Ayşe Arman gazeteciliğinin ingilizcesi…
Medyada bazı haberlerin zamanlaması dikkat çekicidir. Ayşe Arman’ın “mahalle baskısı”nın unutulmaya başladığı bir dönemde yaptığı “Ayşecik tesettürde” gözlemlerinin ardından, adeta ülkede başörtüsü sorunu yokmuş, asıl baskı da Müslümanlarca yapılıyormuş gibi bir hava estirilmişti. Anlaşılan bu hava, İngiltere’ye kadar ulaşmış. Tam da Avrupa’da Müslüman nüfusun artacağı yönündeki haberlerin geldiği, bunun ileride toplumsal huzursuzluklara sebep olacağı yorumlarının yapıldığı bir gündemde, İngiltere’nin yüksek tirajlı gazetelerinden Sunday Mail de Ayşe Arman’ın haberinin bir benzerini yaptı. Gazetenin moda editörlüğünü yapan eski Marie Claire genel yayın yönetmeni Liz Jones, örtünen kadınların neler yaşadığını daha iyi anlayabilmek için 1 hafta boyunca çarşaf giyerek Londra sokaklarında dolaştı. Alışveriş yapan, taksiye binen, arkadaşlarıyla kafede oturan, Hyde Park’ta çarşafla yürüyen Jones, izlenimlerini de dün gazetesinde okuyucularına aktardı. Onun aktardığı notları okuyunca, Ayşe Arman’ın haberinin İngilizcesini okuyor gibi hissedebilirsiniz. İşte yaşadıklarından Vatan gazetesinin aktardığı bazı notlar:
“Nefes alamamış”
– Çarşafı ilk giydiğim an nefes almakta zorlandım. Herkesin dikkati üzerimde gibi geldi. Ama hiç öyle olmadı ve kimse kötü bir şey söylemedi.
– Kafeye gidip kahve istediğimde siparişimi alan kişi hiç tepki vermedi. Ama ben kahveyi yudumlamak iste-yince ağzımın yerinde bir örtü olduğunu fark ettim. Alışması çok zor oldu.
– Bir kafede tek başıma otururken bana doğru bağıran bir Arap adam dışında kimseden tepki almadım. O da Arapça bir şeyler söyleyip gitti. Herhalde tek başıma oturmama kızmıştı.
– Taksiciler çarşaflıyken bile bana “darling” (sevgilim) diye hitap etti.
– En yakın arkadaşıma bir cafede randevu verdim ama 3 kez yanımdan geçmesine rağmen beni tanımadı. Sonra gerçeği söyleyince şoke oldu.
“Özgür olmuşsun!”
– Arkadaşlarım bunu, “Saç yıkama derdi yok, makyaj yapmak zorunda değilsin. Domuz gribi riskin de yok. Özgür olmuşsun” diye yorumladı.
– Ama ben 1 hafta sonra ilk iş olarak bol makyaj yaptım, straplez bir bluzla en yüksek topuğu giydim. Kendimi ancak bu şekilde dişi hissedebildiğimi fark ettim.
– Hyde Park’ta gezerken örtülü Müslüman kız çocuklarını gördüğümde ise, “Sizin ne hissettiğinizi şimdi çok daha iyi anlıyorum. Erkekler için obje haline gelmiş olmak, marjinalize olmak…” diye düşündüm.
Liz Jones, gazetedeki yazısının sonunda ise öğrencilerin okullarda örtünmesine izin verdiklerinden dolayı iğrendiğini ifade ediyor.
Müslüman kadınların örtünmesi üzerinden yürütülen İslam, öteki, entegrasyon, asimilasyon, göçmenlik, vatandaşlık hakları, başörtüsü yasağı gibi tartışmaların daha uzun süre devam edeceği anlaşılıyor…
Platform haber