Sen misin “başörtülü öğrencilere burs verebilirim” diyen…

ÇYDD’nin yeni başkanı Aysel Çelikel kendisiyle Milliyet için yapılan bir röportajda “”türbanlı kızlara burs verebilirim” dedi. Çelikel bu sözleri söyleyene kadar bir çok problemli tartışmaya yol açacak sözler de sarfetti. Vatan’ın laiklik sigortası yazarlarından Ruhat Mengi ise hemen kısa devreyi fark etti ve Çelikel’e “titre ve kendine gel” yollu mesajlar verdi. Önce Çelikel’in sözlerine bakalım: “Türbanlılara burs veriliyor mu, verilmiyor mu, ben o aşamada dernekte değildim. Bize gelen öğrenci çocuktur, zaten başını örtemez. Ailelerin çoğu başörtülü zaten. Bizim annelerimiz de öyleydi, benim de annemin başı örtülüydü, geleneksel eşarp kullanırdı, annelerle ilgili bir sorun yok. Gerçekten ihtiyacı varsa ve çalışkan bir öğrenciyse, dışarıda takar takmaz ben onu bilemem, burs veririm. Okulda zaten takmıyor, dışarı çıkarken takıyorsa ben onunla ilgili değilim. Benim şu anki bakış açım budur. Ben türbanlı, türbansız gibi bir ayrım kesinlikle yapmıyorum. Dernek içerisinde arkadaşlara da bunu söylüyorum. Demokratik bakış açısı içerisinde olmalıyız. Çalışkan bir öğrenciyse verilir, tüzüğümüzde böyle bir şey yok. Şöyle bir tavır olabiliyor, bağışcı türbanlı istemiyorsa, biz veremeyiz. İmam hatip talebelerine vermiyoruz, o doğrudur, çünkü biz klasik liselere burs veriyoruz, öbürü din okuludur.”

Yasak, devletin kuralıymış, eee?

Ruhat Mengi’nin yazısı ise şöyle: “ÇYDD’nin yeni başkanı Aysel Çelikel Milliyet Pazar’a verdiği röportajda “türbanlı öğrencilere burs” konusunda da açıklama yapmış: “Ben türbanlı türbansız gibi bir ayırım kesinlikle yapmıyorum. Demokratik bakış açısı içinde olmalıyız, çalışkan bir öğrenciyse veririz” demiş. Okuyan anında “Demek ki önceki başkan rahmetli Türkan Saylan ayırım yapıyordu, demokratik bakış açısı içinde değildi” sonucuna varıyor… ÇYDD’nin daha önce türbanlı öğrenciye burs vermemesinin nedeni muhakkak ki “kişisel bir isteğe, ayırıma” dayanmıyordu. Türbanlı öğrencilerin okul ve üniversitede türbanla okuması devletin; laik rejim gereği olarak bu kurumlarda “kamusal alanda dini kıyafet yasağı” uygulamasına, bu kıyafetle eğitimin zaten mümkün olmamasına dayanıyordu.

Bazı siyasi partilerin ve medyanın bir kesiminin tekrarlayıp durduğu gibi bu yasağı ne ordu icat etmiştir ne de bir parti veya kesimin dayatmasıyla ortaya çıkmıştır, bu “devletin koyduğu bir kural” dır; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun olduğu için de AİHM tarafından onaylanmaktadır.

Devlet kurumlarında dinin-inancın siyasi baskı (ve herhangi bir başka baskı) altında kalmaması ve devletin tarafsızlığının korunması için konmuş bir kuralın kişiden kişiye, özel isteklerle değişebileceği anlamı çıkarılan açıklama bu nedenle yanlıştır. Aysel Çelikel bir düzeltmeyi her şeyden önce merhum Türkan Saylan’a borçludur kanımca!”

Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan…

Al röportajı vur köşe yazısına… ÇYDD başörtülü ve imam-hatipli öğrencilere ayrımcılık yaptığını açıkça deklare ediyor. Dolayısıyla kendilerini ihbar etmiş. “Bize gelen öğrenci çocuktur, zaten başını örtemez.” derken ise öğrencilikle, çocuklukla başını örtmeme arasında doğrudan bir ilişki varmış gibi konuşmuş, bu ise haksızlık! Öğrencilerin özgür iradelerini yok sayacak kadar ileri gidebiliyorlar. Kemalizm cemaatinin müntesipleri demek ki söz konusu İslam ve müslümanların hakları olunca hep aynı yasakçılık geni taşıyorlar, bir de “demokrasi” demeleri yok mu, çok gülünç oluyorlar… Malum bu ülkede darbeler de demokrasi adına, yasaklar da!

Platform Haber

Bir cevap yazın