Güçlü ordu, ezilen halk! Uyuyana hergün Pazartesi…
Bugün 7 Eylül pazartesi. Başörtüsü yasakları yüzünden okuyamayan kızlar çoktan anne oldu. Onların kızlarına geldi şimdi sıra… Yeni bir kuşak daha harcanıyor bozuk para gibi: Üniversitelerde, Hastahanelerde, Mahkemelerde… Yobaz laikler bu insanları eğitim, adalet ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıyorlar. Kıyafet Kanununa muhalefetten idam edilen Şalcı Bacı‘dan bu yana ne değişti?Bugün Pazartesi. Ellerinde el bombası patlatılarak cezalandırılan(!) erlerin ülkesinde yeni bir hafta başlıyor. 30 Ağustos kutlamaları sırasinda Vatan Caddesi’ndeki resmi geçit töreninde tören komutanı Tuğgeneral Osman Gazi Kandemir, tank üzerinden haykırıyordu: “TSK, ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet noktasını korumaya kararlıdır”
Ama laik(!) devletin komutan başı İlker Başbuğ Ramazan’da şehit ve gazi yakınlarına iftar yemeği vermekte bir sakınca görmedi! Noel ya da Yahudi bayramlarını kutlamayan laik(!) TSK nedense Müslümanlığa özel bir ilgi gösteriyor.
Bu nasıl bir İslâm hürmeti? 27 nisan’da kızlar ilahî söyledi diye muhtıra veren ordu bu ordu değil miydi?” Subaylarını, öğrencilerini “gizlice namaz kılıyor” diye fişleyen bu ordu değil miydi? Başı örtülü hanımları ordu evine almayan bu ordu değil miydi? Cumhurbaşkanının karısı tesettürlü diye krizler çıkartan bu ordu değil miydi? Sınırlardan terörist girmesine mani olamazken Ankara’da oturup darbe planları yapanlar bu ordunun subayları değil mi?
Neden şehitlik ve gazilik bu laik(!) orduyu bu kadar ilgilendiriyor? Dinsiz ya da meselâ Hristiyan bir Türk askeri ölürse ne olur? “Laik ordunuzda askerlik yapayım ama ölürsem karıma, çocuklarıma yüklü bir tazminat ödeyin zira ben şehitliğe filan inanmıyorum” diyemez mi?
Evet, başörtülü kızların normal hayata dönmesi önündeki en büyük engel olan TSK’nın, dinimizi istismarı da tam gaz devam ediyor. Oysa bir insanın şehit ya da gazi mertebesine layık olması (o da inananlar için) ALLAH’ın bileceği bir iş, Genel Kurmay Başkanı’nın değil. İlker Başbuğ adeta bir cemaat lideri edasıyla insanları nasıl “şehit” ilân edebilir?
İster el bombası kazasıyla(!) isterse terörist kurşunuyla ölsün her hayat kaybının ve sakatlanmanın gerektiği gibi tazmin edilmesi gerekmez mi? Sorumlu komutanlara hesap sorulması icab etmez mi? Ama bunun yerine laik(!) ordu “şehitlerimizin kanlarıyla sulanan bu topraklaaaaar” diye başlayan nutuklarla işi geçiştiriyor. İşi? Yani ölümleri ve hayat boyu süren sakatlanmaları.
Evet, 7 Eylül Pazartesi bugün. Ordusunun gücü altında ezilen bir ülke yeni bir haftaya başlıyor. Başörtülü anneler ve eşler onyıllardır yobaz laiklerin hakaretlerine maruz kalıyor, vatandaşlık haklarından yoksun bırakılıyor. Laik(!) ordu çatır çatır insan harcıyor, ölenleri şehit ilân edip sorumluluktan kaçıyor. Laik(!) ordunun komutan başı iftar yemeklerinde tesettürlü kadınlarla poz verip imaj düzeltiyor.
Yaşasın güçlü ordu, ezilen halk! Yaşasın din sömürüsü!
Yobaz laikler hâlâ turp gibi. Siz nasılsınız bugün?
Mehmet Yılmaz, derindusunce.org