Ankara: Direniş 4’üncü yılına girdi!
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu, başörtüsü direnişi 4’üncü yılına girdi. Geride kalan 3 yıl boyunca hak ve özgürlükler konusunda ısrarlı bir mücadele yürüten platform, bu haftaki eyleminde Filistin gündemini işledi. Basın açıklamasını platform adına Esra Duru okurken, eylem şu vurgularla son buldu: “Filistin hepimizin yarasıdır. Filistin İsrail işgali altında oldukça hiçbirimiz başımız dik dolaşamamalı ve sıcak yataklarımızda rahat uykulara dalamamalıyız. Bunun için Filistin’de olanları unutmamalı ve hayatımızı bu bilinçle yeniden gözden geçirmeliyiz. Filistin bize kapitalist, emperyalist güçlere karşı vermemiz gereken uzun soluklu ve zor mücadelede rehber olmalıdır.”Eylemde okunan açıklamanın tam metni:
Dördüncü yılımızın ilk haftasında yani 157. kez, oldukça ilginç gelişmeleri konuşmak üzere bir araya geldik.
Haftanın gündemini Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e yaptığı açık, net ve mert çıkış belirledi.
Erdoğan, birlikte katıldıkları panelde diğer konuşmacılara tanınandan fazla süre verilen Peres’in, hem de yüksek sesle Gazze’de yapılan katliamı savunmasına dayanamadı. Peres, sessizlikleriyle zulmünün işbirlikçileri olan Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile Filistinli Mahmud Abbas’ın kendilerini Tayyip Erdoğan’dan daha iyi anladığını söyledi. İsrail’in terörist eylemlerinin Erdoğan ve Türkiye tarafından neden meşru görülmediğini sorgulamaya kalkışan Peres’e Erdoğan’ın “Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyerek uluslar arası bir platformda İsrail’in katil olduğunu haykırması bütün mazlum halklar adına sevindiricidir. Erdoğan vicdanının, onurunun sesini dinlemiştir. Bu şahsiyetli tavırdan geri adım atılmamasını tüm kalbimizle istiyor ve aralanan bu direniş kapısının hepimizin dirilişine vesile olmasını diliyoruz. Erdoğan’ın tavrını eleştirenlere, “Şimdi İsrail’le ilişkiler ne olacak? Bu nasıl telafi edilecek?” paniğine kapılanlara da bu tavırlarını ölen Filistinli çocukların kendi çocukları olabileceğini düşünerek gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyoruz.
Başka bir sevindirici gelişme olarak İspanya Ulusal Mahkemesinin İsrail’in Gazze’de 22 Temmuz 2002’de düzenlediği bir saldırıdan dolayı dönemin savunma bakanı ve 6 asker hakkında soruşturma başlatılması kararına dair haberi de sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bu arada Mazlum-Der de, Türkiye’ye geldiklerinde uluslar arası savaş suçlusu olarak yargılanabilmeleri için İsrailli yetkililer hakkında tüm Türkiye’de cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulundu. Böylece yaptıklarının İsrail’in yanına kâr kalmaması için hukuki adımlar da atılmış oldu.
Diğer yandan Filistin’deki iki yönetime de çağrıda bulunmak istiyoruz. Mahmud Abbas ve yönetimi Gazze’de ölenlerin kendi kardeşleri olduğunu unutmamalıdır. Bu ikili yönetim, Filistin’in ortak bir direniş hareketiyle İsrail’in zulmüne baş kaldırmasını önlemek isteyenlerin oyunudur. Hamas, tıpkı El-Fetih gibi, dünyayı bile hayran bırakan temiz bir seçimle halkın oylarının çoğunluğunu alarak iktidara hak kazanmış meşru bir siyasal partidir. Kendilerine uygulanan yoğun baskılara, Gazze’nin önce bir açık hava hapishanesine sonra da toplu mezara çevrilmek istenmesine rağmen gayrimeşru bir şey yapmamak için direnmektedir. Dolayısıyla taraflara düşen durumu gözden geçirmek ve asgari müştereklerde anlaşarak birlikte mücadele vermektir.
Filistin hepimizin yarasıdır. Filistin İsrail işgali altında oldukça hiçbirimiz başımız dik dolaşamamalı ve sıcak yataklarımızda rahat uykulara dalamamalıyız. Bunun için Filistin’de olanları unutmamalı ve hayatımızı bu bilinçle yeniden gözden geçirmeliyiz. Filistin bize kapitalist, emperyalist güçlere karşı vermemiz gereken uzun soluklu ve zor mücadelede rehber olmalıdır.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU ADINA ESRA DURU