Meğer yaşlı subaylar da tedirginmiş!
Emekli JGK Orgeneral Şener Eruygur’dan ele geçen bir belge, askerin dine bakışı ve siyasete müdahale edişini gözler önüne seriyor. Vakit’in haber yaptığı belgede; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Genelkurmay Karargahı’nda 15 Ocak 2004’te verilen, “Ulusal Güvenlik Brifingi”nde yapılan konuşmalar yer alıyor. Halkın akşam kurslarında Kur’an-ı Kerim ve dini eğitim alabilmelerinin sağlanmasına yönelik bir yönetmelik değişikliğinin Genelkurmay Başkanlığı’na sorulmadığına dikkat çekilen brifingte, Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı, YÖK tasarısı, Büyükşehir Belediye sınırlarını değiştiren yasa gibi konularda Genelkurmay’ın görüşünün sorulmaması eleştiriliyor ve 28 Şubat kararlarının gerektiği şekilde uygulanmadığı, “türbanın kamusal alana çekilmesi gayretlerinin” sürdüğü, İl Milli Eğitim Müdürlerinin “türbanı denetim altına alma arzusu olmayan, göz yumanlar arasından seçilerek” atandığı, YÖK Yasasında İHL mezunları için değişiklik yapılmak istendiği, Türkiye’de faaliyet gösteren “İrticai Terör Örgütleri”nin ve “laikliği dinsizlikle birleştirmek amacında olan cani çetelerin” halen tehdit özelliklerini sürdürdüğü söyleniyor ve ekleniyor: “TC anayasasında belirlenmiş devlet yapısında öngörülen yapıya ters düşen uygulamalardan, bizim gibi ana ast birlik komutanlarımız ve birlikte mesai yaptığımız generaller dahil tüm teşkilatlarımız tedirginlik ve endişe duymaktadır.”Başörtüsü konusunda toplumsal mutabakat sağlanmalı!
Başbakan Erdoğan’ın halk ile egemenler arasında sıkıştığını gösteren diyalogların yer aldığı brifing notlarında şu sözler dikkat çekiyor: “Bizim amacımız vermek istediğimiz mesaj, İslam kültürü ile demokrasi kültürünü birleştirmektir. Bununla biz batıyı her yönüyle düşünceye sevk ettik. İslam dünyasını yani totaliter yapıyı merkeze çekmeye çalışıyoruz. Bu yaklaşım yavaş yavaş revaç buluyor. Bu tür politikalarımızın AB üzerinde önemli ve ciddi akisleri oluyor.. Konuşmalarıma bakın, hiçbir zaman dine referans vermedim. Aslında dine referans veren, dini kullanan Baykal’dır. Seçim propaganda döneminde Yaşar Nuri Öztürk’ü yanından ayırmadı… Başörtüsü konusunda, ortak ve net tarif yapılarak toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Mesela özel okullar kamusal alan mıdır?” Bu soru üzerine ise Eruygur şu notu düşüyor: “Özel okulları kamusal alan dışına çıkarıp, türban konusundaki yargı kararlarını delmek ve uygulamayı resmen hayata geçirmek istemektedir. Bu durum Milli Eğitim Temel Yasası’na ve devletin temel prensiplerine aykırılık teşkil eder. Okul ücretinin ödenmesi bu okulların özel alan sayılması anlamını taşımaz.”
Başörtüsü konusunda birbirimizi ürkütmemeliyiz!
Erdoğan, toplantıda ayrıca şu hususları dile getirmiş: “Ülkemizde başörtüsü dolayısı ile olan kamplaşmaya engel olmalı ve birbirimizi bu konuda ürkütmemeliyiz… Ülkemizde Kur’an’ın öğrenilmesinden neden korkuyoruz, ben bunu anlamıyorum. Halkının büyük kısmı Müslüman olan bir ülkede Kur’an Kursları yönetmeliğinin değiştirilmesi tamamen iyi niyetlidir. Evet, Kur’an Kursları Yönetmeliği’nde yanlışlık yapıldı. Ama bu konu fazlaca abartıldı… Yasalar yapılırken halkın gelenekleri, istekleri yansıtılmalıdır. Bunlar, endirekt de olsa etkidir ve siyasete yansımalıdır.”
Erdoğan’ın şu sözleri ise Akif Emre’nin “sivil talepler ne kadar sivil” yazısındaki dile getirdiği “Hele toplumun değerlerine folklorik bir anlam yükleyerek saygı duyulması gibi gayrı ciddi tutumlara sahip sivil inisiyatifler askerden farklı bir açılım getirebilir mi? Bütün bu tartışmalarla yüzleşme cesareti göstermeden sivil anayasa taleplerinin varacağı nokta, asker postalına karşılık liberal postalla ezmeye kapı aralamak demektir…” şeklindeki tespiti haklı çıkaracak nitelikte: “Demokrasiyi bir araç olarak kullandığım söyleniyor, tüm sistemler araçtır. Din de demokrasi de araçtır. Her ikisinin amacı da insanın mutluluğudur. Kim beyaza beyaz diyorsa o beyazdır. Ama ben söyleyince beyaz siyah oluyor.” Milli Savunma Bakanı ise “İdeolojiler ifade edilirken, Türkiye’nin İslam kültürüne bağlılığı iyi ifade edilmelidir. Eskiden Türk ve İslam kavramları birbirinin aynı idi, sen “nesin” dendiğinde “Müslümanım ve Türküm” denilerek, ikisi de aynı tanımla kullanılırdı. Türkiye çimentosunda İslam yerine oturtulmalıdır.” diyor.
“Uyarılarımız dikkate alınmalıdır”
Brifing sonunda dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, şöyle konuşmuş: “Rahatsız olduğumuz konuları sizlere aktarmak için bugün bir araya geldik. Umarım iyi niyetle yaptığımız bu değerlendirmelerden sonra TSK, ülkenin temel değerlerinin korunmasında tavır almaya zorlanmaz. Bu çalışma, ülkenin birçok sorunla uğraştığı dönemde rejimi tehlikeye sokmamak maksatlı çalışmalıdır… Birçok konularda görüşlerimizi sizlere bildirdik ancak dikkate alınmadığını görüyoruz. Aramızda mevcut güvensizlikler önemlidir. Bu amaçla da açıklamalarımız ve zaman zaman yaptığımız uyarılarımız dikkate alınmalıdır.”
Platform Haber