Başörtüsü yasağı fiili olarak sadece yasağın muhataplarını değil yakınlarını da doğrudan etkiliyor. Eşleri başörtülü olduğu için ya da başörtüsü eylemlerine destek verdikleri için görevlerine son verilen sayısız insan yaşıyor bu ülkede… Bu zulmün hangi boyutlarda devam ettiğini görmek istemeyenler için biz bir kez daha gözlerini açmaları ümidiyle önemli gördüğümüz bir haberi paylaşıyoruz: Başörtüsünden taviz vermediği için Türkiye’de olmadık muamelelere maruz kalan Nuray Canan Bezirgan’ın eşi Erol Bezirgan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSBAK A.Ş. deki işine eşi Nuray hanımın düşüncelerinden dolayı garip şekilde son verildi. Selam Haber’in bildirdiğine göre tüm olaylar Fatih Altaylı’nın Teke Tek programındaki “Atatürk’ü sevme” tartışmasıyla başladı. İSBAK, bu program sonrasında ‘tedbir’ olarak, Erol Bezirgan’ı kadrosundan çıkarıp taşeron firmaya aktardı.

“Eşini sustur!”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin tartışmalı çarşaf açılımı konusunda yaptığı yorumlar ve AKP’nin de nasibini aldığı eleştirilerinden dolayı Nuray Canan Bezirgan’ın eşi Erol Bezirgan, Trafik Uygulama Müdürü Maşuk Mete marifetiyle ikinci kez huzura çağırılarak “Uyarılarımızı dikkate al eşini sustur” komutu ile karşılaştı. Akabinde Canan Bezirgan’ın “Türkiyeli kadınlara, AKP’li kadınlarca Gülben Ergen modelinin önerilmesini de sağlıklı bulmuyorum” açıklaması AKP’ye muhalefet olarak değerlendirildi ve “Ya eşini sustur ya da işini unut” denildi. Ayrıca Nuray Canan Bezirgan’ın Selam Haber’deki yazılarının da durdurulmasını istedi. Çeçen Komutan İmran Abdulazimov’un Atatürk Havalimanında Ruslara teslim edilmesine Kardelen-Der Başkan Yardımcısı sıfatı ile müdahil olan Nuray Canan Bezirgan’ın görüntülerinin yeniden medyada yer almasının akabinde Erol Bezirgan’ın işine son verildi.

Çifte standart uygulanıyor
Haksızlıkla ilgili konuşan Nuray Bezirgan “Sayın Başbakan ‘Türkiye artık Çetin Altan’a dava açan, Nazım Hikmet’i hapseden Türkiye değil” diyerek Altan’a ödül veriyordu. Konuşan Türkiye bu mu? Ben konuştum, eşim ve çocuklarım cezalandırılıyor” dedi. Göbeğini kaşıyan adam tanımlamasından rahatsız olunuyorsa, bu “kraldan çok kralcı” işgüzar bürokrakratların ya eğitilerek rehabilite edilmesi ya da insanların yaşamlarına dair hayati kararlar alacak noktalardan uzaklaştırılmalarını öneriyorum. Bizimkisi basına yansıdığı için biliniyor ya yansımayanlar.” diyerek hak mücadelesine devam edeceğini söyledi.

Benden susma orucu bekliyorlar
Polis müdahalesinde ikiz bebeklerinden birini kaybeden, Türkiye’de ilk defa başörtüsünden dolayı 6 ay hapis cezasına çarptırılan 28 Şubat Post-modern darbesinin ardından ülkesini terk etmek zorunda bırakılan, Başörtüsü mücadelesinin sembol isimlerinin başında gelen Bezirgan ve ailesi, şimdi de savundukları doğrular uğruna aile babalarının işinden olmasını göğüslüyor. Yaşadıklarını ve yapacaklarını merak ettiğimiz Nuray Canan Bezirgan, kendilerini, bu kafadaki insanların eşi tarafından sus deyince susan, konuş deyince konuşan insanlar olarak zannettiklerini fakat gerçeğin böyle olmadığını söyledi. Bezirgan “Daha önce ordudan eşleri başörtülü olduğu gerekçesiyle atılan subaylar vardı ya da eşi başörtülü diye insanların başbakan ya da cumhurbaşkanı olması engellenirdi. Şimdi figürler yer değiştirmişe benziyor. Cumhuriyet Başsavcısı bile “bunun (Atatürk’ü sevmeme konusunda) bir fikir özgürlüğü olduğunu ve sevmeme hakkımın olduğu” kararına varmışken ve bunun emsal bir karar olmasına vesile olmuşken bizim mağduriyetlerimiz üzerinden siyaset üretip koltuklara oturan birtakım ataerkil yapıdan gelen adamlar benden susma orucu tutmamı bekliyorlar ancak ben zalim kim olursa olsun onun karşısında olacağımı bir kez daha ifade ediyorum. Kimse kendini Rezzak makamında görmesin.” şeklinde konuştu.

Platform Haber olarak, makam, mevki adına ve “tedbir” gibi işgüzarca bahanelerle zulmü reva gören davranışlar içine girenleri kınıyor, bu haksızlıktan derhal geri atılmasını beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.

Kaynak: Selamhaber.com