İsrail şirketinin ne işi var orada!

Mayınlı arazilerin temizlenmesinde İsrailli bir şirket ihtimalinin ön plana çıkması ve AK Parti’nin konuyla ilgili tutumu giderek daha çok tepki topluyor. Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül de sert eleştirilerde bulundu. Yazının önemli bölümlerini aktarıyoruz: “Türkiye’de İsrail’e yönelik duyarlılığı hafife almak hatta küçümsemek kimsenin haddine değildir. Bu son derece gerçekçi bir tepkidir. Yahudi düşmanlığı ile, yabancı düşmanlığı ile, popüler siyasi söylemin moda ifadeleriyle açıklanacak bir durum değil bu. Daha dün Gazze’deki kıyım yaşanırken Türkiye ayağa kalkmamış mıydı? Kıyımı yapanlar değil de buna reaksiyon gösterenler mi, Türkiye-Suriye sınırına bir İsrail şirketinin yerleşmesine karşı duranlar mı yanlış yapıyor! Günlerdir izliyoruz. Sadece belli çevreler değil, Türkiye’nin hemen tamamı İsrail’in bölgeye girmemesi konusunda ısrarlı. Buna taraftar olan neredeyse yok. O zaman neden bu ısrar?

Bugüne kadar bu ülkeye verilen savunma ihaleleri kamuoyunda ciddi endişelere, itirazlara neden oldu. Haklılık payı olduğu sonraları ortaya çıktı. İhalesiz verilen siparişlere, sonraki fiyat artırmalarına bakınca bu ortaya çıkıyor. Türkiye-Suriye sınırı bizim Ortadoğu ile bağlantımız. Burada hiçbir güvensizlik oluşmamalı. Irak işgali öncesi yine bu güzergah tartışmaya açılmıştı. İskenderun Körfezi’nden Irak sınırına kadar olan kuşak tezkere tartışmalarının içindeydi. Bundan sonra da öyle olmaya devam edecek.

Petrol rezervleri de var!

Mesele sadece mayınların temizlenmesiyle sınırlı teknik bir konu mu? Ya da temizlik sonrası organik tarım meselesi mi? Acaba daha başka, Bilediğimiz boyutları mı var? Mesela petrol… Mayınların temizlendiğini düşünelim. 180 milyon metrekarelik bir toprak parçası elbette tarım için olağanüstü bir zenginlik. Peki ya petrol için?

Gerçekten bu mayınlar sadece Batı-Sovyet Bloku’nun sınırları olduğu için mi, Suriye’den gelebilecek tehditleri önlemek için mi döşenmişti?

Hiç kimse, bu ülkenin insanının duyarlılığını yadırgamasın. Ayıplamasın, küçümsemesin. Bu duyarlılığın toplumun her kesimi tarafından paylaşıldığını, derin bir akıldan kaynaklandığını düşünüyorum. Türkiye’nin şu an endişe edildiği gibi bir hata yapacağına da inanmıyorum. Yapmamalı. Böyle bir lüksü yok. Varsın İsrail firması olmasın. Ne kaybedeceğiz?”

Platform Haber

 

Bir cevap yazın