de bu halka zulmün ve haksızlığın her türlüsünü reva görenler ve bunu bizzat uygulayanlar; biz geçmişte böyle yaptık diyerek sirkatin söyleyenler, bizleri kandıracağınızı mı zannediyorsunuz?2005′teki Ankara Barosu seçimlerinde 17 başörtülü kadın avukat da oy kullanmıştı. Barolar Birliği Ankara Barosu’ndan bu avukatların cezalandırılmasını istedi. Baro bunu “Bu faşizan bir uygulama olur” diyerek reddetti. Ancak, üst organ olan Türkiye Barolar Birliği bu kararı kaldırdı ve avukatların disiplin kuruluna verilmesini istedi. Ankara Barosu da bu isteği yerine getirdi, haklarında soruşturma açılan 17 kadın avukata uyarı cezası verildi. Bu avukatlardan biri karara itiraz etti. Barolar Birliği ise, Avukatlık Yasası’nda buna ilişkin herhangi bir yasaklama olmamasına karşın, “laikliğe aykırı olduğu” gerekçesiyle itirazı reddetti ve verilen kararı onayladı.

 

Müslüman hanımların tesettürünün olmazsa olmaz bir parçası olan başörtüsü ile gündemler değiştirip, kâh kendilerinin kurduğu bankaları soyanlar, kâh zulmün her türlüsünü uygulayabilecek kadroları dolduranlar dikkat edin bu günlerde yine sahnedeler. Kriz ayak oyunları ile bir yandan İMF’ yi çağırıyorlar, biryandan oralardan gelecek paraların üstüne konmayı ve bunu biz ezilen ve sömürülen halkın üstüne yıkmayı planlarlarken de diğer taraftan işçi çıkararak daha az masrafla nasıl daha çok servet elde ederimin peşindeler.

Sakarya Adalet Girişimi olarak diyoruz ki; gelin zulmün, haksızlığın, baskının ve sömürünün her türlüsüne karşı direnelim. Bizler sessiz, nemelâzımcı kaldıkça, onlar cesaret bulup oyunlarına devam edeceklerdir.

Acaba şunu mu diyorlar; biz ne zaman ve nasıl istersek sizler de öyle inanacak öyle giyeceksiniz. Yani bizlere yeni bir senaryo mu hazırlıyorlar, figüranlar olmamız için. Bizler bu oyunların piyonları olmayacağız.

Nerede bir cinayet var; faili Müslümanlar. Nerede bir katliam var; faili Müslümanlar. Bu, bu ülkede böyle olduğu gibi, dünyada da bu tür işlerin faili dünya müstekbirlerince güya Müslümanlar.

Fakat şunu artık herkes biliyor ki; bu işler profesyonel cinayet şebekelerince yapılabilecek işlerdendir.

Bu profesyonel cinayet şebekeliğini, çeteciliğini yapabilecek güç-teşkilât ve vicdan Müslümanlar ve Müslümanların yaptığı çalışmalarda yoktur.

Bu işler tam bir cambaza bak taktiği ile malı götürmek, insanları manipüle etmek için paravan işlerdir.

Bu arada AK Parti’nin göz yaşartan bir İsrail dostluğu ortaya çıktı. Daha önce Türk-İsrail Dostluk Grubu’yla birlikte işbirliğini geliştirmek için Siyonist İsrail’e giden ve “Her gün roket saldırılarıyla, sivil halkın karşı karşıya kaldığı sıkıntı varsa, bunu iyi anlamak gerekir” şeklindeki sözleriyle işgalci İsrail yönetiminin Filistinlilere yaptıklarına haklılık veren TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan, bu kez İsrail’in Haaretz gazetesine verdiği demeçte Siyonist İsrail’in nükleer silahlarını anlayışla karşıladı!

Adelson Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün davetlisi olarak gittiği işgal edilmiş topraklarda bir açıklama yapan Mercan, Türkiye’nin tüm bölgenin nükleer silahlardan arındırılması gereğine inandığını kaydetti. Mercan, “Buna İsrail’in nükleer silahları da dâhil mi?” sorusuna ise “İsrail’in de kendini tehdit altında hissetmediği zaman nükleer silahlarından vazgeçebileceği” yanıtını vererek, adeta Siyonist yönetimin yaptığının “meşru müdafaa” kılıfına soktu! Murat Mercan, sözlerinin devamında ise “İsrail’in, İran’ın nükleer planları nedeniyle kendini tehdit altında hisseden tek ülke olmadığını” ifade ederek, “nükleer bir İran’ın Türkiye için de tehlike oluşturduğunu” söyledi. Meclis’teki Türk-İsrail Dostluk Grubu’nun varlığı, işgalci bir yapıyı meşrulaştırmaları ve katliamcı politikalar izleyen Siyonist yapının oluşturduğu nükleer tehdidi mazur göstermeye kalkışmaları, bu coğrafya halklarına açıkça ihanet değilse nedir?

Filistinli kardeşlerimize reva görülenler, Pakistanlı kardeşlerimize hazırlanan tuzaklar, Afganistanlı kardeşlerimizin düşürüldüğü durum, Kafkaslardaki kardeşlerimizin can pazarı. Daha niceleri. Hangi İslâm diyârına dönsek hep kan, hep göz yaşı, hep zulüm. Biz inanıyoruz ki; bu karanlık gecelerin olacak elbet bir gün sabahı. Ancak bunu Allah (cc) biz Müslümanların elleriyle nasip edecektir. Onun için uyanık olmalıyız, inancımızın şuurunda olmalıyız ki, Rabbimiz bir an önce nasip etsin.

Bizler Sakarya Adalet Girişimi olarak; bu ülkede ve tüm yeryüzünde birileri tarafından diğer insanların sürüleştirilerek sömürülmesine; inançlarından, renklerinden, dillerinden dolayı hor ve hâkir görülmelerine karşı, bacılarımızın başörtülerinden dolayı zulme, baskıya ve haksızlıklara uğramaları karşısında; Rabbimizin Müslümanlar olarak üzerimize yüklediği görevin bilinciyle karşı gelip hakkı haykırmaya devam edeceğiz.

Ve bu dirençle uyanık kalarak, özgürlüğümüze – hürriyetimize kavuşacağımız inancındayız.

Özgürleşerek insanlaşmak isteyen herkesi, her türlü zulüm, haksızlık ve baskılara karşı direnmeye, hakkı haykırmaya, mazlumun yanında olmaya dâvet ediyoruz.Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu Adına
Ribat Eğitim Vakfı Adapazarı Şûbesi
Bahaeddin KURUOĞLU

 

13 Aralık 2008, Cumartesi

Bir cevap yazın