Seçim bitti, yasak sürüyor!
Yerel seçim süreci tamamlandı. ÖSS sınavına başvuru süreci de bitti. Her iki sürecin devam eden yüzü ise başörtüsü yasağı oldu. YARSAV üyesi bir başkana sahip olan YSK’nın yasakçık kararı onca tepkiye rağmen uygulandı. Partiler oy oranlarıyla o kadar meşguldüler ki, yasağın uygulanmasına ilişkin seçim sonrası herhangi bir açıklama yapmadılar. Bu tepkisizlik, Türkiye’deki siyasetin halkla mesaisinin sandığa kadar olduğunu da gösterdi. Göstermelik de olsa seçilemeyecek noktalarda başörtülü adayları listelere yerleştiren partiler, sandık başındaki yasağa ilk anda karşı çıkarken, sonrasında kendi oy oranı dertlerine düştüler. Mesela, oyları düşen AK Parti’nin lideri Başbakan Erdoğan seçimlerden gereken dersi çıkaracaklarını söylerken, temel hak ve özgürlükler meselesinde başörtüsü yasağını unutmayı tercih etme hatasından geri dönecek midir? Sanmıyoruz… Başörtüsü meselesi, sistemle uzlaşma noktasında en önemli argüman! Siyasi partiler bu yasaklı alana dokunmak istemiyor. Halkın taleplerini gündeme alamayan bir siyasetin de iaşe işlerinden öteye bir anlamı ya da değeri kalmıyor. O halde partiler ne işe yarıyor? Kimin işine yarıyor, bir kez daha düşünmek lazım…
Yasaklı diğer alan ise ÖSS başvuru süreciydi. Her ne kadar merkez ve muhafazakar gündeme gelmiyorsa da, başvuru sürecinde on binlerce aday, başını açmak mecburiyetinde bırakıldı. Yurtdışında ya da açık öğretimde okumayı tercih edecek adaylar dahi ÖSYM bürolarında baş açtırma işkencesine maruz kaldılar. Böylece daha üniversite kapısına gelmeden yasak süreciyle tanışan öğrencilerin uğradığı zorbalık ise yokmuş gibi geçiştirildi. Bu durum yasağın derinleşmesine ve kanıksanmasına yol açması bakımından ciddi bir soruna işaret ediyor. Yasağın kalkacağına dair umutları azaltan bu zorbalıklara karşı mücadele bilincini yükseltecek örnekliklerin ve karşı koyuşların da sistematikleştirilmesi gerektiği ise yasağın her gün kendine yeni bir mevzi kazandığı görülünce yeterince ortada değil mi?
Platform Haber