AK Parti merkezde mi çökecek?
AK Parti, yerel seçimlerde beklentisinden düşük oy aldığından beri eleştirilerin dozu yükseldi. Bazı yazarlar, belki daha önceden söylenmesi gerekenleri şimdi söylerken; kimi yazarlar ise daha önce söylediklerinde haklı çıktıkları düşüncesiyle daha yüksek sesle konuşmaya başladı. Bugüne kadar merkeze yerleşmenin rehaveti ve oy oranını korumanın kibriyle konuşan AK Partili yöneticiler ise durgun bir görüntü çiziyor. Aslında duruma şaşırmaya gerek yok. Ekonomik kriz ile toplumsal kriz örtüşünce daha iyi bir sonuç çıkmazdı, hatta bu oran bile yüksek olarak görülebilir. Oyların daha da düşüp düşmemesi, AK Parti’nin bundan sonraki süreçte izleyeceği siyasete bağlı. Şayet merkeze yerleşme kaygısıyla, sistemle kurmaya çalıştığı uzlaşıya devam ederse, halktan daha da uzaklaşacak ya da halka dönük bir siyaseti tercih ederek zor bir sürece doğru sıkıntılı bir yol alacak. Birinci yolun sonu çıkmaz, ikinci yol da ise sistem nezdinde kaybetse bile yaptıkları doğrulukla anılacak. Siyasetin zorluğu da burada zaten… Peki mevcut hale yönelik değerlendirmeler nasıl? Kim ne demiş, kısaca göz atalım:
Müstağnilik uyarısı
Müfit Yüksel’in Time Türk’teki yorumu şöyleydi: “Altı küsur yıllık Ak-Parti iktidarı 1 Mart tezkeresi başta olmak üzere birçok hadiseye sahne oldu. Neredeyse ezici bir çoğunlukla Mecliste temsil edilen bu siyasi hareket bugüne kadar Türkiye’de eşine az rast gelinecek şekilde destek ve oy’unu artırarak gelmiştir. Ancak bu, zaman içersisinde bir çok problemleri de beraberinde getirmiş, varoştan merkeze taşındıkça içinden çıktığı, neşet ettiği tabana zamanla yabancılaşma eğilimine girdiği gibi, halka yabancılaşma, müstağni olma gibi vahim hatalar da görülmüştür. Varoşlardan, itilip-kakılan kesimlerden doğan bu siyasi hareket; iktidar gücünün verdiği psikoloji ile zaman içerisinde bir müstağnilik ve yabancılaşma eğilimine girerek, seçkinlere yanaşma, onlara benzeme trendine girmiştir… Ak-Parti yöneticilerinin bundan sonra kendi özüne yabancılaşıp, uzaklaşma sürecinden bir an önce vazgeçip, kendisinin asıl tabanının, seçmeninin sesine kulak vermesi elzemdir. Halka tepeden bakıp, halkla arasına mesafe koyan davranış ve unsurların Ak-Partide bundan böyle yerinin olmaması gerekir.”
Mağrur imajı
Ali Bulaç, Zaman’daki yazısında oy kaybını şu maddelerle özetlemiş: “1) Ekonomik kriz.
2) Kürt politikasının tamamen çökmüş olması. 3) R. Tayyip Erdoğan’ın halka yakın duruşuna rağmen, parti etrafında toplanmış bulunan ilk halkanın seçmene yabancılaşması, varoşlardan kopması. “Mağdur” olmaktan çıkıp “mağrur” imajına bürünmesi. 4) İdari/bürokratik merkezle entegre olduğuna ilişkin gelişen kuşkular. 5) Başarısız belediyeler. 6) Aday tespitinde hatalar. 7) Seçim kampanyasında takip edilen kavgacı üslup. 8) CHP’nin açılımları. 9) SP’nin yeni aktörler ve yeni bir dille sahneye geri dönmesi. 10) Lider ile seçmen arasında ara siyasi kademeler, etkili aktörler yoktur. 11) Küresel ekonomik krizle birlikte liberal felsefenin çökmesi ve bunun partinin vurgu yaparak öne çıkardığı siyasi ve ideolojik kimliğini havada bırakmış olması.”
Steril hizmet yetmiyor
Ali Bayramoğlu’nun Yeni Şafak’taki ilk yorumu ise hükümetin sosyal politikalarına ilişkindi: “Steril bir hizmet vurgusu, kimlik politikasının, dolayısıyla kimlik fikrinin külliyen reddi, buna karşın 2007 Ağustos’undan, yani Dağlıca baskınından itibaren askeri tarz ve dilin devreye girmesi, DTP’yle sürdürülen dışlayıcı kavga, bu çerçevede ortaya çıktan “ya sev ya da terket”i andıran bir söylem, Aktütün meselesinde kullanılan askercil dil, özür kampanyasına tepki ve benzerleri bu ters çalışmada, AK Parti’nin yaşadığı imaj erozyonunda önemli bir yer tutmuştur.. AK Parti’nin MHP, SP’ye partilere karşı oy kaybetmesi siyasi iktidara yönelik bir “memnuniyetsizliğin” ya da “kısmi bir arayış”ın işaretidir. Kanımızca bunun nedenleri arasında aday seçimi, parti görüntüsü, lider tavrı, çatışma hali ve sistem partisi imajı gibi unsurlar bulunmaktadır. Bu hususların Anadolu’da CHP’yi dahi kuşattığını, bunun bir çok ilde AK Parti karşısında MHP ile CHP’den en güçlü olanda oy toplanmasıyla ortaya çıktığını görebiliriz… Cazibe hizmetle oluşmuyor, dil, tutum ve söylem de bir o kadar önemli…”
Başkalarının hatası
Zaman yazarı Ahmet Selim ise Bulaç ve Bayramoğlu’nun sosyal içerikli eleştirilerine itiraz eder gibiydi: “Dar alanda yapılan entelektüel yorum yoğunlukları, bazen çok aldatıcı olur. Sihirlidir, caziptir, etkileyicidir; ama yanıltıcıdır. “Sosyo ekonomik ve demokratik iyileştirmeler bu meseleyi çözer” yaklaşımı dolaylı faydalar sağlar; fakat “fikrî-stratejik” bir çözüm ekseni gibi benimsenirse, o faydaları önemsizleştiren çok ciddi olumsuzluklara yol açar… Ortak değerler ve benzerlikler paydasını bir tarafa bırakırsanız; her farklılık iddiası bir ayrılık talebini de tazammun etmeye başlar. Bu da bir temel düşünce kuralıdır. Ve bazı aydınlarımız, iyi niyetli aydınlarımız, siyasi düşünce alanında, ekseriya bir tepkisellik psikolojisinin sevkiyle, çok hata yaptılar. AK Parti bir açıdan, bu hataların bedelini ödemek durumunda kaldı.”
Platform Haber
One thought on “AK Parti merkezde mi çökecek?”
açık ki, halk egemenlerine benzeyen siyasetçileri sevmiyor. başbakan bundan bir ders çıkarmalı… ama gittikçe yozlaşan kadrolarla neyin ne kadar yapılabileceği de ayrı bir sorun tabi…