Van: Mücadelemiz dünyanın tüm zulümlerine karşı

Van Hak ve Özgürlükler Platformunun gerçekleştirdiği başörtüsüne özgürlük eylemi 121. haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Hikmet Bilgin okudu. Eylemlere ilişkin olarak “Bu eylemlilik, insan olarak görevimizdir. Çünkü biz insanın özgür bir varlık olarak yaratıldığına ve varlıkların en onurlusu olduğuna inanırız. Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlık ve zulüm bizi ilgilendirir. İnsan onuruna ve özgürlüğüne yöneltilmiş her tehdide karşı duruş, duyarlı insan olmanın bir gereğidir. Kendilerinin dışındakileri insan görmeyerek zulmü reva görenler, gün gelir bu zulüm bataklığında boğulurlar.” yorumunu yapan Hikmet Bilgin, Filistin, başörtüsü yasağı, katsayı adaletsizliği, Kürt sorunu ve siyasi yozlaşmaya ilişkin konularda platformun tavrını ortaya koydu. Eylemde “Adalet-Özgürlük direnişle gelecek” ve “Başörtüsü Allah’ın açık emridir, yasaklamaya gücünüz yetmez” yazılı dövizler taşındı.

Eylemde okunan basın açıklamasının metni:

121. kez, genelde İnsan Hakları alanında yaşanan olumsuzlukları; özelde başörtüsü, katsayı adaletsizliği gibi hak ihlallerine dikkat çekmek, insan onuruna yakışmayan uygulamaları kınamak için meydanlardayız.

Bu eylemlilik, insan olarak görevimizdir. Çünkü biz insanın özgür bir varlık olarak yaratıldığına ve varlıkların en onurlusu olduğuna inanırız.

Dünyanın neresinde olursa olsun haksızlık ve zulüm bizi ilgilendirir. İnsan onuruna ve özgürlüğüne yöneltilmiş her tehdide karşı duruş, duyarlı insan olmanın bir gereğidir. Kendilerinin dışındakileri insan görmeyerek zulmü reva görenler, gün gelir bu zulüm bataklığında boğulurlar.

Filistin sorununun çözümlenmemiş olması, İsrail’in uyguladığı vahşetin bütün dünyanın gözleri önünde devam ediyor olması, insanlık onuruna sürülen kara bir lekedir. Oysa sadece Filistin’e komşu ülkeler bile bu sorunu yalnız başına halledebilirler. Sadece biraz duyarlılık gerekiyor.

Türkiye’de hala meslek lisesi öğrencilerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin ve başörtüsü sorunun hal edilmemiş olması, sorunu çözmesi gereken siyasi pratiğin, siyasete aykırı davrandığı anlamına gelmektedir. Çünkü siyaset, sorun çözme, büyük işler yapma, büyük sözler verme sanatı olarak, toplumsal sorunları çözen tek merci olmalıdır. Demokratik toplumda, siyaset bu işlevi yerine getiremiyorsa, işlevini yitirmiş veya iflas etmiş demektir.

Bu nedenle ülkemizde her toplumsal surunun çözümünde ezber bozan bir eylem ve söyleme ihtiyaç vardır. Mevcut ezberi tekrar ederek bir yere varamayız. Bu güne kadar hep böyle yapıldığı için en basit sorunlarımızı bile aklıselim içinde çözemedik. Çözülmeyen sorunlar kangrene dönüşmekte, enerjimizi boş yere tüketmektedir.

Yıllardır ülkemizin kaynaklarının yok olması yanında, kardeşliğimize halel getiren, başka alanlara harcayacağımız enerjimizi berhava eden, Kürt sorunu konusunda, yetkililerden ezber bozma korkusuna saplanmadan; sadece Kürt halkını ve onun insani taleplerini muhatap alarak bir çözüm bulma iradesi göstermelerini beklemekteyiz. İlgili bütün merciler son zamanlardaki gelişmelerle beraber, kamuoyunda oluşan sorunu çözmeye yönelik beklentiyi boşa çıkarmamalıdır. Siyaset, şiddet dışı çözüm demektir. Şiddete başvurmadan sorunlar çözülemiyorsa, siyaset tıkanmış demektir. Askeri asayiş mantığı ile veya şiddet yolu ile sorunun çözümlenmesini ümit etmek beyhudedir. Bütün sorunlarımızı olduğu gibi Kürt sorununu da ancak demokratik ve barışçıl yöntemlerle halledebiliriz. Sorunun devamından en büyük zararı bölge halkı ve Türkiye görmektedir. Bu nedenle sorunun çözümü konusunda şiddetsiz ve sağduyulu bir yol bulması konusunda siyasi iktidarın üzerine düşeni yapmasını beklemekteyiz.

Yeni bir bin yılda sorunların çözümünde bize sağduyulu yaklaşımlar yakışır. Bizden olmayanların yaşam tarzını, kıyafetini dışlamak, yok saymak veya yok etmek yerine; onları anlamak, empati kurmak medeni ve gelişmiş olmanın bir gereğidir. Bunu başaramayalar, ancak gelişmemiş olanlardır. İnsan haklarını ihlal edenlerin ne tür durumlara düştüklerini her gün medyadan takip etmekteyiz. 28 Şubat’ta hak ihlalleri için yoğun mesai sarf edenlerin bu gün esameleri bile okunmamaktadır. Başörtüsü yasağının arkasındaki güçlerin maskesi düşmüş, kurdukları çeteler eliyle işledikleri siyasi cinayetler ortaya çıkmıştır.

Siyasi iktidar, yerel seçimlere hazırlandığımız bu günlerde sözünü ettiğimiz sorunlar konusunda adımlar atarak, bütün sorunları siyaset yoluyla çözeceğini bir kez daha göstermelidir.

Van Hak ve Özgürlükler Platformu

Bir cevap yazın