Van: Kürt sorununun çözümü için toplumumuz umutlanmıştır

Van Hak ve Özgürlükler Platformu üyeleri 143. kez yine Sanat Sokağında bir araya gelerek yasaklara tepkilerini dile getirdiler. Platform adına açıklama yapan Gökkuşağı Derneği Kurul Üyesi Murat Erginyürek, Dünya Barış Günü münasebetiyle dünyanın huzur ve barışa kavuşması temennisinde bulunarak, ‘Kürt Açılımı’ ismiyle başlatılan projeye vurgu yaparak, yasak ve sıkıntıların, zor ve baskı siyasetinin artık son bulması gerektiğine işaretle, gündemdeki konulara şu şekilde değindi:

Basın açıklamasının tam metni:

Bu ay ki basın açıklamamıza, mübarek Ramazan ayının bütün Dünya ya barış, adalet ve özgürlük getirmesini temenni ederek başlamak istiyoruz.

Zulüm haksızlığın revaçta olduğu ülkemizde, haksızlığa karşı haykırmak için yine buradayız. Bilindiği üzere yeni bir eğitim ve öğretim yılının arifesinde iken Üniversitelerdeki öğrenci kayıtlarında başörtüsü problemi yine baş göstermiştir. Geçtiğimiz günlerde. Çukurova ve Sinop üniversitelerinde de başörtüsü yasağına dair böyle bir keyfi uygulama başlatılmış ve başörtülü öğrencilere üniversite yönetimi tarafından “Ya kayıt Ya da başörtüsü” denilerek başörtüsü zulmüne bir yenisi daha eklenmiştir. Bizler Van Hak ve Özgürlükler Platformu olarak bu zalimane uygulamayı şiddetle kınıyoruz.

Yaklaşık olarak yüzyıldan beri özelde ülkemizin ve genelde Ortadoğu’nun en önemli problemi olan Kürt sorununun çözümü için düğmeye basılmış olması toplumumuzu umutlandırmıştır. Her ne kadar sorunu ele alma biçimi istenilen şekilde olmasa da sorunu biz çıkardık biz çözeriz mantığı ile hareket edilse bile; dökülen kanların durması, gözü yaşlı annelerin feryadının dinmesi ve giderek derinleşen halklar arasındaki uçurumun artmaması adına çözüm yolunda atılan adımları önemsiyoruz.

Bizler platform olarak bu güne kadar halkımızın sorunlarına duyarlı olduğumuz gibi bu sorunun çözümü konusunda da söz söyleme hakkımızın olduğunu vurgulamak istiyoruz. Bu güne kadar defalarca bölgenin bu konudaki sıkıntılarını dile getirdik. Bölgemizde halkımızın üzerinde oynanan oyunları deşifre ederek halkımızı bilinçlendirmeye gayret ettik. Defalarca toplumsal ve bireysel özgürlüğümüzü kısıtlayan sorunları dile getirdik. Bu gün de yine ve tekrar olarak Kürt sorununun sebep ve çözümleri konusundaki düşüncelerimizi siz değerli basın mensupları ve halkımızla paylaşmak istiyoruz. Yıllarca bölge halkına uygulanan zulümler aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir.

-Bölge halkı değişik bahanelerle zorla yerlerinden göç ettirilmiş ve duyarlı insanların yardım etmesi engellenmiştir.

-Dilleri yasaklanmış, uymayanlar son derece ağır cezalarla cezalandırılmışlardır. Mahkemelerde, hastanelerde ve diğer resmi kurumlarda Türkçe bilmeyenler kendilerini ifade edememişler haklarını savunamamışlardır.

-Bölge ekonomik olarak geri bırakılmış bölge halkının ticaretleri engellenmiş, ağır vergiler uygulanarak halk canından bezdirilmiştir.

-Eğitim-öğretim Türkçe olarak uygulandığından Türkçe bilmeyenler hem haksız rekabete maruz kalmış hem de anadillerinde eğitim hakkı elerinden alınarak asimilasyon uygulanmıştır.

-Bölgeye yapılan her türlü uygulamanın temelinde asimilasyon ve inkâr politikası amaçlanmıştır.

-Bölgede yerleşim yerlerinin adları değiştirilmiştir.

-Herkesin Türk olması gerektiği Kürt ya da başka ırktan olmanın utanılacak bir durum olduğu yıllarca psikolojik olarak pompalanmıştır. Türk olamayanlar kimliksiz ve kişiliksiz hale getirilmiştir.

-Bölge halkı yıllarca bir yandan laik – Kemalist sistemin diğer yandan yine laik ve seküler baskıcı örgütlerin arasında tercih yapmaya zorlanmıştır.

-Bölgede Kürt sorunu ya da alevi sorunu gibi sorunlarla ilgilenen ve cesur çıkışlar yaparak bir şeyler yapmaya çalışan gazeteci, yazar siyasetçi, devlet adamı, kanaat önderleri, STK temsilcileri bir şekilde ya susturulmuş ya da faili meçhule kurban edilmiştir.

-Seçim zamanlarında halkın iradesinin sandığa yansıması engellenmiş ve halk açıkça tehdit edilmiştir.

-Halkın haksızlık ve zulümlere itirazları çok şiddetli şekilde bastırılmış, toplu göçler, gözaltılar, işkencelerle halk mağdur edilmiş yardımcı olmak isteyen tarafsız ve insaf sahibi Türkler dahi bundan nasibini almıştır.

Uygulanan bu yanlış politikaların sonucunda şiddet ve baskı meyvelerini vermiş, bölgede şiddete karşı şiddetle karşılık verme refleksi ortaya çık(arıl)mıştır.

Son zamanlarda da açıkça ortaya çıktığı gibi derin devlet, Ergenekon gibi terör örgütleri oluşturulmuş ve bunlara karşılık yine bölgedeki taşeron örgütler bilerek desteklenmiş bölge halkının acımasız bir çatışma ortamına sürüklenerek malı, canı,geleceği ve ümidi yok edilmiştir.

Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının sorunu çözmedeki gayreti toplumda umutları yeşertmiştir. Ancak hükümetin çekimser tavrının devam etmesi ve sorunu resmi söylemlerin dışına çık(a)madan dile getirmesi kabul görmemektedir. Unutulmamalıdır ki sorun ancak sebeplerin ortadan kaldırılması ile çözülür ve bu konuda çözüm mercii yine halkımızın bizzat kendisi, temsilcisi olarak TBMM, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve aydınlardır.

Mesele soruna muhatap bulmak ya da muhatabı belirlemek değil biran önce polemikleri bırakarak akan kanı durdurmak ve yıllarca halkımızın canını, malını ve ümitlerini bertaraf eden bu sorunu çözmektir.

Bizler kangren haline gelmiş olan Kürt sorununun bir defada hemen birkaç kelime ya da birkaç hakkın verilmesiyle değil öncelikle çözüme doğru giden bu sürecin devam ettirilmesi ve tekrar aynı hataların devlet ve diğer sorumlular tarafından yapılmaması ile çözülebileceğine inanıyoruz. Geçmişte bu sorunun büyümesinde katkısı olanları unutmayan halkımız bu günde katkısı olabileceği halde çözüme katkısını esirgeyen ve ırkçı, şovenist yaklaşımlarla çözüm sürecine muhalif olan sözde aydın, demokrat ve halkçı geçinenleri asla unutmayacaktır.

Muhalefet partilerinin sorunun çözümüne değil sürecin tıkanmasına yapmış oldukları katkı ibretle gözlemlenmektedir.

Sorunun ve çözüm yollarının yüzeysel olarak yuvarlak ifadelerle çok konuşulduğu fakat derinlemesine, net, açık ifadelerle ne istendiğinin dile getirilmediği bu günlerde bizler çözüm konusunda şu hususların süreci olumlu etkileyeceği ve toplumsal barışa katkı sunacağı inancındayız.

-Öncelikle toplumun her kesiminin (Buna Müslümanlar da dahil) bir zihniyet sorgulamasına giderek özeleştiri yapması gerekmektedir.

-Halen uygulanmakta olan darbe anayasası derhal değiştirilmeli, toplumun bütün kesimlerini kucaklayan adalet ve hak üzere yönetim ve paylaşımı esas alan kucaklayıcı, devlete karşı bireyi ve özgürlüğü önceleyen toplumun refahı ve huzurunu temin edecek yeni bir anayasa toplumsal bir mutabakatla yapılmalıdır.

-Değişik kurumlar tarafından sürdürülen, Kürtleri, Alevileri, Ermenileri… v.s diğer unsurları; ötekileştirici, küçültücü, aşağılayıcı ifadeler ve yanlış bilgiler temizlenmeli ve ortak tarihimiz objektif olarak yeniden topluma doğru olarak yansıtılmalıdır.

-Eğitim dili olarak da Kürtçenin ve diğer dillerinde toplumsal talebe bağlı olarak yapılabilmesinin önü açılmalıdır. Bunun için üniversitelerde açılması düşünülen kürdoloji enstitüleri gibi çalışmalara hız verilmelidir.

-Bölgenin özelliklerini ve kültürünü bilen, dertlerini ve problemlerini anlamaya çalışan işinin ehli kişilerin bölgelerde görevlendirilmesi sağlanmalıdır.

-Bölgede birçok olayın faili olarak görülen ve toplumda adeta suç örgütü haline gelmiş koruculuk sistemi derhal kaldırılmalıdır.

-Devlet toplumsal barışı önceleyen politikalarını sürdürmeli bu güne kadar ihmal ettiği tüm kesimlerin gönlünü almaya çalışmalıdır.

-Toplumsal barışın, kardeşlik ve birlikteliğin tesisi için STK temsilcileri, kanaat önderleri, aydınlar ve siyaset adamlarının katkı sunması engellenmemelidir. Bunun için düşünce özgürlüğünün alanı genişletilmelidir.

-Toplumda bozulmaya yüz tutan ahlaki yapının düzeltilmesi ve kardeşliğin yeniden tesisi için

Eskiden olduğu gibi başat rol oynayabilecek din eğitiminin önü açılmalıdır. İslami ana kaynaklar ve diğer kitaplar Kürtçeye tercüme edilmelidir. Devlet dinden elini çekmelidir.

– Toplumun her kesiminin kültürünün, dilinin, gelenek ve folklorunun yaşatılması için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda önemli rol üstlenebilecek üniversitelere katkı sağlanmalıdır.

-Kürt sorunun çözümüne katkı sağlayacak genel bir af ilan edilmeli bununla birlikte toplumsal barışı ve bütünlüğü bozabilecek her türlü teşebbüsün engellenmesi için gereken tedbirler alınmalıdır.

-Bölge ekonomik açıdan tahlil edilmeli ve yapılabilecek yatırımlara ivedilikle başlanmalıdır. Bölgenin ticari olarak bir cazibe merkezi olabilmesi için yeni projelerin uygulanmasına olanak sağlanmalıdır.

-Bölgede adları değiştirilen yerlerin eski adları iade edilmelidir.

-Bölgesel yayın yapan basın, yayın, radyo ve Televizyonların sayısı artırılmalı ve devlet tarafından teşvik edilmelidir.

-Seçim dönemlerinde halkın özgür iradesinin sandığa yansıyabilmesi için gereken hassasiyet gösterilmeli ve bu güne kadar uygulanan baskılara son verilmelidir.

-Bilinçli, duyarlı, dinamik ve özgür bir toplumun oluşturulması için eğitim, sağlık ve adalet mekanizmalarının kusursuz işletilmesi sağlanarak güven ortamı oluşturulmalıdır.

-bu sorunun çözümünde İslam kardeşliği temeli öncelenmelidir.

Öte taraftan dünyanın bir çok yerinde Müslümanlar üzerindeki emperyalist saldırılar devam etmektedir. daha dün afganistanda yüzü aşkın Müslüman katledilmiştir.

Gazze`de devam eden İsrail ablukası, Filistinliler`in yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırııyor. Uluslararası yardım örgütlerinin insani kriz uyarısında bulunduğu Gazze`de, binlerce insan ölümle burun buruna. İsrail, Mısır’ında desteğini alarak yapmış olduğu bu vahşi uygulamaya bir an önce son vermeli. Bütün Dünyayı ve özelde de İslam ümmetini bu sorunlara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.

İstiyoruz ki Gerek başörtüsü gerek Kürt sorunu ve diğer hak ve özgürlükler konusunda Adaletin hakim olduğu bir Türkiye ve dünya olsun…

VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU BİLEŞENLERİ

Gökkuşağı Derneği / İnsan-Der / Erdem-Der / Memur-Sen / Mazlum-Der / Vim-Der / Umut Işığı Derneği / Anadolu Gençlik Derneği

Bir cevap yazın