Bu HAP’ı yutacak mısınız?

Türkiye’de Kemalizm’in ideolojik egemenliği sürüyor. Bu ideolojinin sembollerine ve retoriğine sığınmak, siyasi ve toplumsal birçok harekete sistem nezdinde meşruiyet sağlıyor. Tabi bu durumu kabullenmek ve ideolojik egemenliğe karşı açık bir muhalefet yürütmemek statükonun bozulmamasıyla sonuçlanıyor. Tabi bu sonucu korumak için statüko muhafızlarının boş durmadığını da görmek gerekiyor. Gazeteci yazar Ahmet Ünal’ın “Gizli Atatürkçülük Projesi” kitabında okurlarına belgeleriyle sunduğu “Ataköy Planı” 12 Eylül rejiminin 1987-89 yılları arasında yürüttüğü toplum mühendisliğinin halen devam ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Kitapta anlatılan plan topluma yutturulmak istenen bir nevi hap… Diğer bir ifadeyle Hepimiz Atatürkçüyüz Projesi(HAP). Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı (TİB) tarafından 1985 yılında hazırlanan “Türk Toplumunun Atatürkçü Düşünce Doğrultusunda Yetiştirilmesi ve Güçlendirilmesi” projesi, devletin düzene uygun kafalar yetiştirme planı.

Hedef: İdeolojik şartlandırma
Planın uygulanması için rol verilecek devlet aygıtları ise Milli Eğitim, İçişleri, Kültür ve Çalışma bakanlıkları, YÖK, TRT ve Diyanet İşleri Bakanlığı! Time Türk’te çıkan bir haberde, Ahmet Ünal, projenin amacını şöyle anlatıyordu: “Okulda yardımcı ders kitabı dahil her kitabın sayfaları arasında, öğretim kurumları ve kamu işyerlerinin en görünür mekanlarında, memur ve işçi olmak için girdiğiniz her sınavda, radyo dinlerken, TV seyrederken, sinemada film izlerken, özetle hayatın her alanında, toplumun ‘Atatürkçülük’ propagandasına tabi tutulması hedefleniyor. Bir çeşit sanal reklam uygulaması… Farkında olarak veya olmayarak toplumun bilinçaltına Atatürkçülük ideolojisinin yerleştirilmesi hedefleniyor. Buna şartlandırma da diyebilirsiniz.”

Tüm toplum yeniden formatlanmak istendi“12 Eylül darbecileri gençliğin Komünist, Ülkücü ve Akıncı olarak kamplara ayrılmasından rahatsızdı. Gençlere ve topluma yeni bir ideoloji benimsetmek niyetindeydi. Komünizm tehlikesine karşı ‘zorunlu din kültürü dersi’ ve Türk Milliyetçiliği sorununa karşı ‘Atatürk Milliyetçiliği’ çaresi üretildi. Cunta, devletin iç ve dış sorunlarına uyumlu ‘ılımlı dindarlığı’ tesis ederken, devleti ve toplumu, tarikat ve cemaatlerden arındırmayı da unutmadı. Bir anlamda “NATO standartlarında Atatürkçülük” üretilmek istendi.” diyen Ahmet Ünal, kitabıyla ilgili Yeni Aktüel Dergisi’nin 187. sayısındaki röportajında ise “Darbeci toplumu dengelemek ve tehditlere karşı eğitip yetiştirmek için “Ataköy Planı”nı devreye soktu… Planın sessizce uygulandığı uzun süreçte eğitimler, brifingler, yönergeler, yazışmalar eşliğinde 1985’ten 2000’lere gelene kadar başta bürokrasi olmak üzere toplumsal hayatın pek çok yerine Atatürkçü bir format atılması sağlandı” görüşlerini aktarıyor.

Bu HAP’ı yutmayacağız!
Ahmet Ünal’ın aktardığı bilgiler, aslında yıllardır yürütülen toplum mühendisliği projelerinin 12 Eylül darbe sürecindeki yönlerini ortaya çıkarıyor. Geçen yıl Taraf gazetesinde yayınlanan “Genelkurmay’ın Türkiye’yi biçimlendirme planı” da aslında darbe sürecindeki kesintisizliğe delil teşkil ediyordu. Hazırlanan Bilgi Destek Planı ve Faaliyet Çizelgesi’nde Genelkurmay’ın “kamuoyunu kendi çizgisine getirmek” amaçlı eylemleri sıralıyordu. Belgeler, Genelkurmay’ın, hükümeti “irticai faaliyetlere zemin hazırlamakla”, yeni anayasa paketini ise “milli devlete karşı” olmakla suçlayarak karşı eylem planı hazırladığını gösteriyor ve Genelkurmay çizelgesi, yüksek yargı ve medyanın yanı sıra üniversiteler ve sanatçılarla da temasın korunmasını ve TSK çizgisinde davranmalarının sağlanmasını öngörüyordu. Hükümetin köklü bir sivil anayasa değişikliğinden vazgeçmesi ve son süreçte resmi ideolojinin kırmızı çizgileri içinde bir söylem ve eylem bütünlüğünü yakalaması da bu planların boşuna yapılmadığına işaret ediyor.

Platform Haber

Bir cevap yazın