Başkalarının acılarına da eğilmeliyiz
Yazar Yıldız Ramazanoğlu, Günlük Gazetesi’nden Yüksel Genç’e verdiği röportajda “Maalesef farklı ötekiler, bütün bu baskıların aslında aynı yaklaşımların bir yansıması olduğunun tam da farkında değil. Baştan beri temel çatışma, hakim sınıfın aşağı gördüğü sınıflarla iktidarı paylaşmayı reddetmesi şeklindeydi. Bazı istisnai birliktelikler dışında geniş kitleler bazında farklı ötekiler buluşamıyor. Kendi aramızda başkalarının da acısına eğilmeyi konuşuyoruz hep. Hak ve adalet arayışının sadece kendimizi hedeflemesi çok bencilce. Bu insanları yaralayan, zalime dönüştüren bir durum. Bu hafta içinde birkaç eyleme katıldım. Bunlardan bir tanesi İzmit’te 200’üncüsü yapılan başörtüsüne özgürlük eylemiydi. 200 hafta yaklaşık 4 yıla tekabül eder. Bu kadar uzun soluklu eylemler güçlerini haklılıklarından alır. Ama bir de bakıyorsunuz, aynı biçimde yıllardır eylem yapan Cumartesi anneleri var. Cumartesi annelerine destek vermek için daha çok başörtülü arkadaşımın katılmasını isterdim. Ama fazla gelen olmadı. Bu beni acıttı tabi. Biraz umutsuzluk ve bıkkınlık da var. Beyhude bir iş yaptığımızı düşünüyorlar herhalde.
Meseleler aslında birbirinin içinden çıkıyor
Biz başkalarını görmezsek, başkaları da bizi görmez. Kaldı ki insani bir destek ödünç verilen bir şey değil, herkes kendine yakışanı yapar. Bir insana yapılan kötülük her insana yapılmış sayılır aslında. Bunlar birbirine bağlı. Ötekiler birbirinin acısına bakabildiği zaman çok şey değişir. Şu anda Türkiye’nin en ağır gündemlerinden birisi, taştan, bilyeden sebeplerle gözaltına alınan ağır cezalar alan çocuklardır. Bu başörtü meselesinden çok daha önemli bir mesele. İnsanların fiziksel varlığına kasteden, gencecik çocukların geleceğini ellerinden alan bir durum. Gerçi başörtülü kızlara da reva görülen budur bir bakıma. Bütün meseleler aslında birbirinin içinden çıkıyor. Birini görmeseniz, bundan cesaret alan baskıcılar öteki ayrımcılıkları devreye daha kolay sokuyor. Filistin’deki acılara bigane kalıyorsan, buradaki Kürt sorununa da şifa getiremezsin mesela. Tersi de doğrudur.” yorumunu yaptı.
Sistemin tuzaklarına düşmemek gerekiyor
Yıldız Ramazanoğlu’nun farklı kimliklere sahip insanların birbirlerinin sorunlarına duyarsız kalmamaları hususundaki tespiti dikkate değer. Sistem, insanları kamplaştırarak ve kampları birbirine karşı kışkırtarak azınlığına rağmen hükümranlığını sürdürebiliyor. Dolayısıyla hak ve adalet mücadelesinde salt kendimizi düşünmek tuzağa düşmek anlamına gelecektir. Resmi ideolojinin tahakkümü daha sofistike bir hal alırken ve darbecilikte profesyonelleşme süreci yaşanırken, geçmişteki hataları görmezden gelmek kötü bir risk almaktır. Ramazanoğlu da bu riske dikkat çekerek “Yaşadıklarımız başkalarının acılarını da görme gücümüzü artırdı. Ön yargıların, korkuların bizi ne çok azalttığını görüyoruz. Dar kutucuklara konup baskı rejimlerindeki gibi sürekli denetim altında olmak edebiyatı, bilimsel çalışmaları, siyasi ufku her şeyimizi daraltıyor.” derken haklı bir tespit yapıyor.
Başörtüsü mücadelesi sadece başörtüsü meselesiyle mi ilgili?
Lakin şu ifade üzerinde biraz daha durmakta fayda var: “Şu anda Türkiye’nin en ağır gündemlerinden birisi, taştan, bilyeden sebeplerle gözaltına alınan ağır cezalar alan çocuklardır. Bu başörtü meselesinden çok daha önemli bir mesele.” Burada toplumsal meseleleri hiyerarşik bir sıralamaya dizmeyeceğiz, Ramazanoğlu’nun da doğru yönde işaret ettiği gibi bu sorunlar hep birbirine bağlı. Dolayısıyla bugün başörtüsünü savunmak, sokaklardan toplanıp ağır hapis cezalarına çarptırılan çocukların haklarına kayıtsız kalmamaktır. Ama sorunun ağır bir gündem olması gerçeğinden hareketle bir anda bunun başörtüsü meselesinden çok daha önemli bir noktaya taşıyan bir kıyaslama yanlış anlaşılabilir. Tutuklu çocukların yakıcı görünürlüğü, görünürlüğü istenmeyen başka bir yakıcı sorunun üstünü örtecek bir konuma getirilmemelidir. Bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, başörtüsü mücadelesi sadece başörtüsü yasağıyla sınırlı değildir; bu sistemin temel çelişkilerini afişe eden sembolik bir sorunu merkeze alarak tüm toplumsal sorunlar için hak, adalet ve özgürlük mücadelesi vermektir.
Platform Haber