“Yeni bir orta sınıfın ortaya çıkışı büyük bir devrimdir”
Nazlı Ilıcak’ın Prof. Kemal Karpat ile birçok konuyu içeren bir röportaj yaptı. Röportajda birçok konu tartışılırken Karpat, Türkiye’deki sosyal tabloyu ve laiklik zemininde yürüyen iktidar kavgasını şöyle özetledi: “Türkiye’de bugün görülen en önemli sosyal olay, taşra kasabalarında, şehirlerinde doğan bir orta sınıfın, yavaş yavaş meydana çıkarak, ekonomik güç kazanması, sosyal mevki sahibi olması. Bu orta sınıfı en iyi temsil eden kişi Tayyip Erdoğan. Bu yerel orta sınıf, muhafazakâr orta sınıf, devlet kuvvetiyle iktidarın sahibi olmuş ve zenginleşmiş orta sınıfın yerini alıyor. Bugün Türkiye’de olup bitenler, bir bakıma laiklik maskesi altında cereyan eden bu çatışma. Aslında, yeni bir orta sınıf, Anadolu’nun göbeğinden kopmuş bir orta sınıf yetişti; bu yeni orta sınıf, devlete yaslanarak para ve mevki sahibi olmuş mevcut orta sınıfın yerini almaya çalışıyor. Yerleşik düzen içindeki mevcut orta sınıf, halk içinden çıkan bu gelenekçi, muhafazakâr orta sınıfla mücadelesini laiklik üzerinden yürütüyor. Toplumun yarattığı, yani gücünü toplumdan alan, kökenleri çok derinlere giden bir değişme söz konusu. Devleti temsil eden eski kurumların yok olması değil ama bu gelişmelere uygun düzenlenmesi gerekiyor. Yargı, ordu, parlamento… Bunların arasında hiyerarşinin kurulması ve nihayet son kararın kimde olduğunun belirlenmesi lâzım. Yani parlamento mu, yargı mı son kararı veriyor Türkiye’nin mukadderatı için? Yeni bir orta sınıfın ortaya çıkışı büyük bir devrimdir. Ve bu devrim Türkiye’de bugün sessizce ve barış içinde oluyor. Evet , gerginlik var. Çünkü hiçbir zaman, tarihte, iktidara hâkim olmuş bir grup, yerini kolayca başka bir gruba vermiyor, terk etmiyor.”
Başörtüsü ve modernlik
Başörtülü kadın da pekâlâ modern olabilir. Modernliğin en önemli özelliği, ferdiyetçiliktir. Kişinin, kendi ihtiyacı ve kararı ile hayatını düzenlemesi, ona göre yaşamasıdır. Bizde devlet, kişinin kafasındaki gelişmelere ayak uyduramamıştır. Kişi ferdileşmiştir. Devlet ise, gittikçe otoriteyi genişletmiştir. Devletin vazifelerini yerine getirmesi için mutlaka otoriteye ihtiyacı vardır. Fakat o otorite, devleti güçlendirmek için, onu, ferde mutlak hâkim kılmak için değil, kişinin hayatını, daha düzenli, daha düzgün ve refah içinde geliştirmesi için lâzımdır. Sovyet rejiminde, bir “Sovyet adamı” yetiştireceğiz diye her şey yapılmış; ama arzu edilen sonuca ulaşılamamıştır. Rus daha Ruslaştı, Kırgız daha Kırgızlaştı, Ukraynalı daha Ukraynalılaştı. Çünkü tek bir kalıba göre insan yetiştirmek, Sovyet şemsiyesi altındaki toplumların geçmişiyle, kimliğiyle, kültürüyle uyuşmuyordu.