Nimet Çubukçu’dan “Andımız” çıkışı

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bir üniversite öğrencisinin sorusu üzerine ilköğretim okullarında her sabah okunan ve “Ne mutlu Türküm Diyene” sözüyle biten Öğrenci Andı’nın kaldırılmasının “tartışılabilir” olduğunu söylemesi dahi statükocuları ürkütmeye yetti.  Avrupa’da tek parti rejimlerinin yönetimi zamanında ortaya çıkan, birçok ülkede kalkmasına rağmen Türkiye’de halen uygulanan bu tören, “rahat-hazır ol” komutlarıyla ve öğrencileri hizaya sokarak yapıldığı için eğitim militer yönünü ortaya koyarken, içeriği itibariyle de resmi ideolojinin amentüsü niteliğini taşıyor. Çubukçu’nun sonuna kadar desteklenmesi gereken bu çıkışına Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, “Bir Kürt çocuğunun ‘Ne mutlu Türküm Diyene’ kavramını tekrar etmesinin psikolojik etkisi nasıl olur? Buna bakılmalı. Çocuklar, ‘Ne mutlu Türküm Diyene’ diyerek mutlu olmuyor. Ekonomik sosyal açıdan ortam yaratılırsa çocuk mutlu olacak” şeklinde destek verirken, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise “Andımızı değiştirmeye kimsenin gücü yetmez” diyerek şöyle devam etti: “Andı kaldırmak istemek, Anadolu insanından rahatsız olmak demektir. Neyi tartışacağız? PKK rahatsız diye mi tartışacağız? Niye tartışalım? Bundan kim rahatsız? Bölücüler. Sayın Çubukçu, çiçeği burnunda bir bakan. Kendisi bu durumu düzeltmelidir.”

Öncelik bu muymuş…
Koncuk’un, eğitimdeki tek tipleştirme politikalarını savunan ve farklı kimlikleri, inanç ve değerleri yok sayan bu yaklaşımı, eğitime hakim olan paradigmayla birebir örtüşürken, Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’nun çıkışı da ibret verici. “Eğitimin köklü sorunları varken olayın Andımız’a indirgenmesini doğru bulmuyorum. 14 milyon öğrenciyi, 800 bin eğitim çalışanını ilgilendiren eğitim sorunları var. Bunu tartışmak, eğitimin baş tarafını ele almadan ortadan cımbızla konu çekmek olur.” diyen Gündoğdu, eğitimin temel sorunlarıyla neyi kastettiğini açıklamamış. Oysa “Andımız” meselesi, eğitim sisteminin ideolojik boyutunu deşifre eden en somut ve temel meselelerden biridir ve bunu tartışmak, beraberinde başörtüsü yasağı, katsayı engeli, pozitivist ve laik eğitim anlayışı, farklı hayat tarzlarının inkârı, dışlayıcı ve baskıcı uygulamalar, 12 Eylül darbesinden kalma askeri uygulamalar, Milli Güvenlik dersleri gibi diğer temel sorunları da tartışmayı gerekli kılacaktır. Muhafazakar zihniyet, AK Parti’nin “kimlik değil hizmet” sloganını sahiplenmekten vazgeçip, temel hak ve özgürlüklerini savunmaya başlamadığı sürece de bu tartışmaları yapmak, maalesef Müslümanlardan başka herkese kalmaya devam edecek… Sonra bu tartışmayı yapanlara dönüp de eleştirmek ise hiç haklı olmayacak!

Platform Haber

Bir cevap yazın