Van: Başörtüsü zulmü unutturulmak isteniyor
Başörtülü öğrencilerin eğitim haklarını sınırlandırmak amacıyla geliştirilen yasak, devam ederken Van Hak ve Özgürlükler Platformu, hak ve özgürlük ihlalleri/ engelleri protesto etmek maksadıyla 139. kez Sanat Sokağında bir araya geldi. Basın açıklamasından önce kısa bir açıklama yapan Fuat Değer, “platformun almış olduğu karar gereğince her hafta yapılan toplantıların, bundan sonra ayda bir yapılacağını açıkladı. Her ayın ilk cumartesi günü aynı saat ve aynı yerde yapılacak toplantılarda, başta başörtüsü yasağı olmak üzere, toplumun hak ve özgürlüklerine getirilen engel ve yasakları protesto etmeye, yasakçıları ve gayelerini ifşa etmeye yönelik eylem devam edecektir.” dedi.
Basın açıklamasının tam metni:
Başörtüsü yasağı zülmü devam ediyor. İnsanlık dışı zulmün devam ediyor olmasına rağmen, zulüm unutturulmak isteniyor. Kitle düzeyinde mağduriyetlere sebep olmasına rağmen böyle bir zulüm yokmuş gibi davranılmaya çalışılıyor. Mağdurların artık bu durumu kanıksamaları, kabullenmeleri ve normal bir durummuş gibi davranmaları bekleniyor. Ancak bu zulmün inanan insanların inançlarına, temel insan hak ve özgürlüklerine yönelik olması, mağdur ettiği kitlenin çokluğu ve sebep olduğu mağduriyetin boyutları, zulmün ortadan kaldırılmadan unutturulamayacağını kesin bir şekilde ortaya koymuştur. Bu zulüm konusundaki duyarlılığımız ve tepkimiz yasak kalkmadığı sürece devam edecektir.
Kürt sorununda gelinen noktada sorunun çözümüne dönük toplumsal bir umudun oluşması gerekirken maalesef henüz böyle olumlu bir hava toplumsallaşamamıştır. Bunun sebebi Kürt halkının varlığını inkâr eden, yasaklarla doğuştan sahip olduğu insani hakları yaşamasını engelleyen iradenin bu konuda samimi ve somut adım atmaktan tereddüt etmesidir. Kesinlikle şiddet bu sorunun çözümü değildir. Şiddettin son bulması için asıl sorumluluk, ilk adımı atması gerekenler Kürt halkının varlığını inkâr eden, yasaklarla insanca bir hayat yaşamasını engelleyen egemen iradedir. Sonrasında herkes bu sorunun şiddet sarmalından kurtarılması için ellerinden geleni yapmaları gerekir. Ve sorun hukuk ve adalet ilkeleri çerçevesinde mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.
Ergenekon Terör Örgütüne dönük müdahale, bu terör örgütünün toplumsal kaos ve karışıklıklardaki rolünü ortaya çıkarmıştır. Bu terör örgütünün vahşet yüzünü aşikar etmiştir. Vahim olan durum ise Ergenekon Terör Örgütünün sahip olduğu siyasi, akademik, askeri… vesaire ayakları ile yaygın bir güç ve mantığa sahip olmasıdır. Ve daha vahim olanı ise Ergenekon Terör Örgütünün tüm bu vahşet yüzüne rağmen siyasi ve akademik çevrelerden hukuku ve halkın acılarını hiçe sayan bir anlayışla savunan bir kesimin var olmasıdır. Bu sebepledir ki haktan, hukuktan yana, özgürlüklerden yana her kesimi ve halkımızı, Ergenekon Terör Örgütüyle yapılan mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz.
27 Nisan e-muhtıra’nın ikinci yıldönümü münasebetiyle bu tür anti demokratik ve gayri insani teşebbüsleri şiddetle kınadığımızı, halkımızla birlikte her türlü haksızlığa ve zorbalığa karşı dik duracağımızı buradan ilan ediyoruz.
Yaşanan, kronikleşmiş tüm toplumsal sorun, sıkıntı ve huzursuzluğun çözümü için ara verilen yeni, özgürlükçü, sivil anayasa çalışmalarının derhal başlatılmasını istiyoruz. Ki Başbakan Nisan ayında bu çalışmaların başlatılacağı sözünü vermişti. Hükümeti sivil özgürlükçü anayasa çalışmalarını daha fazla ertelememeye çağırıyoruz.
Bir Mayısın “Çalışma ve Emek Bayramı” olarak kabul edilmesini “alnının teri kurumadan işçiye/emekçiye, ücretini/emeğinin karşılığını ver” diyen İslam medeniyetinin müntesipleri olarak olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
İnanç özgürlüğüne dönük saldırı ve ihlaller uluslar arası düzeyde devam etmektedir. Kendini insan hakları ve demokrasi öncüsü olarak dünyaya takdim eden batı medeniyetinin ikiyüzlülüğü bilinmeyen bir durum değildir. Yakın geçmişte İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan ırkçılıkla mücadele konferansında müslüman ülkelerin “dinlerin aşağılanması”nı, insan hakları ihlali olarak kabul ettirmek istemelerine rağmen gündeme dahi alınmaması batı medeniyetinin ikiyüzlülüğünü, insanlık dışılığını bir kere daha aşikâr etmiştir. Dinlere hakareti gündemine dahi almayan, İslama ve canımızdan aziz bildiğimiz İslam peygamberine hakareti ifade özgürlüğü olarak değerlendiren batı medeniyetinin temsilcileri, bir hakikat olarak İsrail’in soykırımcı ve ırkçı bir rejim olarak ifade edilmesine tahammül edememiş ve konferansı terk etmişlerdir. Bu konudaki hakikat olan bir durumun dile getirilmesini ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmeyen ve tahammül göstermeyen batının çok iyi tanınması, insani vicdan ve duyarlılığa sahip herkesin batı medeniyetinin bu çirkef yüzü ile mücadele etmesi gerekmektedir.
Halkımızı her türlü haksızlığa karşı duyarlı ve tepkili olmaya çağırıyoruz.
Yasaklara/zulümlere/haksızlıklara karşı duruşumuz /direnişimiz /direncimiz devam edecektir…
Münür MAVİŞ
İnsan-Der Yön.Krl.Bşk.
Van hak ve Özgürlükler Platformu Bileşenleri
Gökkuşağı Derneği, İnsan-Der, Mazlumder, Memur-Sen, Umut Işığı Derneği, Erdem-Der, Anadolu Gençlik Derneği, Van İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği