Konya: Direnişimiz her türlü oyunu bozacaktır

103. haftasına giren Konya İnanç Özgürlükleri Platformu’nun bu haftaki basın açıklamasını platform üyesi Bayram VANLI yaptı. Vanlı ‘‘Temizlenme ve arınma ayı olan Ramazan’ı ve onun etrafında şekillenen, tamamen İslam’a ait kültürü yok edip, onun yerine, hiçbir kökeni olmayan, sadece hevalarının putlaşmasından kaynaklanan, azgın bir yaşam biçimi ikame etmek istiyorlar. İslami manadaki örtünmeyi ve örtüyü kendi moda anlayışlarına uygun hale getirme çabasıyla başlayan anlayış, başörtüsünü türbana dönüştürmüş, hicabı kablaştırmış, sonra da bunlara dahi tahammül etmeyerek yasaklar getirmiştir.” Dedi ve sözlerine devam etti.’
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 103. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim Allah’ın adıyla

Dinlerini bir oyun ve eğlence edinen dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Fakat sen Kuran ile öğüt ver ver ki kazandıkları günahlar sebebiyle kinse helake sürüklenmesin. O nefis için Allahtan başka ne bir dost nede şefeatçi vardır. O,bütün varını fidye olarak verse, artık ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları günahlar yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir… (En’am Suresi 70. Ayet )

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Bir yoldan çıkmışlık ve haddini aşmışlık modeli olarak sekülarizm, hayatın içerisinde iyiyi, doğruyu ve kutsal olanı dönüştürme ve değiştirme ameliyesini gerçekleştirmektedir. Çağın salgın hastalığı olan bu anlayış, elini attığı her şeyi dünyevileştirmekte, dünyayı da bir oyun ve eğlenceden ibaret saymaktadır. Dini değerlere karşı, soğuk olan bu yaşam biçimi, soğukluğuyla yetinmeyip onu dönüştürmeye ve değiştirmeye de talip olmaktadır. Seküler yaşam biçimini kabullenmiş olanlar, kendi hedonist anlayışlarının dışındaki her şeyi ilkel ve basit görmekte, onlarla alay edip aşağılamaktadırlar. Veyl olsun onların aldatıcı ve saptırıcı fikirlerine!

Mübarek Ramazan ayını ve onun kutsal atmosferini, bir festivale dönüştürmek, karnaval havası içerisinde geçmesini sağlamak için; başta medya ve onun içerisinde yer kapmış; birtakım müptezel zevat yarış içerisine girmiştir. Temizlenme ve arınma ayı olan Ramazan’ı ve onun etrafında şekillenen, tamamen İslam’a ait kültürü yok edip, onun yerine, hiçbir kökeni olmayan, sadece hevalarının putlaşmasından kaynaklanan, azgın bir yaşam biçimi ikame etmek istiyorlar. Vaaz-u Nasihat’i kaldırıp, yerine cümbüş, mukabelelerin yerine, fasıllar koymak istiyorlar. Toplumu irşad eden Hoca efendilerin yerine, dansözler tavsiye ediyorlar. Hangi inançtan olduklarını bilmediğimiz bu adamları kamu vicdanı şiddetli bir şekilde kınıyor ve onların dinimiz üzerindeki habis isteklerini ve bu isteklerini gerçekleştirmek için uzattıkları kirli ellerini çekmelerini istiyor.

Dinin emirleri, üzerinde oynanmaya çalışılan bu oyun başörtüsü tecrübesiyle bildiğimiz bir oyundur. İslami manadaki örtünmeyi ve örtüyü kendi moda anlayışlarına uygun hale getirme çabasıyla başlayan anlayış, başörtüsünü türbana dönüştürmüş, hicabı kablaştırmış, sonra da bunlara dahi tahammül etmeyerek yasaklar getirmiştir. İslami örtüyle, sıkma başlar, Kara Fatmalar diye alay edip, batı tarzı, modern bir giyinmenin de örtü olacağını iddia ederek başlayan bu anlayış, yasaklara kadar varmıştır. Aynı sürecin Ramazan için de tezgâhlanıyor olması ürperticidir.

Müslüman halkımız her türlü dayatmaya, inançlarımız ve yaşam biçimimiz üzerindeki oyunlara karşı uyanık olacaktır. Ve direnişimiz, bu tezgâhların, toplumun içinde yer tutmasına engel olacaktır.

Her şeyin adını ve içeriğini değiştirmeye çalışanlar, ordu içerisinde de aynı anlayışla, baskıcı ve zorba bir disiplin anlayışını, ilkel cezalandırma yöntemlerini ve bunların sonucunda oluşan kayıpları, bazen eğitim zayiatı diye sunmakta ve bazılarını da terör kayıpları diye ilan etmektedir. Yetkililer bu hakikati bildikleri halde, bunu gizlemekte, olayın faillerini cezalandırmayıp, kamuoyundan saklamaktadırlar. Şeffaflık en fazla askeriye için gereklidir. Gücü elinde bulunduran ve kamunun hizmetine sunmak zorunda olan, kamuya karşı daha sorumlu olmak zorundadır. Ülkedeki her meseleye müdahil olanların, ellerindeki güçle, onlara şekil vermeye çalışanların, kendi içlerindeki meselelere bu kadar ilgisiz ve duyarsız olmaları, pek çok soruyu akla getirmektedir…

Adalet ve özgürlük, ancak hak ve ona tabi olmakla mümkün olur. Sınırları çizen ve hadleri koyan, hak olmalıdır. Ve hak söz tüm adalet ve özgürlük taleplerinin kaynağı olmalıdır. Hayata yön veren ve ona dair olan her şeyi belirleyen de, ilahi mesaj olmalıdır. Bu hakikate muhalefet edenler karşısında dimdik ayakta durup, çağın azgın ve sapkın ideolojilerine, onların firavunlaşmış yöneticilerine, hakikati bir çığlık olarak yüzlerine vurmuş ve bedelini kanıyla ödemiş, büyük mütefekkir, müfessir Seyyid Kutub’u şehadet yıldönümünde yad ediyor aziz hatırasının, özgürlük sevdalılarının yolunu aydınlatacağını umut ediyoruz.

Bedelleri ödenerek elde edilmiş hak ve özgürlüklerin hâkim olduğu, hakikatin baskı altına alınmadığı ve onun değiştirilmesi için çabanın sarf edilmediği bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 104. haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU

 

Bir cevap yazın