AK Parti mayınlı arazide
Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ve toprakların tarıma açılmasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. 50 milyon ile 1 milyar dolar arasında değişen temizleme maliyetini karşılayacak olan girişimci, toprakları kullanma hakkını elde edecek. Suriye sınır boyu 210 milyon metrekarelik mayınlı arazinin tarıma açılması için 44 yıllığına temizle-kullan modeliyle yapılacak ihaleyi, NATO’nun alt birimi Namsa’nın onay vereceği bir firma alabilir. Tartışma da bu noktada başlıyor. İşgalci israil’in, düşman komşusu Suriye sınırında bir temizleme çalışmasına katılacak olması meselenin önemli bir boyutu. Tam da bu süreçte Siyonist israil’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’nin Şanlıurfa Valiliğini ziyaret etmesi dikkat çekici oldu. Başbakan Erdoğan, bu konuda getirilen eleştirileri faşistlikle suçlamasına Hakan Albayrak “”Türkiye-Suriye sınırında mayınlardan temizlenecek toprakların 44 yıllığına İsrail’e verilmesi doğru olmaz” demekle “Ermenilere ölüm!” yahut “Rumlar dışarı!” demek aynı şey midir? Başbakan’ın bu bağlantıları nasıl kurduğunu anlayamıyorum. Yabancı sermayeye kategorik olarak karşı çıkanları eleştirmesinde bir fevkaladelik yok; ama Ortadoğu’da fitnenin başı olan İsrail’in Türkiye-Suriye sınırı gibi kritik bir bölgede fink atmasına karşı çıkmayı sıradan bir yabancı sermaye düşmanlığı gibi görmesi/göstermesi çok acayip. Farklı dinlere ve etnik kimliklere tahammülsüzlükle kurduğu irtibat ondan da acayip.” şeklinde cevap verdi.
Hükümet orduya güveniyor…
Ahmet Altan ise konuyla ilgili Taraf’taki yorumunda farklı hususlara dikkat çekti: “Şimdi garip bir durumla karşı karşıyayız. Bir ülke, komşu ülkeyle arasındaki geniş bir araziyi, o komşunun “düşmanı” olan bir başka ülkenin denetimine vermek istiyor. Bu işin uzmanları daha iyi bilir ama hiç böyle bir şey duymamıştım. Kıbrıs’ı elimizde tutacağız diye yeri göğü birbirine katıyoruz, Avrupa Birliği üyeliğini tehlikeye atıyoruz sonra aynı büyüklükteki bir araziyi başka bir ülkenin kullanımına açıyoruz. Sizce bu normal mi? Bütün topraklar bizim olsun diyen bir anlayıştan, “bizim toprakların bir kısmı sizin olsun” anlayışına biz ne zaman zıpladık?.. Hükümetin, böyle ciddi bir konuda, üstelik de böylesine ciddi bir şekilde eleştirilirken “güvenli” bir sessizliğe bürünmesi, gerçekleri açıklamaması, bana, orduyla bu konuda yaptığı anlaşmaya fazla güvenmesinden kaynaklanıyor gibi geliyor…”
Ne işler dönüyor?
Bölge halkı, Siyonist israil’in ihaleye katılmasını kesinlikle istemiyor. Sadece onlar değil, Türkiye’de kime sorulsa Gazze katili israil’in ihaleye alınmasına karşı çıkacaktır. Halkın tercih ve talepleri aleyhine yürütülen bir siyaseti AK Parti’nin üstlenmesi ise dikkat çekici. Bu işi yürütmesi geren Genelkurmay ise konuyla ilgili hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi duruyor. İlahi okuyan kız çocukların örtüsünden, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar her konuda fikir üreten askeri bürokrasinin, kendisini ilgilendiren bir işte kenara çekilmesi tartışmaya değer. Kendi ektiği mayını biçemeyen bir ordunun, asıl uzmanlık alanının siyaset olması şaşırtıcı değil doğrusu… AK Parti ise bu konudaki tüm eleştirileri cepheden göğüslüyor. İster istemez geriye şu soru kalıyor: Bizi doğrudan ilgilendiren bir meselede, arkamızdan ne işler çevriliyor?
Platform Haber