Antalya: İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin
Antalya ve çevresinde faaliyet gösteren çeşitli İslami dernek ve kuruluşlar, Siyonizmi ve yaptığı katliamları kınamak için eylemin yapılacağı meydanı doldurdular. Saat 13:30’da Antalya kapalı yolda yapılan eyleme katılım oldukça yüksekti. ADAP Platformu adına 16’ıncı basın açıklamasını Alpaslan Aslan okudu. ADAP basın açıklamasında “Siyonist devletin yaptığı zulümlere değinildi ve İsrail’i destekleyen diğer devletlere çağrıda bir an önce İsrail’e destek olmaktan vazgeçmeleri çağrısında bulundu.” Sık sık tekbir getirildi.Basın açıklamasında Filistinli liderlerin maskelerinin takılması, küçük bir kızın Filistin’i tasvir eden resmi ve yaralı bebeğini yanında getiren kız dikkat çekti. Basın açıklamasının sonunda tekbirler getirilerek İsrail bayrağı yakıldı. ADAP Platformu, bu katliamlar devam ettiği müddetçe hafta içi veya hafta sonu herhangi bir gün tekrar protesto gösterisi yapacaklarını duyurdu.
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni:
Sayın basın mensupları, Antalya ve ilçelerinden gelen sivil toplum kuruluşu mensupları ve saygı değer Antalyalılar. Akdeniz Dayanışma Platformu (ADAP) olarak basın açıklamalarımızın 16.sını gerçekleştiriyoruz.
Dün akşam itibariyle İsrail tankları Gazze’ye girerek kara harekâtını başlattılar. Filistin toprakları tam 60 yıldır Siyonist çetenin işgali altında. Emperyalist güçlerin desteğiyle Ortadoğu’nun kalbine saplanmış bir hançer olan İsrail hiçbir insani değer, uluslararası kural ve hukuk tanımaksızın on yıllardır açık bir terör uyguluyor. Genci-yaşlısı, kadını-erkeğiyle Filistinli kardeşlerimiz işgalcilerin zulümlerine, işkence ve katliamlarına maruz kalmakta. Toprağını savunduğu için; onurunu, namusunu, İslami kimliğini savunduğu için; ilk kıblemiz Kudüs’ü savunduğu için Filistin halkı dünyanın egemen güçlerinin onayı ve işbirlikçilerin de katkısıyla Siyonistlerce vahşice cezalandırılıyor!
60 yıldır devam eden insanlık suçları yetmemiş olacak ki, Siyonist terör tüm çirkinliğiyle, hukuksuzluğuyla, iğrençliğiyle şimdi daha da yoğun bir biçimde Gazze’yi hedef almış durumda. İşgal suçu katliamla birlikte zirveye tırmanıyor! Aylardır vahşi bir kuşatma altında açlıkla, ilaçsızlıkla, yakıtsızlıkla güçsüz düşürülen, teslimiyete zorlanan Gazze, şimdi de canavarca bombalanıyor. Genciyle, yaşlısıyla, camisiyle, okuluyla tüm Gazze Amerikan yapımı füzelerin hedefinde! Siyonist İsrail İslami Direnişi tasfiye etmek amacıyla Gazze halkına yönelik açık bir soykırım uyguluyor. 8 günlük katliamda 475 Filistinli yaşamını yitirirken, 400’ü ağır 2500 kişi de yaralandı.
AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti’nin sözcüsü Jiri Frantisek Potuznik, İsrail kara birliklerinin Gazze’ye girişini “saldırı değil, savunma amaçlı” bir eylem olarak gördüklerini ifade ederek, İsrail’in saldırısının yanında yer aldı. Bütün dünya yapmış olduğunuz bu açıklamayla ne kadar da korkar olduğunuzu görüyor. Yazıklar olsun size ve sizin gibilere!
Bu vahşete sessiz kalmanın bağışlanamaz bir insanlık ayıbı ve büyük bir vebal olduğuna kuşku yoktur. Nitekim Siyonist saldırganlığa karşı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toplumun farklı kesimleri tam bir haftadır Siyonist katilleri lanetlemek ve Filistinli kardeşlerimizle dayanışmak amacıyla meydanları, sokakları doldurmaktadır.
Ve şimdi Türkiye’deki Filistin Dostları olarak bizler Meclisten ve Hükümetten halkın taleplerini dikkate almalarını ve gerekli adımları atmalarını bekliyoruz. Açıklamayla, sözle karşı çıkılan Siyonist caniliğe karşı vakit geçirilmeksizin somut yaptırımlara geçilmesini istiyoruz! Sadece kınamayla elinize hiçbir şey geçmez. Bu çerçeveden olmak üzere acilen gerçekleştirilmesini beklediğimiz taleplerimiz şunlardır:
→ İsrail ile diplomatik ilişkilere son verilsin! Ankara ve İstanbul’daki Siyonist diplomatlar derhal sınır dışı edilsin.
→ İsrail ile sürdürülen tüm askeri anlaşmalar ve silah alım sözleşmeleri iptal edilsin! Düzenli aralıklarla icra edilen askeri tatbikatlar ve bu çerçevede halkımız adına açık bir utanç tablosuna dönüşen Akdeniz’de İsrail Deniz Kuvvetleri ile Türk Deniz Kuvvetlerinin ortak tatbikat ve Konya hava sahasının İsrail uçaklarınca idman sahası olarak kullanılması rezaletine son verilsin!
→ Hükümet, Gazze’de gerçekleştirilen katliamları bir “soykırım” olarak tanısın.
Hükümet ve Meclis İsrail saldırganlığına karşı tepkisinde samimi olduğunu ispatlamalıdır. Eğer amaç ucuz politik mesajlar vermek ve Gazze’ye yönelik Siyonist teröre karşı halkın öfkesini lafla, sözle yatıştırmak değil de, gerçekten Filistin’de yaşanan insanlık suçuna karşı somut bir şeyler yapmaksa, tüm bu caniliğin icracısı çete ile ilişkileri kesmek en tutarlı davranış olacaktır. Hükümet, iktidar olmanın gereğini yerine getirmelidir. Bizler Filistin Dostları olarak Meclis ve Hükümeti tutarlı olmaya ve katil İsrail ile ilişkileri kesmeye çağırıyoruz.
Ayrıca buradan FKÖ ve El-Fetih’e de bir çağrımız var:
İsrail tankları Gazze’ye girdi. Bütün dünya İsrail’in Gazze’deki katliamlarını kınarken, İsrail ile birlikte sadece ABD yönetimi yaşanan katliamdan ötürü HAMAS’ı suçlamaktadır. Ne yazık ki, katilleri değil de maktulleri suçlu ilan eden Fetih yöneticileri de sözleri ve tutumlarıyla işgalci zalimlerin propagandalarına katkı sunmuşlardır. Öte yandan Siyonist İsrail ordusunun Gazze’ye, el-Fetih militanlarıyla birlikte gireceği ve HAMAS hükümetini devirerek yerine Mahmud Abbas yönetimine bağlı bir hükümet kurulacağına dair kamuoyuna yansıyan bilgiler katliamdan nemalanmak isteyenlerin iktidar tutkusunun ne kadar sınır tanımaz olabileceğine işaret etmektedir.
Bu noktada, İsrail ordusunun Gazze’ye giriş için el-Fetih kadrolarına koridor açacağı ve bu şekilde Gazze’ye tanklarla girmeye hazırlanan Siyonist katillerin Muhammed Dahlan’a bağlı F-17 militanlarıyla Hamas’ı çökertmeye girişeceklerine dair bilgiler, Siyonist İsrail’i güçlü kılan asıl olgunun işbirlikçilik onursuzluğu olduğu gerçeğini bir kez daha göstermektedir.
Gerek Arap ülkelerinin yöneticilerini gerekse de el-Fetih yönetimini Siyonist katillerle işbirliği anlamına gelecek bir adım atmamaları ve Hamas’a karşı darbe teşebbüslerinden kaçınmaları konusunda uyarıyoruz. Filistin İslami Direnişi’ni Gazze’de çökertme operasyonuna katılan kim, hangi hareket olursa olsun lanetlenecek ve tıpkı Siyonist İsrail gibi savaş suçlusu olarak ilan edilecektir.
İşgal, cinayet, ırkçılık gibi işbirlikçilik de suçtur. Bizler Türkiye’deki Filistin Dostları olarak sorumluluk konumundaki herkesi Filistin mücadelesini güçlendirecek çabalar içinde görmeyi arzu ediyoruz. Bu çerçevede Siyonist işgali daha da derinleştiren ve Filistin’in kurtuluşu mücadelesini zayıflatanları gerçeklerle yüzleşmeye ve adalet, özgürlük ve direniş saflarında yekvücut olmaya çağırıyoruz
Tek suçları “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için katledilen, toprakları gasp edilen, hapsedilen Filistinli kardeşlerimiz nasıl yaşanılması gerektiğini öğrettikleri gibi, nasıl ölünmesi gerektiğini de öğretmektedirler. Ekmeksiz, elektriksiz, ilaçsız her türlü mahrumiyet içerisinde dahi davasından taviz vermeyen kardeşlerimiz, kelimelerin bile yetersiz kaldığı bir kıyamı yaşatmaktadırlar. Gazze’de şehadet pazarı kurulmuştur. Canlar cennet karşılığı Allah’a satılmaktadır. Allah ki vaadinden caymaz. O halde sevinsin müminler. Sevinsin Filistin davasının kahraman yiğitleri. Ağıtlar yakmayacağız gidenlerin ardından. Yas tutmaya da yoktur vaktimiz.
Ey İzzetin El Kassam’ın çocukları! Ey direnişin fedakâr erleri! Füzelerinize öfkelerinizi ve öfkelerimizi yükleyerek savurun aşağılık insanımsılara. İnanıyoruz Allah’ın yardımı ve zaferi er geç sizlerin olacaktır. Özgür Kudüs’te buluşacağımız günler inşallah yakındır. Filistinli kardeşlerimiz “Allah’ım katından bize bir yardımcı gönder” diye dua etmekteler. Yine onlar, ümmetin sessizliğini Allah’a şikâyet etmektedirler. Allah’ın dininin yardımcıları nerede? Nerede insanlığın dört gözle beklediği öncü Kur’an nesli? Nerede insanlığa hayat bahşedecek mesajın yiğitleri?
Onlar ki, bakışlarını göğe çevirmişlerdir. Allah’a verdikleri ahde sadakat göstermişlerdir. Ama insanlıktan nasibi olanlar utançlarından yere bakmaktadırlar. Tepkisizliğin utancının ağırlığının altında daha ne kadar ezileceğiz. Kıldığımız nafileler, söylediğimiz tumturaklı cümleler vebalimizi ne kadar azaltabilir. Herkes bir şeyler yapabilir ve yapmalıdır da. Hiç olmazsa kendiniz için, haysiyetiniz için.
Lanetli kavime yoktur sözümüz, çünkü maymunlaşan ve domuzlaşanlar ancak roket ve füzelerin dillerinden anlarlar. Onların anladığı dilden konuşan direniş güçlerine selam olsun.
Mısır firavunu Hüsnü Mübarek’in ve işbirlikçi Mahmut Abbas’ın ihanetini unutmayacağız. AB’nin, BM’nin, İKÖ’nün, Arap birliğinin, tüm uluslar arası kurumların sessizliğini unutmayacağız. Konya da eğitim gören Siyonist katillere imkan tanıyanları unutmayacağız. Yılbaşı sefahatinde insanlığından boşanan kitlelerin gafletini unutmayacağız.
Filistin’in kahramanlarını da unutmayacağız. Unutmayacağız canları pahasına inançlarını koruyanlara.
Selam olsun Filistin’in yiğitlerine.
Şeyh Ahmet Yasin’e, Abdulaziz Rantisi’ye, Fethi Şikaki’ye ve onların yolunu sürdürenlere selam olsun.
Selam olsun Halit Meşal’e, Ramazan Şallah’a İsmail Haniye’ye, Mahmut Zahhar’a, Nizar Rayan’a.
Selam olsun intifada erlerine.
Hamas’a, Cihad’a, direnişe bin selam
Sözlerimize Şeyh Ahmet Yasinin duasıyla son veriyoruz.
“Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu?
Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye. ‘Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü’min kullarına yardım et!’ diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor? Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, aleyhimize olmayın, ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allah’ım! Sana şikâyette bulunuyorum… Sana şikâyette bulunuyorum… Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin… Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana m?
Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı…
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikâyet ediyoruz…”
Buraya başörtüsü derdimizi anlatmak için toplanacaktık ama sizin derdiniz bize göre o kadar büyük ki kendi derdimizi unuttuk. Siz ey Filistinli kardeşlerimiz sizleri Allaha emanet ediyoruz.
Ya Rabbi, huzuruna kardeşlik görevini yerine getirenlerden olarak çıkart bizleri. Ya Rabbi, namazlarımızı Mescid-i Aksa’nın hınca hınç dolan avlusunda Filistinli kardeşlerimizle omuz omuza kılmayı nasip et. Bu özlemle kıldığımız namazları oradaki bereketle bereketlendir.
Bu sabah erken saatlerde Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam savaşçılarından İslam dünyasına bir çağrı geldi. Çağrıyı aynen okuyorum: “Müslümanların izzeti, onuru için Siyonist düşmana karşı şu saatlerde mücadele ediyoruz. Dualarınızda bizleri eksik etmeyin!”
Yaşasın Küresel İntifada…
Yaşasın Özgürlük Mücadelemiz…
Kahrolsun İsrail, Kahrolsun ABD…
1 Şubat Pazar günü saat 13:30 da yine burada 17.sini yapacağımız basın açıklamasında buluşmak üzere hepinizi Allah’a emanet ediyoruz. Tam 16 aydır buraya gelip seslerini duyuran:
DİYANET-SEN ANTALYA ŞUBESİ, EĞİTİM-BİRSEN ANTALYA ŞUBESİ, RADYO MERCAN, ÖZGÜR-DER ANTALYA ŞUBESİ, ES-DER ANTALYA ŞUBESİ, ANTALYA RİBAT TEMSİLCİLİĞİ. ENSAR VAKFI SERİK ŞUBESİ, AKAD DERNEĞİ (MANAVGAT), ANÇED DERNEĞİ (ALANYA), SEBİLAY DERNEĞİ (ALANYA),FİNİKE DİN GÖREVLİLERİ DERNEĞİ, UMUT-DER VE İLK-DER ISPARTA ŞUBESİ’ne katılımlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Allaha emanet olunuz.