Konya: Başörtüsü zulmünden vazgeçin!
Konya inanç özgürlükleri platformu üyeleri 79. Kez Kayalıpark mevkiinde buluştu. Açıklamayı platform adına Mevlüt Doğan yaptı. Açıklamasında camilerin kamusal alan olarak görülmesine değindi. “Allah’ın adının anılmasına ve yüceltilmesine Allah’ın izin verdiği evler, devlet daireleri haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Kamusal alan bahanesiyle mescidlere yapılan bu saldırılar, kamusal alan kuşatmasının ulaştığı boyutları göstermekte, ulaşacağı tehlikelere dikkat çekmektedir” diyen Doğan “Özgür olması gereken önemli alanlardan birisi de İlim Merkezleri olmalıdır.” diyerek TÜBİTAK ve Bilim ve Teknik dergisi olaylarına da değindi. Açıklama şöyle son buldu: “Zulme örneklik teşkil etmenin, zulümden daha kötü olduğunu belirterek; ülkemizdeki baskıcı ve zorbaları uyguladıkları her türlü baskıdan ve zulümden bir an önce vazgeçmeye, Müslüman halkımızın inançlarına saygı duymaya ve onlara tabi olmaya davet ediyoruz. Ve tekrar ediyoruz ‘’Tarihi adalet mühlet verir ama asla ihmal etmez.”
AÇIKLAMANIN TAM METNİ:
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 79. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Rahman, Rahim Allah’ın adıyla
‘’Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inananlar şenlendirir. Onlar namazı kılan, zekâtı veren, Allah’tan başka kimseden korkmayanlardır. İşte onların hidayette olacakları umulur.”
(Tevbe suresi 18. Ayet)
Sevgili dostlar, değerli basın mensuplar;
Yerde ve gökte ne varsa Allah’ındır. Mülk onundur Hamd da onadır. Ülkemizde uzun yıllardır Müslüman halkımızın inançlarına ve inanç değerlerine baskı yapmanın bir gerekçesi olarak sunulan, kamusal alan söylemi artık sınırlarını mescidlere kadar ulaştırmış bulunmaktadır. İçlerinde Allah’ın adının anılmasına ve yüceltilmesine Allah’ın izin verdiği evler, devlet daireleri haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Kamusal alan bahanesiyle mescidlere yapılan bu saldırılar, kamusal alan kuşatmasının ulaştığı boyutları göstermekte, ulaşacağı tehlikelere dikkat çekmektedir. Şu bilinsin ki Allah’ın mescidleri hiç kimseye ne oy malzemesi olacak ne de birilerinin baskı unsuru haline dönüşecektir. Varlıklar Allah’ındır, mescidler de onun içindir.
Baskı, zulüm ve zorbalıklar için bahaneler bulmakta sebepler üretmekte zorlanmayan despotik anlayış, her alana müdahale etmek istemektedir. Özgür olması gereken önemli alanlardan birisi de İlim Merkezleri olmalıdır. Değişik bahanelerle bu merkezlere yapılan dayatmalar, kamu vicdanında asla kabul görmeyecektir. Hiçbir ilmi dayanağı olmayan azgın insan zihninin, sapkın fikirlerinin, bilim gibi sunulması ve ona karşı çıkan herkesin bilgiye muhalefet ettiğinin söylenmesi, ideolojik bir duruştan ibarettir. Batıl bilginin, bir ideolojinin dayanağı haline getirilmesi ve baskılara sebep kılınması inançlara saygısızlık olduğu gibi bilime de hakarettir.
Kendisi dışında her şeyi kötü gören ve yok edilmesi gerektiğine inanan militarist, oligarşik anlayış muhaliflerine her türlü baskıyı hak görmekte ve onların asit kuyularında yok edilmesini kendilerine bir hak bilmektedirler. Karanlık sayfalardan bir kısmının aydınlanmaya başladığı şu günlerde, baskının boyutlarının nerelere kadar ulaştığını hüzünlü bir şekilde görmekte, sebep olan tüm anlayışları ve faillerini telin etmekteyiz.
Tarihi adalet mühlet verir ama asla ihmal etmez. Hakikatler birer birer ortaya çıktığı gibi, zalimlerde mazlumların ahı ve onlarının dualarının işiticisi Allah eliyle bir bir cezalandırılırlar. Kendi halkına karşı zalim olanların başka bir zalimin eliyle dahi olsa nasıl cezalandırıldığının şahidiyiz hepimiz. Halklarına karşı başta kimyasal silahlar olmak üzere, her türlü silahı kullanmaktan çekinmeyen zalim Saddam’ın Halepçe katliamını gerçekleştirdiği şu günlerde tekrar ediyoruz ki: Tüm zalimler geç de olsa mutlaka cezalarını göreceklerdir. Fakat unutulmamalıdır ki: ‘’Zulüm asla başka bir zulümle giderilmez.” Zulmü gidermek iddiasıyla yapılan zulümler, adalet ve hak olarak kabul edilmeyecektir. Hiçbir zalimi başka bir zalime tercih etmeyecek, hak ve adaletten başka hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz.
Tüm baskıcı ve zalimlere hangi gerekçeyle olursa olsun zulümlerinin asla hak ve adalet olamayacağını hatırlatır, onların tarihin sayfalarında zalimler olarak anılacaklarını bir kez daha tekrar ederiz.
Türkiye modernleşmesini örnek alarak kendi halklarına yabancılaşan, onların inançlarından uzaklaşmayı bir maharet kabul eden Orta Asya devletlerinden, Türkiye örnekliği ile uyguladıkları başörtüsü zulmünden vazgeçen Kırgızistan yönetiminin bu açıklamasını olumlu olarak karşılıyor, onları diğer zulümlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz.
Zulme örneklik teşkil etmenin, zulümden daha kötü olduğunu belirterek; ülkemizdeki baskıcı ve zorbaları uyguladıkları her türlü baskıdan ve zulümden bir an önce vazgeçmeye, Müslüman halkımızın inançlarına saygı duymaya ve onlara tabi olmaya davet ediyoruz. Ve tekrar ediyoruz ‘’Tarihi adalet mühlet verir ama asla ihmal etmez.”
Hak ve özgürlükleri ihlal edilmediği, adaletin tesis edildiği bir ülkede yaşama umudu ile 80. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere hepinizi Allah’a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU