Zorbalar yanılıyor, Antalya’daki kardeşlerimiz hukuksuzlukla susturulamaz!
ADAP’ın düzenlediği başörtüsü eylemine çocuklarıyla katılan anne ve babalara Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın açtığı davanın iddianamesinde, başörtü yasağını protesto eden anne ve babaların 1 yıl hapisleri istendi. Antalya 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 15 Ekim tarihinde görülmeye başlanacak olan davada birçoğu anne baba konumundaki eşlerden oluşan kişilere çocuklarını eyleme getirdiklerinden dolayı “velayet hakkını kötüye kullanmak” suçu isnat ediliyor. Zulüm ile hukuk arasındaki fark giderek kayboluyor!
Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan, çocuklarını basın açıklamasına getiren anne ve babaları, TCK 232/2 maddesine göre cezalandırılmasını istedi. TCK’nın 232/2 maddesinde; “İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir” deniliyor. Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan, anne ve babaların çocuklarını okutmakla mükellef olduğuna dikkat çekiyor.
Savcı Doğan’ın, başörtüsü yasağının uygulayarak kız çocuklarının okumasını engelleyenler yerine, yasağın kaldırılmasını talep eden anne ve babalara 1 yıl hapis istemiyle dava açması dikkat çekiyor.
Savcının suç delillerine bakar mısınız?
Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan, iddianamede uzun uzun eylemde çocukların ellerinde tuttukları dövizleri sıralamış ve başörtüsü yasağının anlamsızlığının, hukuksuzluğunun dile getirildiği dövizler iddianamede tek tek sıralanmaktadır. İddianamede, suç olarak sayılan dövizler şöyle sıralanmış:
“… yapılan tespitte çocukların “Başı açık ablamın ne hakkı varsa başı kapalı annemin de hakkı olsun” yazılı pankart 1 adet, “Çocuk aklımla başörtüsüne niye kızıldığını anlayamıyorum” şeklinde döviz 2 adet, “Annem neden okuyamadı” şeklinde döviz 2 adet, “Annem niye okuyamadığını bana söylemiyor” şeklinde döviz 2 adet, “Ben de büyüyünce okuyamayacak mıyım” şeklinde döviz 2 adet, “Ablamın örtüsünden elinizi çekin” şeklinde döviz 2 adet, “Namazım, orucum, başörtüm, kulluğum, onurum özgürlüğümdür” şeklinde döviz 2 adet, “İnancına, örtüne, kimliğine sahip çık” şeklinde döviz 2 adet, “Yasak sürüyor uyuyor musunuz?” şeklinde döviz 2 adet, “Başörtüsüne koşulsuz, sınırsız özgürlük” şeklinde döviz 2 adet, “Başörtüsü inancımızdır, yasaklanamaz” şeklinde 1 adet döviz bulunduğu tespit edilerek el konulduğu …”
Suç yok ama suçlama bol!
Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın, kanunî bir eyleme insanların çocuklarıyla katılmasını suçlama konusuna dönüştürdüğü iddianamede çok ilginç tespitler var:
“…Şüphelilerin esas itibariyle çocuklarının eğitimi kapsamında bir haklarını kullandıkları yönünde beyanları olmuş ise de disiplin yetkisinin eğitim hakkının tabii bir sonucu olduğu, ancak ebeveynlerin velayet yetkilerinden doğan yetkilerini kullanırken çocukların bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmasına sebep olmayacak, bir tehlikeye maruz kalmayacak tedbirler alarak çocuklarının sağlıklı bir ortamda bulunmaları ana görevleri iken olay tarihinde izinsiz olarak yapılan bir basın açıklamasına yaşları itibariyle içeriği ve siyasi durumu nedeniyle ülke içerisinde yönetimde yer alan birimlerin bile çözemediği bir sorunu çocuklar aracılığıyla deşifre etmek açıklamaya çalışmak ve bu konuda çocukları kullanmak onlar üzerindeki yetkinin kötüye kullanılması ve onların eğitimi değil ruhsal ve bedensel durumlarının bozulmasıyla sonuçlanacak bir durumla sonuçlanabilme riskinin olduğu aşikardır…”
Olayın geçmişi
Türkiye’nin muhtelif şehirlerinde başörtüsü yasağına karşı duyarlılık oluşturmak amacıyla oluşturulan platformlar zincirine 2007 Ramazan’ından itibaren Antalya da katılmış. Antalya ili ve ilçelerinde faaliyet gösteren gönüllü kuruluşların temsilcilerinin oluşturduğu Antalya İnanç Özgürlüğü Platformu her ayın ilk Cumartesi günü Kışlahan Oteli Havuz Başı mevkiinde başörtüsü yasağını protesto amaçlı basın açıklaması yapmaya karar vermişti. İlki Ekim ayında gerçekleştirilen basın açıklaması herhangi bir müdahale ile karşılanmadı.
Ne var ki, Milliyet ve Cumhuriyet gibi gazeteler, Antalya eyleminde yer alan çocukların resimlerini yayınlayarak kışkırtıcı yayınlar yapmaları üzerine; tahrik amaçlı bu tarz yayınların da etkisiyle 3 Kasım 2007 tarihindeki eyleme polis müdahale etmiş ve 11’i çocuk 27 kişiyi gözaltına alarak emniyete götürmüştü.
kaynak: habervaktim