Ankara: Biz de güzel haberler duyacak mıyız?
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından her Cumartesi düzenenlenen başörtüsüne özgürlük eylemleri 177. haftasına girdi. Platform adına basın açıklamasını Şerife Gül Arıman okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
Bir Gün Güzel Haberler Ülkemizde de Duyulacak mı?
2006 yılında Konya Numune Hastanesi’nde yaşandığı iddia edilen olay “Tesettür Faciası” manşetiyle günlerce kamuoyunu meşgul etmiş, haberin asılsız olduğu ortaya çıkınca malum haberi yapan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök köşesinden hata yaptıklarını kabul ederek özür dilemişti. Doktorlardan Kezban Arbağ’ın açtığı tazminat davası geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Davanın reddedilmesinden ziyade, red gerekçesi hak, hukuk, adalet adına her şeyi yerle bir ediyordu. Gerekçeli kararda “Davacı ise kamu görevi gören doktor olarak, okuduğu müspet ilmin ve akılcı bilimin aksine başına taktığı ‘türban’ altındaki zihniyeti nedeniyle eleştirilmesine, bu eleştiriler ağır da olsa katlanmak zorunda olduğundan, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir” denilerek başörtülü hanımların ülkemizde aşağılanarak ikinci sınıf vatandaş sayılmasını resmen meşrulaştırmış oluyordu.
Bu davanın sonuçlanmasının üzerinden kısa bir süre geçmişti ki; İzmir’den farklı bir haberle tekrar başörtüsü konusu gündeme geliyordu. İzmir’in Konak ilçesinde bir apartmanın hanım yöneticisi apartmanı kamusal alan olarak ilan ediyor ve ideolojik karşıtlığını binasına kadar yansıtıyordu. Başörtüsünü siyasal simge olarak nitelendiren yönetici, apartmanın “kapıcılık hizmet yönetmeliği”ne yazdığı kuralların ihlalini işten çıkarılma gerekçesi olarak gösteriyordu. Yönetmelikte ifade ettiği: “Kendisi, eşi ve çocukları takke, şalvar, takunya, kötü terlikle dolaşamaz. Eşi ve kızları, siyasal simge haline gelen türban ve benzerlerini kullanamaz. Dinî inanç ve ibadetini herkesin gözü önünde yapamaz, işlerine mazeret olarak gösteremez” şeklindeki görüşüyle inançlı insanlara apartmanda kapıcı olarak bile tahammül gösteremediğini açıkça ilan ediyordu.
Yine aynı hafta yaşanan bir olayda ENKA Spor Kulübünde tenis dersi almak isteyen Dr. Nurgül Yılmaz’ın başvurusu, “Üye Olma Şartları” belgesinin 6. maddesi olan “spor alanlarında çağdaş spor kıyafeti giyeceğime” maddesi yüzünden geri çevrildi. Özel bir spor kulübünde parasıyla ders almak isteyen bir doktor sırf başörtülü olduğu gerekçesi ile kulübün kapısından geri çevriliyordu. Yani eğer örtülüyseniz spor yapmanıza bile müsaade yoktu bu ülkede.
Başörtüsü kullananların gerici, yobaz, cahil gibi nitelemelere maruz kaldığı ülkemizde doktor da olsanız kapıcı da, batılı ülkelerden ithal sporları yapmak isteseniz de size çizilen yaşam alanı isteğe göre belirlenir ve boynunuza asılan yafta bellidir. Başınızdaki örtü hep bir yerlere takılır, gerekçeler çoktur vesselam. Herkes kafasına göre bir yönetmelik yazar, istediği alanı kamusal alan ilan eder, yönetmelik der geçer. Başörtüsü yasağını bu ülkede ilk kez hukuksuz bir biçimde uygulamaya koyanlar da kafalarına göre hazırladıkları yönetmeliklerle fitili ateşlemediler mi?
Bunca olumsuz haber içinde bizlere buruk bir sevinç yaşatacak bir haber de aldık bu hafta. Ülkemizden km’lerce uzakta Belçika’da başörtülü bir Türk kızı Brüksel Bölge Parlamentosuna milletvekili seçildi. Çok değil yakın tarihimizde kendi meclisimizde seçilmiş başörtülü vekilimize yapılanları düşününce burukluğumuzun sebebi anlaşılacaktır.
Uzak ülkelerden alarak sevindiğimiz böyle haberleri ülkemizde de yakın zamanda duyabilmek için nefesimiz yettiğince bu alanda hak arama mücadelemizi sürdüreceğiz. Hukuki çerçevede, ülkemizde yaşanan hak ihlallerinin karşısında durarak safımızı haklıdan yana tutmaya devam edeceğiz.
Yarın yapılacak ÖSS’de maalesef yine başörtülü öğrenciler sınava alınmayacak. MAZLUMDER Ankara Şubesi olarak bu hukuksuzluğa karşı bize başvuran öğrencilerimize hukuki destek sağlayacağımızı da bu platformdan ilan ediyoruz.
Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu