Kürt sorununda nereye kadar açılım?

AK Parti hükümetinin üzerinde çalıştığı “açılım”a dair gündem devam ediyor. Hükümetten kararlılıkla yapılan açıklamalara bakınca kesin bir çözümün geldiği zannedilebilir. Muhafazakar medyanın yaptığı yorumlar da aynı heyecanı paylaşıyor. Yıllardır suskun kaldıkları, devletin resmi diliyle ve bakış açısıyla kavradıkları bu yakıcı sorunu şimdi böylesine sahiplenmeleri ve çözümün kaçınılmazlığından yüksek perdeden bahsetmeleri umut aşılıyor. Şimdi bu kadar gümbürtünün ardından “dağ fare doğurdu” dedirtecek bir teklif gelirse ne olacak? Muhtemelen bu sorunun cevabı, Hükümetin askerle uzlaşı dengesini bozmaya niyeti olup olmadığıyla da doğrudan alakalı. İşte bu noktada temkinli yaklaşmakta fayda var. Tamam, askerin soruna yaklaşımının eskisi gibi olmadığına dair işaretler var ama bunda gönüllülük de yok, zoraki bir tercih. Değişen dünya ve bölge konjonktüründe, meşruiyet krizini aşamayan sistemin bekçileri, mevcut halle devam edilemeyeceğini kabul etmek zorunda ama iktidarı kaybetmek de istemiyor. Böyle bir atmosferde Kürt sorunu, başörtüsü yasağı, anayasa değişikliği gibi konular ne kadar çözülebilir? Herhalde, askerin katlanabileceği kadarıyla dersek pek de yanlış sayılmaz…

Asker “dur” diyene kadar…

Bu çerçeveden bakınca Kürt sorununun çözümünde iyi ve olumlu adımların atılabileceği ama sorunun kalıcı çözümü için halen alınacak daha çok yolun bulunduğu söylenebilir. Askerin “bireysel haklara ‘evet’ grup haklarına ‘hayır'” şeklindeki formülasyonunun dışına Hükümet’in ne kadar çıkabileceğine, önceki örneklere bakarak cevap verirsek, “çok” diyemeyiz. Mesela anadilde eğitim meselesi kabul edilebilir mi? Buna göre düşünebilirsiniz… Evet, AK Parti, halkla uzlaşı aramaktan halen uzak, bu durumda halkın sorunlarının çözümleri de bir o kadar uzak… Yine de karamsarlığa teslim olmadan; hak, adalet ve özgürlük için sivil bir siyasetin/mücadelenin inşa edebilmenin imkanlarını zorlamaya devam!

Platform Haber

Bir cevap yazın