MGK Hükümet’in üstünde mi? Üstünde tabii…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafıdan Sheraton Otel’de verilen bir resepsiyonda gazetecilerle de konuştu. Cumhurbaşkanı Gül’ün “Demokratik açılım MGK toplantısına gelecek mi?” sualini cevaplarken kullandığı “Şüphesiz MGK’da Türkiye’nin en önemli meseleleri konuşulur. Türkiye’nin en büyük sorunuysa şüphesiz MGK’da da bunlar konuşulur. Konuşuluyor da zaten Biz Güvenlik Kurulunda ne konuşuyoruz? Günlük Türkiye’nin idaresini hükümet yapıyor. Türkiye’nin önemli, hükümet üstü meselelerini MGK’da hep beraber konuşuruz” ifadeleri ise aslında iktidar ve hükümet arasındaki farkı da ortaya koyan niteliği haizdi. Buna benzer bir yaklaşım daha önce de Cemil Çiçek tarafından, 411 oyla kabul edilen başörtüsü düzenlemesinin AYM tarafından iptal edilmesinden sonra sergilenmiş ve Çiçek, Meclis’in neredeyse iaşe işlerinden sorumlu bir makama dönüştürülmek istenmesinden dert yanmıştı…  

Cumhurbaşkanı’nın sözleri ise bu gerçeğin içselleştirilmesine ilişkin. Türkiye’nin günlük idaresi Hükümet’in ama temel siyasi sorunlar, devleti doğrudan ilgilendiren konular MGK üzerinden askeri bürokrasinin egemenliği altındadır… Gerçi günlük idarenin de sınırları tartışılır, nitekim Orgeneral Başbuğ’un birkaç yıl önceki MGK toplantısında şehirlerin imar planlarına ilişkin konuda neden görüşlerinin sorulmadığını da gündeme getirebilmişti. Hükümet de bu karşı temel siyasi sorunlarda kendi rolünü arttırmaya çalılıyor. Velhasıl iktidar mücadelesi devam ediyor. Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımı ise halen ağırlık noktalarının fazla oynamadığına işaret ediyor. Aşağıda da konuyla ilgili olarak Kazım Güleçyüz’ün yorumunu okuyabilirsiniz:

MGK mı, hükümet mi?

Temaslarını sürdüren İçişleri Bakanı, yürüttükleri çalışma için “demokratik açılım” ifadesini kullanmıştı. Sonraki günlerde projeye “Kardeşlik ve huzur projesi” adının konulduğuna dair haberler çıktı. Ve ardından Başbakan “millî birlik projesi” ifadesini telâffuz etti.

İsimlendirme noktasındaki bu farklılıklar bile işin esasındaki belirsizliklere işaret etmiyor mu?

Bilhassa Erdoğan’ın son kullandığı “millî birlik” ifadesinin, öteden beri, demokrasiden hiç haz etmeyen ihtilâlciler tarafından her fırsatta tekrarlanan bir “slogan” olduğunu; hattâ 27 Mayıs’ı yapan cuntanın, kendisini “Millî Birlik Komitesi” olarak isimlendirdiğini unutmayalım.

Aynı şekilde, yine müdahalecilerin eseri olarak ortaya çıkıp yine onların gayretleriyle ağırlaşan sorunların bunaltıcı boyutlara ulaştığı her aşamada gündeme gelen “hür siyasete müdahale” eğilimlerinin, “millî birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğumuz şu dönemde…” kalıbıyla başlayan nutuklarla ifade edildiğini hatırlayalım.

Ve hemen ardından, birkaç ay önceki “çözüm için tarihî fırsat” çıkışıyla bugünkü “açılım”ın sinyalini vermiş olan Cumhurbaşkanının en son açıklamalarındaki şu ifadelere dikkatle bakalım:

“MGK’da Türkiye’nin en önemli meseleleri konuşulur. Türkiye’nin en büyük sorunuysa, şüphesiz MGK’da bunlar konuşulur. Biz Güvenlik Kurulunda ne konuşuyoruz? ‘Günlük Türkiye’ ile ilgili icraatları, idareyi hükümet yapıyor. Türkiye’nin önemli, hükümet üstü meselelerini MGK’da oturur, konuşuruz.” (aa bülteni, 18.8.09)

Bu ifadelerdeki yaklaşımı iyi irdelemek lâzım.

MGK’nın başkanı sıfatıyla konuşan Gül, bu sözleriyle, öteden beri geçerli olagelen “devletin hükümete bakışı”nda herhangi bir değişiklik olmadığını ve kendisinin de Çankaya’ya oturduktan sonra bu bakışı özümsediğini mi gösteriyor?

Bu sözlerden çıkan iki neticeleri açarsak:

* Türkiye’de seçilmiş hükümetlerin görevi, ‘günlük Türkiye’yi ‘idare’ etmekle sınırlı. Yani, eski Başbakanlardan Çiller’in dediği gibi, hükümetler yol, su, elektrik gibi rutin ve teknik işlerle ilgilenirler; ama sıra “devlet”in yetki alanındaki “büyük meseleler”e geldiğinde oraya giremezler.

* Gül’ün tabiriyle, “önemli, hükümet üstü” meseleler vardır ve bunlar hükümete bırakılmayıp MGK’da konuşulur. Ve bu bakışa göre MGK hükümeti aşan meselelerin görüşülüp karara bağlandığı “hükümet üstü” bir konumdadır. Bu durumda, kurul kararlarının “tavsiye” niteliğinde olmasını ve 2003’teki MGK reformunun neyi değiştirdiğini yeniden sorgulamak gerekmez mi?

Son açılımın gündeme gelmesinden bu yana farklı ağızlarca hep aynı şey tekrarlandı: “Çözüm aranırken yapılacak çalışmalar Meclis zemininde yürütülmeli.” Gerçi bu Meclis yapısından sonuç çıkar mı, ayrı konu. Ancak kural olarak olması gereken şey, bu. Çözüm Mecliste aranmalı.

Ama konuyu Meclise getirmeden önce inisiyatif kimde olacak: Hükümette mi, MGK’da mı?

Kazım Güleçyüz, Yeni Asya

 

Bir cevap yazın