AK Parti halka kulak veriyor mu?

Yeni kabine değişikliğinden sonra giden isimlere bakılırsa, ki bunların bir kısmı AKP iktidara getiren kesimlerin çokça rahatsız olduğu isimlerdi, AKP’nin halkın tepkisine kulak verdiği yolunda. Her ne kadar Başbakan; “Bu bir kabine değişikliğidir, bu isimler başarısız değildir.” dese de, her kes iyi bilir ki, başarılı olan bir insanı, hiçbir yönetici devre dışı bırakmaz, bunlar nezaketen söylenen sözlerdir. Buradan ortaya çıkan sonuç şu ki, iyimser bir varsayım la AKP, halkın seçim mesajını okumaya çalışıyor. Umarız öyledir.Belediye başkanlığı seçimlerinde her ne kadar “Parti faktörü değil de, aday faktörü önemlidir” denilse de, kaybeden CHP’li belediye başkan adaylarının sözleşmişçesine söylediği bir cümle var; “Biz seçimi rakibimize karşı değil, Tayyip Erdoğan’a karşı kaybettik”. Aslında bu sözde doğruluk payı var. Bu yaklaşımı doğru bulursak, son seçimde alınan % 7 lik düşüş de aday faktörünün değil, dindar kesimin beklentilerini bulamayışın karışlığında yaşanan bir oy kaybıdır.

Bu oy kaybının başlıca üç mimari vardır; Eski MEB Hüseyin Çelik, Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Eski ve yeni Devlet bakanı Cemil Çiçek. Anlaşılan bu düşüş AKP tarafından gayet iyi değerlendirilmiş ve 1 tanesi dışında diğer 2 bakan görevden alınırken isabetli bir karar verilmiştir.

Fakat AKP şunu unutmamalardır ki, şu an dindar seçmenin gözünde uzatmaları oynamaktadır ve son kredilerini kullanmaktadır. Bundan sonra yasaklar ve özgürlükler konusunda ne tavır ortaya koyacağı dikkatle gözlenmektedir. Dindar kesimin duyarlılıklarına cevap vermeye yönelik bu yaklaşım, yapılacak anayasada ve yasakların kalkması noktasında diğer iyileştirmelerle kendini pekiştirmezse, bundan sonraki seçimlerde AKP % 35’i zor bulacaktır.

Başörtüsü sorununda iyileşme olmazsa…

Oyların % 2-3 oranın da nereye gittiği bellidir. Başörtüsü konusunda bir iyileşme olmazsa 10 seneye yakın sabreden bu insanların umutları tükenecek ve onları “Uzlaşma sağlayalım, bu sorunu çözeceğiz, hiç merak etmeyin” masalları kesmeyecektir. Bu konudan rahatsız kesimin AKP’nin oylarında oluşturacağı % 8-9’luk bir kayıp, AKP için aşağı yukarı 100 milletvekili kaybı demektir ki bu durumda da AKP’ye koalisyon yolu gözükmektedir. AKP bunu iyi değerlendirir ve “Rakipsiziz, halkın eli mahkum bize oy vermeye.” şeklindeki mağrur, uzlaşmasız politikalarında ciddi değişiklikler olur. Bu kabine revizyonu değişikliği, yaklaşımın böyle olduğu yolunda.

AKP bu değişiklikleri, seçime girmeden önce yapsaydı, belki 1-2 puan daha fazla oy almasına sebep olabilirdi. TÜBİTAK’ın Ulusal Bilim Olimpiyatları ödül töreninde bir ilköğretim öğrencisinin sahneye türbanıyla çıkarak ödül alması üzerine, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i kızdırmıştı. Bakan, TÜBİTAK Başkanı Prof. Nüket Yetiş’e, “Bu olayların tepki aldığını bildiğiniz halde neden izin verdiniz? Bilerek mi yapıyorsunuz?” demiş ve bu medyada günlerce tartışılmıştı. Eski MEB bakanı bu davranışından sonra Kocaeli MAZLUMDER Şubesi tarafından istifaya davet edilmişti. Tabi başörtüsü konusunda veya İsrail mallarına boykot uygulanmaması konusundaki söylemlerini Hüseyin Çelik’in olumsuz yaklaşımları bunlarla sınırsız değil ve görülüyor ki seçmen hepsini çok dikkatli bir şekilde bir tarafa yazmış.

Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’de Yüksek Seçim Kurulunun, “Sandık görevlileri başörtüyle görev yapamaz, burası kamusal alandır.” sözleri karşısında, “Ne söyleniyorsa gereği yapılmalıdır” diyerek kayıtsız kalmış ve bu seçimden önce çokça konuşulmuştur. Bu yaklaşımda AKP birkaç puan oy kaybı olarak geri döndü. Hatanın neresinden dönülürse kardır mantığıyla bu bakanın görevden alınması da akıllıca bir yaklaşım.AKP dindar kesimin gözünün içine baka baka bu tür yaklaşımlar sergileyemeyeceğini geçte olsa anlamıştır.

Cemil Çiçek hâlâ kabinede!

Fakat hala problem bir isim olan, hak, hukuk yorumu anlamında sicili pek de temiz olmayan eski ANAP’lı Cemil Çiçek görevdedir. Başbakanın Davos çıkışından sonra, İsrail için” dost ve müttefikimizdir, anlaşmaları sürdüreceğiz” yönünde beyanatları da AKP’nin oy kaybına sebep olan ciddi ifadelerdir. Cemil Çiçek yine talihsiz bir açıklama yaparak ” Değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelere dokunmayacağız” diyerek, yasakların dayandırıldığı bir takım maddelere, halkın fikrini sormaya gerek görmeden, oligarşinin isteklerine tabi olacağının açıklamasını yapmıştır. Bu kafa yapısıyla gidilirse, AKP kendi için kaçınılmaz sonu hazırladığının sinyallerini şimdiden vermektedir. Oligarşiden alacağı aferinse, kesinlikle dindar kesimden kaçırdığı oyların yerini dolduramayacaktır. Demokrasilerde son sözü halk söyler, oligarşi değil. Kabine revizyonu biraz umut verse de gözüken o ki, AKP hala halkın mesajını tam anlayamamıştır.

Kaynak: mazlumderkocaeli.org

Bir cevap yazın