Ortak özellikleri gözden kaçmıyor

Ergenekon davası, ortak paydası Kemalizm olanların darbeci bir organizasyonda nasıl buluşabildiklerini delilleriyle ortaya koyarken, her yeni dalga ilginç bağlantıları da gözler önüne seriyor. Soruşturmanın 12. dalgası ise akademiyi ve eğitim alanında faaliyet gösteren bazı örgütleri vurdu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı ile kimi rektörler gözaltında. 13 ilde, 80 küsur noktayı kapsayan operasyonun gözaltı listesinde 50 civarında isim yer alıyor. Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Malatya İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ile Prof. Dr. Erol Manisalı gözaltına alındı. ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ın evinde de arama yapıldı. 28 Şubat darbe sürecinin de aktif elemanları arasında olan bu isimlerin ortak bir hususları noktasında hafızalarımızı tazeleyelim:

Yasağa aynen devam
Başörtüsü yasağının uygulanmamasına yönelik 411 oyla kabul edilen karar sonrasında olağanüstü toplanan Başkent Üniversitesi senatosu yasağı aynen devam ettireceklerini duyurmuştu. Başörtüsünün gündem olduğu bir dönemdeki ilginç kararlarından biri de şöyleydi: “Atatürk, arkadaşları ve aziz şehitlerimizin hayatı pahasına kurup bize emanet ettikleri cumhuriyetimizin üniter, laik, demokratik ve çağdaş bir devlet olarak yaşamasını ve gelişmesini engellemeye çalışan devletlerin temsilcileri ve maalesef ülkemizdeki, inançlarını ve sözde ilkelerini kazançları uğruna araç olarak kullanan ve sayıları devamlı artan yandaşları, bu amaçlarına ulaşabilmek için özellikle son yıllarda ve günlerde bir yönden yapay gündemlerle toplumumuzu meşgul etmekte, bu nedenle gerçek problemler görülmemekte, ülkemizin prestiji zedelenmekte ve aydınlık Türkiye’nin yarınlarına gölge düşürülmektedir.”

Özgürlüğe karşı yasakçı çıkış
Üniversitelerdeki başörtüsü serbestliği girişimini yurtdışında öğrenen ÇYDD başkanı Türkan Saylan ise şöyle konuşmuştu: “Yurt dışında, kapalı kızların üniversitelere gideceğini öğrendik. Bu Türkiye için büyük bir ayıptır. Biz onca yıldır orada hep övgü alırdık. Ülkemiz hep övülürdü. Atatürk övülürdü, laik sistemimiz övülürdü. Ama bu kez Amerikalısından tutun Japon’una kadar herkes ‘Türkiye nereye gidiyor’ diye sordu. Ben de onlara ‘siz rahat olun, biz kadınlar olarak bu anayasa değişikliğine izin vermeyeceğiz’ dedim. Demokrasi bu mudur? Herkes üniversiteye gidebilir mi? Kurallarımız yok mu? Çok önemli bir aşamadan geçiyoruz. MHP’nin payandalığını ise hiç affetmiyorum.” Saylan’ın önerisi ise başörtüsü yasağı mağduru öğrencilerin peruk takarak üniversiteyi bitirmelerini sağlayabilecek bir af çıkartılması idi!

“Şerefsiz o türbanlı kızları soktu ya”
Daha önce başörtülü öğrenciler hakkında “türbanlı teröristler” tabirini kullanan ve hakkında suç duyurusunda bulunulunca yanlış anlaşıldım diyen Erol Manisalı’nın Ergenekon davası iddianamesindeki sözleri de hayli çarpıcı. Boğaziçi Üniversitesi’nde başörtüsü konusunda özgürlükçü tavırları ile bilinen Ayşe Soysal seçimi kaybedince bayram eden Manisalı, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Durul Ören ile arasında 18 Haziran 2008’de yaptığı telefon görüşmesinde ise şöyle demiş: “‘Ona nasıl mutluyum biliyor musun o kadının kaybetmesine… Hayır abi ben sana söyleyeyim şerefsiz o türbanlı kızları soktu ya ilk gün kaybetmesine inanılmaz mutluyum şerefsiz.”

Gözaltına alınan rektörler üniversitelerin de bazı ortak noktaları olduğunu biliyoruz: Yönetimde oldukları sürece yasakçı tavırlarıyla, başörtüsü hakkındaki fütursuzca sözleriyle, akademik kadrolardaki haksızlıklarla, ihalelerdeki yolsuzluklarla ilgili olarak sık sık başları derde giren rektörler bugüne kadar, kendileri de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan eski YÖK üyeleri tarafından korunuyordu.

Platform Haber

 

 

Bir cevap yazın