“Eşsiz davetiye uygulaması tam bir çirkinliktir”
Başörtüsü yasağına karşı eylemler devam ediyor. Antalya’da aylık olarak devam başörtüsüne özgürlük eylemleri çerçevesinde Özgür-Der Antalya İl Temsilciliği’nin çağrısıyla kapalı yolda bir eylem düzenlendi. Basın açıklamasını platform adına Rüştü Hacıoğlu okudu. Hacıoğlu basın açıklamasında üniversite kayıtlarındaki yasakçı uygulamaları kınarken, TSK’nın eşsiz davetiye uygulamasına da değinerek şunları söyledi: “TSK’nın ev sahipliği yaptığı ve darbeci Ergenekon çetesine mensup oldukları için haklarında ağır cezalar talep edilen sanıkların dahi adeta başköşede ağırlandıkları törenlere ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ancak başörtülü eşleri hariç tutulmak kaydıyla davet edildiler. Ve ne enteresandır ki, onlar da hiç itiraz etmeden bu törenlere icabet ettiler. Adeta emrindeki bürokrattan talimat alan, kendisine bağlı görev yapan memurların hizaya soktuğu devlet yöneticilerinin bulunduğu bir ülke burası. Ve ne yazık ki, kendi hukukunu koruyamayan, inancını, kimliğini, sahip olduğu değerleri korumak bir yana, hanımına yapılan bu derece açık bir saygısızlığa dahi tavır alamayan liderlerin halkın taleplerini, tercihlerini karşılaması bekleniyor. Oysa dayatmaya boyun eğenlerin, üniformalı tahakküme itiraz edemeyenlerin halka verebilecekleri bir şey olmadığı görülmeli.”
Rüştü Hacıoğlu’nun okuduğu açıklama şöyle son buldu: “”Şüphesiz söz konusu törenlerle ilgili tek sorun ülkenin seçilmiş yöneticilerinin eşlerinin davet edilip edilmemesi değildir. Bizler zaten had safhada militarizm ve İslami değerlere aykırılık içeren bu törenleri, kutlamaları reddediyoruz. Bununla birlikte ülkeye egemen bürokratik oligarşik yapılanmanın en çirkin tezahürlerinden biri olan bu uygulamaların tutarsızlığının, çirkinliğinin, usulsüzlüğünün görmezden gelinmemesi gerektiğini de hatırlatıyoruz.
Bizler bu çirkin durumu teşhir etmeyi sürdürüyoruz. Başörtüsü karşısında çıldırmışçasına tepkiler veren, insanlıktan çıkmış bu güruhun yol açtığı skandallara, dayatmalara göz yummuyoruz. Başörtüsü özelinde saldırıya maruz kalanın basit bir giysi, bir kumaş olmayıp doğrudan Rabbimizin bizlere lutfettiği İslami kimliğimiz olduğunu biliyoruz. Ve bu bilinçle, kararlılıkla ve azimle İslami kimliğimize yöneltilen saldırılara, baskılara, hakaretlere karşı direnmeyi sürdüreceğimizi haykırıyoruz.”
Ergenekon’a Dost, Başörtüsüne Düşman
Başörtüsü yasağını Ramazan ayında her Cumartesi yaptıkları eylemlerle protesto eden Özgür-Der Genel Merkez mensupları da bu haftaki eylemlerinde Genelkurmay ile Ergenekon arasındaki dostluğu gündeme getirdiler. “Genelkurmay Ergenekon’a Dost, Başörtüsüne Düşman!” ve “Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!” yazılı pankartların açıldığı basın açıklamasında Genelkurmay’ın Ergenekon sanıklarını resepsiyona davet etmesine, kışladaki cinayetlere, askeri vesayete ve devam eden başörtüsü zulmüne dikkat çektiler. Açıklamada konuşan Murat Ayar, üniversitelerde kayıtlar sırasında başörtüsünün çıkarılması dayatmasının sürdüğünü söyledi. İslami kimliğe yönelik baskıların Kuzey Kıbrıs’ta Kur’an eğitiminin verildiği okulların basılmasına kadar tırmandığını ifade eden Ayar, “Ancak biz tüm yasaklara ve baskılara rağmen kimliğimizi/inancımızı koruma kararlığındayız!” dedi. Eyleme katılan gazeteci Adem Özköse de yeni döndüğü Patani’yle birlikte diğer İslam ülkelerindeki gözlemlerini aktardı.
Başörtüsüne Şartsız Ayrımsız Her Alanda Özgürlük
Özgür-Der Bursa şubesi mensupları ise yasağa karşı düzenledikleri imza kampanyasını yaptıkları basın açıklamasıyla tamamladı. İmza kampanyasına halkın teveccüh gösterdiği söylenilen açıklamada şu hususlara dikkat çekildi: “Halkın neredeyse bütününden gelen yasağın kaldırılması talebini kendi iktidarını korumak için politik manevralarla geçiştiriyor. ‘Denedik ama olmadı, öyleyse susun’ diyerek susturabileceğini zannediyor. Sistemin kendi çelişik kanunlarıyla bile izah edemeyeceği kadar keyfi olan başörtüsü yasağını bir daha dile getirmemesini başka nasıl ifade edebiliriz? AKP tutarlı olmak istiyorsa bu sorunu çözmek durumundadır. Resmi ideolojinin köhnemişliğinin eseri YÖK’ün bilimsellik maskesini paramparça eden başörtüsü AKP’nin de tutarsızlığını göstermeye tek başına yeterlidir. Umuyoruz ki başörtüsü yasağının kaldırılmasında ve 12 Eylül darbeci zihniyetinin bir ürünü olan anayasanın değiştirilmesinde yaptığını Kürt sorununda da yapmaya yeltenmeyecektir. Yıllardır sürdürülen inkârcı ve ırkçı devlet ideolojisinin yarattığı bu sorunun hak ve adalet temelinde çözümü ertelenemez. Hiçbir iktidar kavgasına kurban edilemez. Yoksa gasp edilen hakların iade edilmesinin ertelenmesini asla izah edemeyeceklerdir.”