Ankara: Başörtüsüne tahammülsüzlük artıyor
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu, 174. hafta açıklamasıyla başörtüsü eylemlerini sürdürdü. Platform adına İnsan Hakları ve Hizmet Derneği tarafından yapılan açıklamada, İtalya’daki başörtüsü dayanışmasına değinilerek özeleştiri çağrısı yapıldı, AYM kararı ve hukuk faciası kararlar kınandı.
Basın açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim.
Geçtiğimiz günlerde İtalya’da yaşanan ufak bir olay beraberinde getirdiği büyük bir tepkiyle günlerdir konuşuluyor. İtalya’nın Torino kentinde turistik saray Venaria Reale’nin bilet gişesinde çalışan Fas asıllı Yamna Amellal’ın başörtüsü ülkede büyük bir tartışmaya yol açtı. Bir ziyaretçinin başörtülü çalışanı şikayet etmesi üzerine, kendisi gibi inanmayan arkadaşlarının; iş performansı ve şahsiyetini değerlendirerek başörtülü iş arkadaşlarına destek vermesi düşündürücüdür. Yasağın yaşandığı Müslüman ülke(!) halklarının yasağa karşı koyma konusundaki hassasiyetlerini sorgulaması için emsal teşkil edebilecek bir olaydır bu. Şikayet sonunda ortada bir yasaklama söz konusu olmamasına rağmen, sırf iş arkadaşlarının böylesi bir muameleye maruz kalmasını içlerine sindiremeyen arkadaşlarının talebi ise; Amellal’dan özür dilenmesi. Özür dilenmediği takdirde her gün işlerine başörtüsüyle geleceklerini beyan ediyorlar.
Özeleştiride bulunmanın gerekliliğine en çok inandığımız şu günlerde halkının %99’unun Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede ve bu iddia sahiplerinin yaklaşık %30’unun başının örtülü olduğunu düşünecek olursak, bugün yasağa verilen tepki çok cılız kalmaktadır. Tepki verilen platformlarda göremediğimiz örtülü hanımlarımızı, gazetelerde örtüleri sebebiyle uğradıkları hakaret ve hak ihlalleri ile gündemimize alıyor olmak üzücü olmanın ötesinde manen direncimizi kırma noktasında maalesef. Hastanede, mahkemede, okulda, nüfus memurluğunda ve bunun gibi pek çok alanda dini, dili, ırkı bizimle aynı olan insanlar tarafından olmadık hakaretlere uğrayarak, kimi zaman canından olan, kimi zaman uğradığı hakaretlerle birlikte işini halledemeyen, okulundan atılan başörtülü kardeşlerimizden kim özür dileyecek? Özür dilemekle geri getirilemeyecek yıllar, canlar, telafisi mümkün olmayan pek çok şey yaşandı “Yasak” adına.
2006 yılında Konya Numune Hastanesinde çalışan iki başörtülü doktor hakkında Uğur Dündar tarafından “Türban Faciası” başlığı ile yapılan yalan haber üzerine doktorlardan Kezban Arbağ tarafından 150 bin TL’lik tazminat davası açılmıştı. Dava yine bir hukuk skandalına yol açacak bir kararla neticelendi. Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde hakim Abdullah Çoban tarafından verilen karar bu kadarına pes dedirtecek cinstendi. Abdullah Çoban’ın karar yazısında, “Davacı kamu görevi gören doktor olarak okuduğu müspet ilmin ve akılcı bilimin aksine başına taktığı ‘türban’ın altındaki zihniyeti nedeniyle eleştirilmesine, bu eleştiriler ağır da olsa katlanmak zorunda olduğundan, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir” ifadelerine yer verdi. Yani adalet tecelligahı hukuk, başınızda örtü varsa her türlü eleştiriye, hakarete, aşağılamaya müstehaksınız mealinde bir kararla yine başörtüsüne karşı tahammülsüzlüğü gözler önüne sermiştir. Kimsenin inancından ötürü hakarete uğraması kabul edilemez.
Görüldüğü gibi yasak sadece Yüksek Öğretim Kurumlarıyla sınırlı değildir. Yasak illeti ile sözde ayırımı yapılan hizmet alan veya veren farkı gözetilmeksizin her alanda karşılaşılmaktadır. Hizmet alan veya veren ayırımının yapılmasını şüphesiz kabul etmiyoruz. Her alanda özgürlük talebimize karşılık bundan bir sene önce “hizmet alan” için anayasal düzenleme yapılması gündeme gelmiştir. Ancak bu kısır çaba bile 5 Haziran 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Üniversitelere başörtülü girilebilmesinin önünde, olmayan anayasal engellerin, olmadığını daha açık bir dille ifade eden bu değişikliğe bile tahammül gösteremeyen Anayasa Mahkemesi asıl kuruluş amacı olan adalet ekseninden sapmışlığını bu iptal kararı ile tescillemiştir. Başörtüsü yasağı konusunda atılan en ufak bir adımın önünde aşılmaz duvarlar örmeyi kendilerine vazife addeden bir takım yetkili merciiler bu yolda bütün otoritelerini kullanmaktan imtina etmemektedir.
İnanç özgürlüğü önündeki engellerin bir an önce kaldırılarak, başörtülü vatandaşların kişilik ve vatandaşlık haklarının örtülerinden ötürü ellerinden alınmasına bir an önce son verilmelidir.
İNSAN HAKLARI VE HİZMET DERNEĞİ