“Asker devlettir” demiş, ne var bunda?

Ergenekon davasıyla Türkiye bir bakıma geçmişiyle siyasi ve hukuki bir hesaplaşma içine girdi. Bu süreçte ortaya çıkan ilişkiler giriftleştikçe ve dalgalar vurmaya devam ettikçe işin ciddiyeti daha net ortaya çıkıyor. Görünen o ki dava geri dönülemez bir noktaya vardı ve bu saatten sonra daha çarpıcı gerçeklerle yüzleşme zamanı gelecek. Bu gerçekliğin 28 Şubat sahnesinde nerede durduğu malum isimlerinden Süleyman Demirel, Eko Enerji Dergisi’ne verdiği röportajda Ergenekon’daki bazı gözaltıları usulen eleştirdi. Demirel’in gündeme yansıyan asıl mesajı ise “derin devlet” tartışmalarına ilişkin oldu. “Devlet tektir, tekliği hayatidir. Bir tanedir. Birden fazla değildi” diyen Demirel şöyle konuştu: “: Ne zaman, ‘ülke uçurumun kenarına geldi, iç savaşa gidiyoruz, yahut Türkiye çöküyor’ iddiasını asker bayrak yapar, o, darbeye varır. Türkiye, bunu birkaç defa yaşadı. Buna bir ad bulmak isterseniz, o zaman asker devlettir. Derindeki devlettir. Yahut, derin devlettir.” Demirel’in “asker devlettir” denkleminin medyada “çarpıcı” ya da “şok” gibi sıfatlarla verilmesi ise ilginç. Nihayetinde Demirel, sadece herkesin bildiği bir durumu bir de kendisi söylemiş oldu, hepsi bu.

Ordu-siyaset ilişkisi

Süleyman Demirel’in “orduyu yıpratmayalım” demesi ise bir bakıma yukarıdaki sözleriyle örtüşüyor. Darbe geleneğinin devamından yana bir tavrı olan Demirel’in, ilerleyen sürecin önüne geçmesini umduğu askere bir bakıma üstü kapalı mesajlar vermesi bu bağlamda şaşırtıcı değil. İşte Demirel’in bu bağlamda değerlendirilmesi gereken sözleri: “Ergenekon soruşturmasında askerlerin de gözaltına alınması ile devam eden süreç toplumda rahatsızlık yarattı. Bir ülkeyi tahrip etmenin yolu orduyu tahrip etmekten geçer. Orduyu tahrip etmek, orduyu parçalamakla olur. Orduyu parçalamanın yolu ordunun içine siyaset sokmaktır. Onun içindir ki biz darbe yapan, ihtilale giren orduların daima kendi içlerinde bölünmesinden korkarız. Yani, genel olarak siyasetçi bundan korkar. Onun için eğer bir ordu siyasetin içine girmişse, bir an evvel siyasetin içinden çıkması, arınması, yeniden asli görevine oturması lâzımdır.”

Mesele duyanların ne yapacağı

Süleyman Demirel’in Türkiye’deki asıl iktidarın ya da egemenliğin sahibi olarak askeri göstermesinde yeni bir şey yok. Lakin bunu Demirel’in de söylemiş olması belki bu tespiti kendi ağzıyla söylemekten korkan muhafazakar çevrelere cesaret verebilir. Önemli olan ise bu tespitin ardından nasıl bir tutum takınılacağıdır. Darbe geleneğine “dur” mu denilecek yoksa “bana karşı dokunmazsan bin yaşa” mı denilecek… İkincisini diyenler, kendi altını oymaya devam edecektir…

Platform Haber

Bir cevap yazın