Ankara: Ceylan için söylenenlere inanmıyoruz!

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu başörtüsüne özgürlük eylemlerinde 194. haftayı geride bırakarak, kararlılık ve direniş çizgisinde ilerlemeye devam ediyor.

Basın açıklamasının tam metni:

Gönlümüz isterdi ki Türkiye’de insan hakları ihlâlleri olmasın; insanların inançlarına, düşüncelerine, yaşama haklarına, eğitim haklarına saygı gösterilsin. Devlet insan haklarının teminatı olsun. Ancak ne yazık ki ülkemizde yıllardır yasaklar sürmekte, insan hakları devlet eliyle ihlâl edilmektedir.

Halkımız askerî vesayet sisteminin baskısını her geçen gün daha çok hissetmekte ve bunalmaktadır. Bizler askerlerin siyasete müdahale etmesinden ve tüm ülkeyi “biri bizi gözetliyor evine” çevirmesinden son derece rahatsızız. Son olarak askerin “Millî Güvenlik Dersi” hocaları vasıtasıyla eğitim kurumlarında yaptığı fişlemeleri öğrenmiş bulunuyoruz. Askerler halkı kategorize etme hakkını kimden ve nereden almaktadır? Yoksa orduya bu yetki anayasayla verilmiştir de bizim mi haberimiz yok… Askerin siyasetten elini çekmesini, tüm ülkeyi kışlaya çevirmekten vazgeçip aslî görevine dönmesini bekliyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Belçika’daki ilk ve orta dereceli okullardaki başörtüsü yasağından bahsetmiştik. Yasak kararı “Belçika Hıristiyan Öğretmenler Sendikası” tarafından iptal istemiyle Danıştay’a götürüldü. Sendika yöneticisinin başvuru gerekçesini açıklayan ifadeleri bizdeki yasak savunucularını utandıracak niteliktedir. Diyor ki: “Hiçbir öğretmen başörtüsü takan öğrencinin bunu baskı altında kaldığı için yaptığını düşünmüyor. Bize göre başörtüsü dinî inancın gereği. Bu nedenle Danıştay’a gittik. Bizce başörtüsü yasağı inanç özgürlüğü ile çelişiyor.” Bu açıklamayı; ülkemizde kızların başını örtmelerini ipe sapa gelmez nedenlerle açıklamaya çalışanlara ithaf ediyoruz. Üzerine basa basa söylüyoruz ki, başörtüsü takmak yalnızca inancımızın gereğidir.

Yüreğimizi yaralayan bir olayı Avusturya’da yaşamıştık. İki kız öğrenci başörtülü kız arkadaşlarının başörtüsünü yakma girişiminde bulunmuşlardı. Olaya el koyan yetkililer bu vahim olayın sorumlularını cezalandırdılar. Bu iki öğrenci disiplin cezası alarak okuldan uzaklaştırılmış ve haklarında adlî takibatın başlayacağı bildirilmiştir.

Bunlara benzer bir olay da geçen hafta ülkemizde yaşanmıştır. Denizlinin Çivril İlçesi, Gürpınar Belediyesi nikâh memuru başörtüsünün altına taktığı boneden -yanlış anlamadınız- tekrar söylüyorum boneden dolayı çiftin nikâhını kıymamıştır. CHP’li Gürpınar Belediye Başkanı ise bu durumu “devrim kanunlarına aykırı olduğu” gerekçesiyle savunmuştur. Maalesef bizim devrim kanunlarımız ülkemizin onca büyük meselesi dururken bir kadının başındaki bonesiyle uğraşmaktadır. Sunduğumuz bu iki fotoğrafın takdirini sizlere bırakıyoruz. CHP’nin açılımlarının ise ne kadar yapay, dönemsel ve halkı kandırmaya yönelik olduğunu görüyoruz.

28 Eylül 2009 tarihinde Diyarbakır’ın Lice İlçesi Şenlikköy Mezrasında hayvanlarını otlatırken parçalanarak hayatını kaybeden küçük Ceylan’ın ölüm nedeni hakkında yetkililer hala tatmin edici bir açıklama yapmamışlardır. İnsan hakları örgütlerinin incelemeleri sonucunda olayda devlet yetkililerinin sorumluluğunun olduğu ve bazı görevlilerin de görevlerini ihmal ettiği belirlenmiştir. Oysa yaşama hakkı Türkiye’nin de altında imzası bulunan pek çok insan hakları metni ile teminat altına alınmıştır. Yetkililer bir an önce sorumluları tespit ederek yargı önüne çıkarmalıdır. Aksi takdirde her an başına ne geleceğini kestiremeyen insanların devlete güveni sarsılacaktır. Ayrıca olayın zamanlamasına dikkat çekiyoruz. Acaba halkların kardeşliğini istemeyen, gerilim ortamlarından medet umanların yeni bir provakasyonu ile mi karşı karşıyayız?

Hükümetin ortaya koyduğu ve hiç kimsenin ortak olmak istemediği “Demokratik Açılım”, “Ekonomik Açılım” v.b. açılımların tartışıldığı, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sözlerinin her kesim tarafından dillendirildiği şu ortamda asıl biz bir açılım bekliyoruz. İnanç ve düşünce önündeki tüm engellerin kaldırıldığı, insan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmadığı BİR AÇILIM değilse, bütün açılımlar kısır kalır, toplumun bütün kesimlerini kucaklamayan açılımlar ise halktan destek bulamayacaktır. Bu nedenle hükümeti parçacı değil, bütüncül bir yaklaşıma davet ediyoruz.

Devlet bu açılımlarla halkı ile yeniden barışmayı, kucaklaşmayı amaçlıyorsa bizler hazırız, başörtüsü mağduru pek çok kızımız da hazır bekliyor, böyle bir açılımı istiyor ve daima destekliyoruz.

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu

 

Bir cevap yazın