Akyazı: Başörtüsü yasağı devam ediyor biliyor musunuz?
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu, Sakarya’nın Akyazı ilçesindeki mücadelesinde 131 haftayı geride bıraktı. Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu adına Şadan Herekeli’nin okuduğu açıklamada “Tarih hakkı yenen, gaspedilen nice insanlara şahit olduğu gibi zalimlerin ve zorbaların kötü akibetine de şahit olmuştur. Hak yiyicilerin, baskıcı zorbaların hak davamızı gölgeleme gayretlerinin sadece bir kılıf olduğu , asıl amaçlarının tapındıkları kölesi oldukları menfaatleri olduğu ayan beyan ortadadır. Toplum mühendisliği yaparak insanları tek tipleştirmek, köleleştirmek isteyen, kendileri gibi düşünmeyenleri ezilmesi ve sömürülmesi gereken bir guruh olarak gören hak ihlalcilerine , hak tecavüzcülerine sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz.” denildi.
Açıklamanın tam metni:
Başörtüsü Yasağı Devam Ediyor Biliyor musunuz?
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu’nun düzenlemiş olduğu 131. basın açıklamasında beraberiz.
Ülkemizin en büyük insan hakları ihlali haline gelen ve hiçbir yasal dayanağı olmadan senelerdir uygulanan başörtüsü yasağı bütün hızıyla devam ettirilmektedir. Halka karşı yürütülen psikolojik savaş stratejisinin önemli bir açılımı olan bu haksız dayatmadan ötürü yıllardır sayısız gencin eğitim ve çalışma hakkı gasp edilmiş, başörtülü binlerce kardeşimiz mağdur edilmiştir. Her geçen gün dalga dalga büyüyen başörtüsü yasağı artık tahammül edilemez noktaya gelmiştir. Sorun artık insan hakları ihlalini aşıp daha korkunç boyutlara ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz yılda almış olduğu iptal kararı da başörtüsü yasağının çözümünün bir müddet daha ertelenmesine sebep olmuştur.
Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, halkın büyük çoğunluğunun karşı çıktığı başörtüsü yasağını kısmen çözüp, özgürlüğe sınırlı kapı aralayan Anayasa değişikliğini gibi iptal ederek, yürürlüğünü durdurmuştur. Meclis’in yüzde 75 gibi rekor bir çoğunlukla kabul ettiği, Cumhurbaşkanı’nın onayladığı ve YÖK Başkanı’nın da desteklediği yasal sürecin, Anayasa Mahkemesi tarafından ‘Yüce Türk Milleti Adına’ ifadesiyle başlayan bir kararla yok sayılması milletimizin vicdanını derinden yaralamıştır.
Yargı sisteminin büyük oranda çürüdüğünü ve tuzun koktuğunu gösteren bu kararla milli irade büyük bir yara almış ve milletimizin tercihi ve beklentileri hiçe sayılmıştır. Kendilerini millet iradesinden üstün gören kişi ve kurumlar, parlamentonun yasama yetkisini adeta gasp etmiştir. Bu karar yargının milleti yok sayması ve millete kendi ideolojik tercihini dayatması olarak nitelendirilmiştir.
Bu kararla Türkiye’de demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi tüm iddia ve söylemlerin sözde kaldığı, pratikte hiçbir tutarlılık taşımadığı net biçimde açığa çıkmıştır. Hak ve hukuk gözetilmeksizin tamamen keyfi ve dayatmacı bir mantıkla alınan bu kararla sadece başörtüsü değil insan hakları ve hukuk ta iptal edilmiştir. Mahkemenin aldığı bu gayrı meşru karar, bir hukuk skandalı ve yargı ihtilali olarak tarihe geçecektir.
Anayasa’nın 148. maddesinde Anayasa Mahkemesinin sadece şekil yönünden sınırlı bir şekilde inceleyebileceğinin amir bir hüküm olmasına rağmen, esastan yapılan inceleme ve yürütmeyi durdurma kararı açık bir Anayasa ihlalidir. Mahkeme Anayasa değişikliklerini iptal yetkisi olmamasına rağmen yetki ve görev sınırlarını aşarak bu hükmü hiçe saymıştır. Bırakın hukuk devletini, kanun devleti bile olunamamıştır. O yüzden Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ne hukukla ne de adaletle irtibatlandırılabilir. Adalet dağıtması gereken yargı kurumlarının bizzat yasaları ihlal edebilmesi, Adalet mekanizmasına olan güveni zedelediği gibi Adalet’in mülkün temeli olduğu inancını da bitirmiştir. Bu karar bize Türkiye’nin sosyal bir hukuk devletinden ne kadar uzakta olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bu kararın hukuki olmadığı, siyasi ve ideolojik bir karar olduğu aşikardır. Mahkeme, bu kararı ile ana muhalefet partisi gibi hareket etmiş, daha doğru bir ifade ile CHP’nin seçim meydanlarındaki yenilgisini, masa başında kazanıma dönüştürmeye çalışmıştır. Bu nedenle bu karar, halkın gözünde yok hükmündedir. Bu kararın saygı duyulacak ve kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur. Kimse bu kararla ülkedeki başörtüsü sorununun biteceğini düşünmesin. Toplum vicdanının bu karara saygı duymasını beklemesin.
Bu kararın laik-antilaik kutuplaşmasını tetiklemek için türlü oyunların kurgulandığı bir dönemde alınmış olması da oldukça manidardır. 70 milyonluk ülkeyi bu kadar germeye, kamplaştırmaya ve ayrıştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Ahlakın yozlaştığı, neslin ifsad edildiği ve evlatların ana katili olmaya başladığı bir dönemde milletimizin yegane dayanağı olan inançlarına müdehale etmek son derece tehlikelidir. Yasakçılar kabul etsin ya da etmesin başörtüsü yüzde 99’u Müslüman olan milletimizin dini inancının bir gereğidir. Bunu yasaklamak isteyenler tarih önünde ve mahşer gününde hesap vereceklerdir.
Tarih hakkı yenen, gaspedilen nice insanlara şahit olduğu gibi zalimlerin ve zorbaların kötü akibetine de şahit olmuştur. Hak yiyicilerin, baskıcı zorbaların hak davamızı gölgeleme gayretlerinin sadece bir kılıf olduğu , asıl amaçlarının tapındıkları kölesi oldukları menfaatleri olduğu ayan beyan ortadadır. Toplum mühendisliği yaparak insanları tek tipleştirmek, köleleştirmek isteyen, kendileri gibi düşünmeyenleri ezilmesi ve sömürülmesi gereken bir guruh olarak gören hak ihlalcilerine , hak tecavüzcülerine sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz.
Akyazı Başörtüsüne Özgürlük Platformu adına Şadan HEREKELİ