Eğlen CHP

ÖZLEM ALBAYRAK / Bir klasikti, her seçimde ortalık kan gölüne döner, Cumhuriyet’i kurup kurup batıran adayların bini bir paraya gelirdi. Fark ettiniz mi bilmiyorum ama; artık “Oyunuzu bize vermezseniz şeriat gelir” filan diyen korku siyasetçileri yok. Sanırım değişime, bu söylemlerin sahiplerine sandıkta ‘sen git yat, uykuda gör rüyanı’ cevabı veren vatandaş neden oldu. İyi de oldu.

Çünkü artık, vatandaşın derdiyle dertlenme, şartlarıyla hemhal olma, yakınlaşma, kucak açma, sevme, bağrına basma dönemi geldi. Yoksullukla tanışma, tanışmasa bile tanışıyor görüntüsü verme, farklı yaşam tarzlarına saygılı olma, olmasa bile oluyormuş izlenimi edindirme, çarşaf açılımına yeltenme, sadece adını telaffuz etmek bile büyük ilerleme sayılacakken Kur’an Kurslarını arttırma önerisinde bulunma, bahçe çitini “bir yoksul var bende benden içeru” mıntıkalarına kadar genişletme, CHP’nin ve aslında sağından soluna pek çok siyasi partinin bugüne dek sürdürdüğü seçim politikaları göz önüne alındığında, az şey değil.

Velev ki, bugün çarşaf açılımını yapanlar başörtüsü değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götürüp iyice içinden çıkılmaz hale getirmiş olsunlar. Velev ki bir Büyükşehir Belediye Başkan adayı, adını bile iyice belleyemediği (bknz: Kağıttepe) yoksul semtlerde mütevazı 3+1 evlerde oturup ‘yoksulların yanındayım’ pozuna dururken, o adayın partisi -yine- koşa koşa Anayasa Mahkemesi’ne şikayete gittiği için, belediyenin verdiği burslarla gurbet ellerde ayakta kalmaya çalışan binlerce yoksul öğrencinin üç beş kuruşluk gelirinin köküne kibrit suyu dökmüş olsun.

Velev ki, zor hayat koşullarının kitabi cümlelerle telafi edilemezliğinin hala farkına varmayanlar, bir yandan “sadaka değil sosyal politika” deyip, öte yandan çok benzer “yardım” projeleriyle oy istemeye devam etsin. Velev ki, seçim politikaları çerçevesinde ‘yoksulu ve farklıyı anlama’ yolunda bunca alıştırma yapıyor görüntüsü verenler, sıra 12 Eylül Anayasası’nı değiştirme turnusoluna geldiğinde, o eski statüko noktalarına geri çekiliversin, darbe anayasasını korumayı vatan toprağını korumakla eşdeğer bilip, kırmızıya dönüşsün.

Başta bütün bu çelişkiler yumağının ilk başta bendenize de yadırgatıcı geldiğini ve verfemdung (yabancılaştırma) yan etkili bir Dali resminin içine düştüğüm hissi uyandırdığını itiraf etmem gerekir. Gelgelelim samimiyet testinin ne makamı biziz, ne zamanı şimdi. Sıradan vatandaş kararını sandıkta nasılsa verir.

Bakmayın siz yani, hayra alamet bütün bu açılımlar.

Bir kere, “Laiklik elden gidiyor”, “Cumhuriyet değerleri aşınıyor”, “Aaa duyduğunuz mu, İslam’da recm varmış, bi de el kesiyorlarmış” ve “Türkiye; Malezya, İran, Cezayir ya da bunların topu birden olur mu?” şeklinde türevleri olan ve “Batılı olmak istiyorsunuz bize oy vereceksiniz” minvalinde ilerleyen söylemlerden kurtulmak, kutuplaştırmadan, germeden bir seçim maçına başlamak başlıbaşına sevindirici.

Öte yandan ‘sol’un elitist, sönük ve rutin siyasi geleneği hesaba katıldığında, “yoksulu severim, vereceği oydan ötürü” başlıklı bu yeni tarz kendi başına çok eğlenceli. Yoksula yakın olmanın salt yoksul bir semtte oturmakla ya da eprimiş ayakkabılar giymekle mümkün olacağı zehabına kapılmak gibi mesela. CHP üyesi kadınların ‘ezandan ne kadar rahatsız olduklarını’ anlattıkları video internette tıklanma rekorları kırarken, Önder Sav’ın Hacc’a gitmek isteyen partiliye verdiği ‘La havle’ çektirtecek, akıllara ziyan öğüt hala hatırlardayken, CHP’nin ‘din’ konusundaki yaklaşımı bu ve benzeri onlarca örnekle pekiştirilebilecekken, meseleye direkt Kur’an Kursları’ndan girmeleri başlıbaşına bir şenlik sebebi. Acemiliğin izdüşümü.

Latife bir yana…

Doğrudur; en başından bugüne devam ettirdiği Kürt yaklaşımıyla milliyetçi kesimin memnuniyetsiz nidalarına muhatap olan AK Parti, Başbakan’ın Davos çıkışıyla, kaybetme noktasında olduğu o kitlenin teveccühünü geri kazandı. Şans mı denir buna, talih mi, kaderin oyunu mu bilemem…

Bildiğim o ki; CHP’nin yaptığı siyasi acemilikler, şansının pek yaver gitmeyeceğinin göstergesi. Çünkü çarşaf ve Kur’an kursu açılımlarının her ikisi de, her ne kadar dindarı kucaklama görüntüsü verse de mütedeyyin kesimin hakiki sorunlarına değmeyi bırakın teğet bile geçecek konumda değiller.

Dine saygı mesajı, örtülü kadınların kamusal hakları konusunda asla geri adım atmadan, yoksullara yakınlık retoriği, üniversite öğrencilerinin burslarını kestirme konusunda şaşmaz bir celadet göstererek, kendine yoksul kiracı süsü vererek kurulamaz çünkü.

O koskoca kitlelerin gerçek sorunlarını öğrenmeye tenezzül bile etmeden yapılan ‘açılım’ bumerang olur. Ne olur, AK Parti’nin oyları Davos’la 5 puan fırlamış olsa bile, yine de hayatında ilk kez makus talihini kırabilme ihtimali yakalamış olan CHP, ‘eğlence’ olur. Eğlenir durur, o olur.

Kaynak: Yeni Şafak

Bir cevap yazın