Ankara: 28 Şubatçılar Ergenekoncu çıktı

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 162’inci eyleminde 28 Şubat darbesini tel’in etti. Platform adına 162’inci hafta basın açıklamasını Vahdet Vakfı Yönetim kurulu üyesi Muhiddin Özdemir yaptı. Özdemir “Bilindiği gibi 28 Şubat Post-Modern Darbesi, Müslüman halkımızın tüm manevi değer ve inançlarına karşı başlatılmış bir savaştır. Bugün askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu, özellikle Müslümanlar aleyhine yönlendirmek amacıyla sergilenen skandal olayların 28 Şubatçılar tarafından plânlandığı ortaya çıkmıştır. Evet, bugün sokaklarda tankları yürüterek, irtica yaygaraları koparanlar ile gazete ve televizyonları ile bu yaygaraya destek verenlerin, bizzat senaryonun içinde yer aldıklarını görmekteyiz.” dedi. Ergenekon tutuklulularının kolayca salıverilmesini eleştiren Özdemir, siyonist israil’e yönelik boykota devam edilmesi çağrısı yaptı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in okullarda boykotu engellemeye yönelik girişimi kınayan Özdemir, CHP’ye de samimiyet çağrısı yaptı.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni:

Değerli Basın Mensupları, Kıymetli Katılımcılar!
Bugün, 28 Şubat Post-Modern Darbe’nin 12’nci yıldönümü. Bilindiği gibi 28 Şubat Post-Modern Darbesi, Müslüman halkımızın tüm manevi değer ve inançlarına karşı başlatılmış bir savaştır. Bugün askeri müdahaleye zemin hazırlamak ve kamuoyunu, özellikle Müslümanlar aleyhine yönlendirmek amacıyla sergilenen skandal olayların 28 Şubatçılar tarafından plânlandığı ortaya çıkmıştır.

Evet, bugün sokaklarda tankları yürüterek, irtica yaygaraları koparanlar ile gazete ve televizyonları ile bu yaygaraya destek verenlerin, bizzat senaryonun içinde yer aldıklarını görmekteyiz.

Halk iradesine darbe vuran, insanımızın inanç, ifade ve düşünce özgürlüklerini ipotek altına alan, her 10 yılda bir milletin iradesini gasp eden böylesi utanılası darbeleri ve darbecileri lanetle kınıyoruz. Halkımızı da “SİVİL İTAATSİZLİK” şuuru içinde kendi değerlerine, sivil toplum kuruluşlarına sahip çıkarak, darbeci zihniyete karşı teyakkuz halinde aktif olarak mücadele etmeye davet ediyoruz.

Faili meçhul her cinayet ve terör vakalarında ismi geçen Ergenekon Davası tutukluları hakkında, dünkü gazetelerde; “SON GENERAL DE HASTANEDE” başlığı altında şu haber ve yoruma yer verildi: “Ergenekon’un tutuklu sanığı Veli KÜÇÜK de hastaneye yatırıldı. Emekli Org.ERUYGUR ile başlayan, Org.TOLUN ve Tuğg.ERSÖZ ile devam eden hastaneye sevk furyası Org.KÜÇÜK ile tamamlandı…

Cezaevinde bir tek General bile kalmadı.

Bu haber, bize şu fıkrayı hatırlattı. Mahkumun birisi, belli aralıklarla hastayım diye çıkıyor, her hastaneye gidişinde de kimi gün apandistini, kimi gün böbreğinin birisini, bademciğini vs. aldırıyor, derken, gardiyana dayanamayıp mahkuma şöyle der: “Hemşerim, anlamıyorum sanma. Senin niyetin parça parça hapishaneden kaçmak…”

Evet, anlaşılan o ki, Ergenekon hastaneye diyerek, parça parça hastaneden kaçmaya çalışıyor.Yetkilileri buradan uyarıyoruz:

Darbecilerin sindirilmesinde güzel bir imkan olan bu fırsatı kaçırmayıp, gerekenin yapılması ve darbecilerin üzerine gidilmesi hususunda kararlı olunmalıdır.

Filistin ve Gazze sebebiyle, katil Siyonistlere karşı tavır koyarak mallarını boykot eden halkımızın ve özellikle şuurlandırılma çağında olan genç yavrularımızın bu dirençlerini kırmaya yönelik, Milli Eğitim Bakanı’nın okul müdürlüklerine gönderdiği Genelge bizleri şaşkınlık ve üzüntüye uğratmıştır. Genelge’de “Global ekonomik krizden etkilenmemek ve GAZZE’DEKİ BARIŞ SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLEMEMEK İÇİN GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASINI RİCA EDERİM” denilerek, güya Gazze’deki, genelde de Filistin’deki, İsrail’in her seferinde ihlal etmesi sebebiyle yıllardır bir türlü gerçekleştirilemeyen “BARIŞ SÜRECİ” nin kötüye gitmemesi gibi masum bir gerekçe ileri sürülmektedir. Siyonist mallarını boykot etmemek değil, Siyonizmin para muslukları kesileceği için, zoraki barışa yanaşacağından, SİYONİST ÜRÜNLERİNİ BOYKOT ETMEK, BARIŞA OLUMLU KATKILARDA BULUNACAKTIR. Onun için, halkımızı öğrencilerimizi, şiddetli bir şekilde bu malları boykot etmeye davet ediyoruz. Bu genelge sebebiyle de Milli Eğitim Bakanı’nı da boykot ve protesto ediyoruz.

İfade özgürlüğünün bir göstergesi olan başörtüsü konusunda, Ana Muhalefet Partisi’nin “ÇARŞAF” ve “HER MAHALLEYE KUR’AN KURSU” açılımı siyasi amaçlı sürerken yasaklar da ideolojik olarak sürdürülmektedir. Nitekim son örneği Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde derslere şapkayla giren 16 öğrenci hakkında Rektörlükçe soruşturma başlatılmıştır.

Burada tekrar belirtelim ki, başörtüsü İslam’ın bir emridir. İnanç ve İfade özgürlüğü gereğince, insanların başörtüsü takma tercihine kimse engel olamaz. Yapılan bir hak ihlalidir ve bunun mücadelesini veren tüm başörtülü hanım efendilerin bu mücadelesine destek olmaya İnanç Özgürlüğü Platformu olarak devem edeceğiz.

Yine burada, SİYASİ AMAÇLI KUR’AN KURSLARI AÇILIMI yapan Ana Muhalefet Partisi yetkililerine soruyoruz: Erzincan’da, sadece Kur’an-ı Kerim’in okunmasını öğrenmekle sohbet etmek için bir araya gelen 29 kişinin jandarma operasyonu sonucu göz altına alınıp, 9 vatandaşımız hakkında “ÖRGÜT KURMAK” suçlaması ile nöbetçi mahkemeye sevk edilirken, din ve inanç özgürlüğü adına, bu baskınlar niçin protesto edilmiyor? Daha şimdiden başörtülü adaylarınıza, seçildikten sonra açılmaları gerektiğini söyleyip, onların başörtülerine sahip çıkmayan sizler, sanırım, kurslarınızda Kur’an eğitimi verdiğiniz insanlar da evlerinde Kur’an okumak için toplandıklarında yakalanınca, aynı şekilde onlara da sahip çıkmayacaksınız…

Evet, başörtüsü takmak, Kur’an eğitimi almak ve dinin diğer vecibelerini yerine getirmek, her müslümanın hakkıdır. Bunların, hayata geçirilmesi hususunda bırakın engellemeyi, tüm engeller ortadan kaldırıp, bu hakların hukuksal boyutlarda güvence altına alınması gerekmektedir. Tıpkı, Antalya yaşayan bir alevi vatandaşın, İlköğretim 5. sınıfta okuyan kızının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf tutulması istemi ile açtığı dava üzerine Antalya 3. İdare Mahkemesi’nce yürütme durdurularak lehinde karar verildiği gibi; aynı şekilde, dinini öğrenip onu yaşamak isteyen Sünni müslümanların da bu yöndeki talepleri hukuk güvencesi altında yerine getirilmelidir.

Yine buradan, inanlara ve onların değerlerine, bir bilim adamına yakışmayacak seviyesiz bir üslüp ile: “Camiler hiçbir sosyal faydası bulunmayan mekanlardır ve buralarda isteyen saz da çalabilmeli. Ezan, vakit bildirmek içindir, bağıra bağıra insanları rahatsız etmek için değil. O gürültülü ezan da Türkçe olmalıdır” diyerek İslam’a ve onun değerlerine saldırarak, kinini kusan Prof. Dr. Şahin FİLİZ’i nefretle tel’in ediyor, yetkilileri de bu tür seviyesiz, kişiliksiz insanlara da gereken yasal işlemleri yapması konusunda göreve davet ediyoruz.

Hepinize Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu adına teşekürlerimizi sunarız

Muhittin ÖZDEMİR
VAHDET VAKFI

Bir cevap yazın