Başörtüsünü savunmaya Çevik Bir baskısı!

Star Gazetesi Şamil Tayyar’ın köşe yazısındaki “Çevik Bir ceza vermemi istiyor” başlıklı bölüm, başörtüsü yasakçılarının, başörtüsünün savunulmasına dahi izin vermemek için hukukçuları nasıl bir baskı altında tuttuğunu gösteriyor. Tayyar, aktardığı olay şöyle: “Kayseri Gündem Gazetesi, 1998 yılı 2 Mayıs, 5 Mayıs ve 6 Mayıs tarihlerinde yükseköğretimdeki başörtü sorunuyla ilgili okuyucu mektuplarına yer veriyor. Genel yayın yönetmeni sıfatıyla meslektaşımız Mehmet Uğurlu da bu mektuplar üzerinden analitik yazılar kaleme alıyor. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, 8 Haziran 1998 günü Kayseri Cumhuriyet Başsavcısı Rana Yılmaz’a ‘gizli’ damgalı bir yazı gönderiyor. Gazetedeki ‘Başörtüsü mağdurları köşesi’ içinde yer alan ifadelerle ilgili bazı örnekler veren Çevik Bir, şöyle diyor: ‘Bu tür ve benzeri diğer ifadelerle kanuna itaatsizliğe, din ve mezhep farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik edildiği, cumhuriyetin tahkir ve tezyif edildiği anlaşılmaktadır.’ Bu değerlendirmenin ardından sorumlular hakkında dava açılması talebi dile getiriliyor.”

Çevik Bir’in yargıya müdahalesi
Şamil Tayyar, Çevik Bir’in dava açılması için “TCK’nın (eski) 159 ve 312. maddelerinin işletilmesini” istediğini de belirtiyor. Yazıda, bu yetkinin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı adına kullanıldığı ibaresine ise özellikle yer verilmiş. Süreç ise şöyle işliyor: “Maalesef bu yazı ‘talimat’ olarak algılanıyor. Başsavcı Yılmaz, bu talimatı 15 Haziran günü Savcı Cemal Ömür’e havale ediyor. Diyor ki: Hazırlık soruşturmasını yürüt, yapılan işlemleri ve sonucu başsavcılığa bildir. Sistem işlemeye başlıyor. Savcı Cemal Ömür sözkonusu maddelerden davayı açıp sonucu Başsavcı Rana Yılmaz’a bildiriyor, Başsavcı da Genelkurmay 2. Başkanı’na müjdeli (!) haberi veriyor. Fakat, davayı açsa da savcının içi rahat değil. Çevik Bir’in talebi üzerine dava açtığı Gazeteci Mehmet Uğurlu’yu çağırıp Çevik Bir imzalı belgeyi veriyor. Uğurlu’ya göre; Savcı, o belgeyi kendilerine verirken şöyle diyor: ‘Aslında bu belgeyi size vermemem gerekir fakat resmen ortada yargıya müdahale var. Elinizde bulunsun.’ Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymuyor. Çevik Bir emekli olunca kendi deyimiyle Gazeteci Mehmet Uğurlu’nun şansı dönüyor. Davalardan beraat ediyor.”

28 Şubat sürecinde okulları kışlaya, mahkemeleri ise haksızlık sahnelerine çevirenlerden hâlâ hesap sorulabilmiş değil. Her geçen gün darbe dönemlerinin ve darbeci/çeteci örgütlerin pislikleri ortaya çıktığı halde bu dönemlerin yargılanmasına yanaşılmıyor. Emekli orgenerallar için yapılan suç duyurularını savcılar hâlen almaktan çekiniyor. Sivil siyaset, toplumsal muhalefet ve kitle örgütleri askeri vesayete karşı açık tavır almadığı sürece bu haksızlık ve yasaklar da devam edecek gibi görünüyor!

Platform Haber

 

Bir cevap yazın