28 Şubat’ın güdümlüleri
28 Şubat darbe sürecinde asker güdümlü medya, dernekler ve akademisyenler “irticai faaliyetlere karşı” yekvücut olarak Müslümanlarla mücadelenin ön saflarında saf tutuyordu. O günleri hatırlayınca bugün Ergenekoncuların avukatlığını yapıp da “Böyle bir oluşum mu olur? Herkes içinde” diyenlerin safsatalarına kimsenin inanmamasına şaşırmıyoruz. Taraf Gazetesi’nin yayınladıkları belgeler ise askerin sistemi yeniden dizayn ederken kimlerden ne şekilde yararlanmaya çalıştığını ortaya koyuyor. Habere göre Genelkurmay, 28 Şubat sürecindeki harekât tarzını şöyle açıklıyor: “”İrticaî unsurlar ve basın ve yayın organlarıyla doğrudan polemik yerine Atatürkçü dernek, basın ve yayın organlarının devreye girmesi sağlanacak. Gericiliğe şiddetle karşı olan ancak ilmî yetersizlik ve yol yöntem bilmeme nedenleriyle tepkisini gösteremeyen kuruluş temsilcileri ile basın mensupları yönlendirilecek.”
Basına brifing
Kartel medyanın nasıl kontrol edildiği ve güdümlendiğini anlamak için şu maddeye göz atmakta fayda var: “Fikir ve düşünce yapısı olarak gericiliğe şiddetle karşı olan ancak ilmi yetersizlik ve yol yöntem bilmeme nedenleriyle tepkisi gösteremeyen veya yanlış yöntemlerle hareket ederek fayda sağlamak yerine irticanın daha fazla değer kazanmasına sebep olan kişi kurum ve kuruluş temsilcileri ile basın ve organları mensupları aydınlatılmalı ve yönlendirilmelidir.”
Dernekleri kullanalım
Gerek 28 Şubat’ın ilk günlerinde gerekse sonraki süreçte paramiliter yapıların düzenledikleri provokatif mitingleri ve etkinlikleri hangi saikle yapıldığı, şu ifadeyle açıklık kazanıyor: İrticai unsurlar ve onların sözcüsü durumunda olan basın ve yayın organları ile doğrudan tartışma ve polemiğe girmek yerine, Atatürkçü çizgide olan kurum, kurtuluş, dernek, basın ve yayın organlarının devreye girmesini sağlamak ve onlara destek vererek halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmak bir yöntem olarak tercih edilmelidir.”
Bilim adamları kullanılmalı
28 Şubat döneminde başörtüsü yasakçılığında canhıraş bir yarışa giren, başörtülü öğrencilere hakaret ve haksızlıkta sınır tanımayan bazı akademisyenlerin ve rektörlerin, darbecilerin karşısında neden hazır ola geçtiğini anlamak için şu satırlara göz atmakta fayda var: “Basın ve yayın organları ile laik Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği mümtaz bilim ve din adamlarının yönlendirilmeleri ve yüreklendirilmeleri halinde mücadeleye çok büyük fayda sağlayacakları ve irticacıları kendi silahlarıyla vuracakları değerlendirilmektedir. Bu nedenle mahalli basın ve yayın organları da dahil olmak üzere üniversite öğretim üyeleri, aydın din adamları ve halk arasında itibar sağlamış değerli şahsiyetlerle samimi ilişkiler içinde bulunulmalı ve onlardan yararlanma yolları araştırılmalıdır.” (Kaynak: Taraf)
Platform Haber