Zenginleşen Müslümanlara yerinde bir eleştiri
Radikal gazetesinden Nuray Mert, “Sıratı müstakim üzre’ marka ayakkabı ile yürümek!” başlıklı yazısında, MÜSİAD’ın kurucu başkanı Başkanı Erol Yarar’ın Star gazetesinden Fadime Özkan’la yaptığı ve “Türkiye’nin gerçek burjuva sınıfı biziz!” başlığıyla verilen röportajdaki yaklaşımını eleştirdi. Yarar, Star’daki röportajda kendisini “Analitik düşünürüm. Dinsel önceliğim çoktur. Mescitleri, evliya ziyaretlerini çok severim. Düzenli spor yaparım.” şeklinde tanımlıyor, siyasi görüşünü de “Ülkenin kültürüne İslami kimliğe ö-nem verenlerin siyasette başarılı olmasına çalışırım.” sözleriyle anlatıyordu. Devrimi ise kapitalizmin dışında düşünemediği gösteren bir yaklaşımı vardı, herhalde şu sözleri bu bağlamda okunabilir: “Geçen gün büyük bir alış veriş merkezinde mescide girdim. Baktım ayakkabıların hepsi marka! Arkadaşların yanına döndüğümde ‘Türkiye’de devrim oluyor, haberiniz yok’ dedim. Nerede, dediler; mescitte, dedim!”Nuray Mert’in eleştirisine söz konusu olan sözleri ise şunlardı: “Bazı aşırılıkları gözlüyorum ama bir lokma bir hırka felsefesine de inanmam. Bu bize yutturulmuş bir zokadır! Allah verdiği nimetleri kullarının üzerinde görmek ister. Osmanlı padişahının giyimi Karacaoğlan gibi değil. Ölçü minumum giyinmekse İmamı Azam’ın giyimini nasıl izah edeceğiz? Evi Bağdat’ın en güzel eviydi. Zekatımı veriyorsam İslam’da kimse niye böyle yapıyorsun deme hakkına sahip olmuyor. Malının tümünü infak etmeyi Allah’ın Resulü de izin vermiyor. Zannediyoruz ki adam zenginleştiği halde fakir hayatı yaşayacak. Öyle bir şey yok… Bir insanın kibirli yürümemek kaydıyla zengin olduğu anlaşılmalı sokakta. Fakir anlasın da gelip derdini anlatsın diye. Mao gibi gri kıyafetlerin giyildiği bir düzene inanmıyoruz ki. Okuduğum ayet ve hadislerde herkesin harcamasının Allah’ın ona verdiği kadarıyla olduğunu biliyorum.”
Müslüman coğrafyanın daha önce kapitalistleşememesine hayıflanıyorlar
Bu da Nuray Mert’in Radikal’deki eleştirisi: “Baştan söyleyeyim, inançlı bir insan olarak tanınıyor diye kimseyi münhasıran ve şahsen sorgulama hakkımız yok diye düşünüyorum. ‘Vay, hani mMüslümandın, neden marka giyiyorsun?’ demenin âlemi yok, herkesin kendi bileceği iş. Mesele sadece Müslümanlar için değil, solcular için de böyle. Kimseyi tek tek sorgulamanın alemi yok, mesele; tercih, zevk, ve benim için en çok ‘vicdan’ meselesi. Asgari ücretin şu olduğu memlekette, iki, üç, daha fazla katını ayakkabıya vermekte vicdani bir sorun görmeyen istediğini yapabilir. Müslüman inançlı biriyse, hesabını Allah’a verir, değilse, vicdanı ile hesaplaşır, kendini şu ‘fıkhi’ gerekçeye veya bu mazerete ikna eder, olur biter.
Nitekim, Erol Yarar da, ‘Bir lokma bir hırka’ya inanmam’ demiş. Olabilir, inanır, inanmaz, herkesin kendi bileceği şey. Sorun başka yerde. ‘MÜSİAD MÜSlüman’ları, ‘İslamın iktisat ahlakı’, hatta daha genel çerçevede İslami değerler diyebileceğimiz son derece tartışmaya açık bir alanı, habire tartışma dışına çekmeye, kendi bakış açılarını mutlaklaştırmaya çalışıyorlar. Sorun bu.
‘Kimi Müslüman, kanaate öncelik verir, davranışlarının merkezine bunu yerleştirir, kimisi,
bunu abartılı bulur’ demiyorlar. ‘Müslümanları kanaatkârlıkla kandırdılar, şimdi Müslümanlar doğru yolu buldu’ diyorlar. Kapitalistleşmeye, burjuvalaşmaya, hatta marka ayakkabıya geçmeye, ‘sıratı müstakim’ muamelesi yapıyorlar.
Aslında, Müslüman coğrafyanın daha önce kapitalistleşememesine hayıflanıp, kanaatkârlığı bir değer olmaktan çıkarmakla kalmayıp, zımnen ‘suçlu’ ilan ediyorlar.
Bu noktada hatırlamamız gereken çok önemli bir husus daha var. Bu ülkede dindarların kapitalistleşmesini, ‘Madem ki Müslümansın azla yetin!’ diyen Batılılaşmış burjuvaziye karşı verilmiş, bir büyük cihat hikâyesine çevirmenin âlemi yok. Zira, ‘madem ki Müslümansın o zaman azla yetin’anlayışı daha ziyade, fukara Müslümanları, az ücret ve sosyal haklardan mahkûm eden, ‘dindar’ işadamlarının sığınağıydı. Bunlar ne çabuk unutuldu/unutturuldu?
Bırakın az ücreti, sosyal hakkı, Müslüman sermayenin oarsında burasında, şu veya bu gerekçeyle dindar vatandaştan toplanan paralar yok mu? Müslüman veya değil, istediğini yapsın, istediği marka ayakkabıyı giysin ama, tartışmaya açık konulara marka giydirip, herkese yutturmaya girişmesin.”
Platform Haber