Van: Bu utanca seyirci kalamayız
Van Hak ve Özgürlükler Platformu, haftalardır yürüttüğü eylemliliği özellikle Gazze gündeminde müthiş bir kazanıma dönüştürerek, Van şehrini Gazze için ayağa kaldırırdı. Gökkuşağı Eğitim-Kültür-Geliştirme ve Yardımlaşma Derneği’nin başkanı M. Faruk Demir tarafından okunan 123’üncü hafta açıklamasının gündeminde son Ergenekon operasyonu ile Gazze direnişi vardı. Operasyonu eleştirenler için “Bu tutum açıkça “Biz ayrıcalıklıyız, kimse bize dokunamaz!” tavrıdır. Bu zihniyet, imajını ve çıkarlarını koruma adına ülkeyi ve toplumu gerilime sürüklemekten de kaçınmamaktadır. Bu ülkede daha yakın geçmişte milletvekilleri yasal dokunulmazlıklarına rağmen Meclis kapısında yaka paça gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. 28 Şubat süreci adı verilen karanlık döneminin mimarları, şimdi darbe örgütlenmesi içinde yer alan örgüt mensuplarını kollamaya çalışmaktadırlar.” yorumu yapılırken, Gazze için şu çağrı yapıldı: “Gazze bizim gözümüzde insanlık adına büyük bir utancın temsilidir! Biz bu utanca seyirci kalarak ortak olmayacağız. Dünya halklarını ülkelerinin Hükümetlerini zorlayarak bu utançtan kurtarmaya aracılık etmeye davet ediyoruz. Mısır Hükümeti Gazze’nin dünyaya açılan yegâne kapısını İsrailin talimatlarına göre açıp -kapatmakla bu kardeşlerimizi adeta ölüme mahkûm ediyor. Mısır halkı tel örgüler ve duvarlarla çevrilmiş bir buçuk milyonluk Gazze Halkının açlık, tıbbi yetersizlik ve soğuk sebebi ile ölen insanlarının katilinin suç ortağı olmayı hak etmiyor. Çok yakınımızda duran felakete ve utanca artık ortak olmamanızı istiyoruz.”
Eylemde okunan açıklamanın tam metni
Sayın halkımız ve sayın basın mensupları…
Son üç gün dür Filistin gündeminin altında da kalsa, Ergenekon Operasyonu’nda her yeni dalga oluştu. Ve bu dalga bir öncekini aşıyor. Öyle ki, son gözaltılar “Ergenekon Tsunami” si diye tanımlanır oldu. Türkiye gerçekten hukuk devleti olma iddiasındaysa bu tarz yapılanmalardan süratle kurtulması gerektiğinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ergenekon Operasyonu’nu kasten “siyasi hesaplaşma” veya “gündem değiştirme” bağlamında yorumlayanlar, darbeci yapılanmanın üzerine topyekûn bir operasyonla kararlı bir biçimde gidiliyor olmasından dolayı müthiş bir rahatsızlık duyuyorlar. “Emekli orgeneralinden eski YÖK Başkanına kadar her muhalif düşünceyi gözaltına alırsanız hukukun otoritesi kalmaz” türünden açıklamalar yapıyorlar. Bu tutum açıkça “Biz ayrıcalıklıyız, kimse bize dokunamaz!” tavrıdır. Bu zihniyet, imajını ve çıkarlarını koruma adına ülkeyi ve toplumu gerilime sürüklemekten de kaçınmamaktadır. Bu ülkede daha yakın geçmişte milletvekilleri yasal dokunulmazlıklarına rağmen Meclis kapısında yaka paça gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. 28 Şubat süreci adı verilen karanlık döneminin mimarları, şimdi darbe örgütlenmesi içinde yer alan örgüt mensuplarını kollamaya çalışmaktadırlar. Ortaya çıkan bunca kirli plan, eylem ve bağlantıya rağmen hala “ülkenin değerli evlatları” laflar ile çete mensubu darbecileri savunmaya çalışmaktadırlar. Yıllar yılı Statüko’yu oluşturan “Washington Eksenli Gizli Devlet” yapılanmasının inşa ettiği “derin örgüt”ün üzerine gidiliyor. Her bir şok dalga, derin karanlık bağlantıları ortaya çıkarmaya yarayacağını umut ediyoruz.
Siyonist İsrail terör devletinin en aşağılık katliamlardan biri olan Gazze saldırısının 2. haftasını geride bırakmış olduk. İsrail Gazze’yi ama onun nevi şahsında insanlığın toplam vicdanını da dehşet verici bir şekilde katliama tabi tutmaya devam etmektedirler. İsrail barış istemiyor. İsrail’i korkutan en büyük etken, barış ihtimalinin belirmesi yani barışa zorlanmasıdır. Barış demek İsrail’in kendi asli toprakları üzerinde yüzde 22’lik bölümde dahi Filistinlilerin varlığını tanıması; yayılma stratejilerinden vazgeçmesi demektir. Dışa yaydığı etkili propagandaya rağmen, Siyonist İsraillilerin bilinçaltında “Halksız toprak, topraksız ulus” fikri yatar. Onlara göre Filistin toprakları üzerinde yaşayan bir halk yok, Filistinliler halk filan değil, insan bile değiller.
Sayın halkımız ve sayın basın mensupları
İsrail şunu istiyor; ya Filistinliler bize köle olacaklar, hizmetçilik yapacaklar. Ya Filistinden göç edecekler, bu iki seçenek olmazsa hepsi öldürülecek. Nasıl bir şekilde, orantısız güçle. Buradaki duruma orantısız güç dahi denilemez. Orantısız güç demek, birilerinin elinde 2 silah var diğer tarafta 10 silah. Al sana 8 silah, şimdi oranlı oldu, haydi savaşın denir. Ama durum be değil, birilerinin elinde silah yok ve birilerinin elinde 10 silah var. Ve 10 silahı olan tarafın, masum insanlara silah dayaması savaş değil tek kelime ile katliamdır. Savaş bir gün anlaşılabilir ve belki de bütün acımasızlığına rağmen insanlık tarihinin sayfalarından dışarıya çıkamayacak şekilde geride bırakılabilir. Ama Gazze’de de artık savaş yok! Buna savaş demek sözlüklerdeki savaş tanımını değiştirmek demektir. kalın duvarlarla dünya ile bağlantısı kesilen Gazze elektrik de verilmemesi sonucu adım adım bir soykırıma doğru gidiyor. Hastahanelerin yaşam destek üniteleri çalışmıyor. Fırınlar ekmek üretemiyor. Gazze halkı yiyecek ve ilaç bulamıyor. Gazzeliler, neden aç bırakılıyor, neden en temel sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor, neden en temel insan haklarından mahrum bırakılıyor, neden tecrit ediliyor? Gazze neden büyük bir hapishane? Eğer bu sessizlik devam ederse; artık dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan masum ve mazlum halklar üzerine girişilen bir saldırı Gazze’den ilhamla, daha acımasız hale dönüşebilir.
Gazze bizim gözümüzde insanlık adına büyük bir utancın temsilidir! Biz bu utanca seyirci kalarak ortak olmayacağız. Dünya halklarını ülkelerinin Hükümetlerini zorlayarak bu utançtan kurtarmaya aracılık etmeye davet ediyoruz. Mısır Hükümeti Gazze’nin dünyaya açılan yegâne kapısını İsrailin talimatlarına göre açıp -kapatmakla bu kardeşlerimizi adeta ölüme mahkûm ediyor. Mısır halkı tel örgüler ve duvarlarla çevrilmiş bir buçuk milyonluk Gazze Halkının açlık, tıbbi yetersizlik ve soğuk sebebi ile ölen insanlarının katilinin suç ortağı olmayı hak etmiyor. Çok yakınımızda duran felakete ve utanca artık ortak olmamanızı istiyoruz. Ve ayrıca yardımlarımızı da sadece onların en temel ihtiyaçlarını karşılayarak bırakmayalım. Gerekirse topyekûn kalkınmalarında yardım edelim. Çünkü dünyada 1,5 milyar Müslüman her biri 1 lira verse 1,5 milyonluk nüfusu olan kaç tane Gazze yeniden yapılır. 1,5 milyar Müslüman İsrail mallarına boykot uygularsa onun sonucu da onlar için çok acıklı olur. Batının tek anladığı dil ekonomidir. Çünkü konforlarından taviz vermek istemezler. Avrupa da her gün büyük büyük şirketler batmakta. Onlara anladıkları dilden tepkimizi koyalım.
M. Faruk DEMİR
Gökkuşağı Eğitim-Kültür-Geliştirme ve Yardımlaşma Derneği Yön. Kur. Bşk.
VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU
Gökkuşağı Derneği, Umut Işığı Derneği, Mazlum-der. Memur-Sen, İnsan-Der, Anadolu Gençlik Derneği, Erdem-Der, Vimder
One thought on “Van: Bu utanca seyirci kalamayız”
israil mallarının tespit edilip alınmaması lazım.çünkü onların taptıkları bu.can damarları bu.filistinde ölen şehitlerimiz adına bunu yapmalıyız.