Yıldırma amaçlı skandal dava başlıyor!

Antalya’da haksız ve hukuksuz başörtüsü yasağını protesto etmek için 3 Kasım 2007 tarihinde gönüllü kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları İnanç Özgürlüğü Platformu’nun düzenlediği basın açıklamalarına çocukları ile birlikte katılan anne ve babalara “velayet hakkını kötüye kullanma ve çocukların ruh sağlığını bozmak” gerekçesiyle açılan davanın ilk duruşması yarın başlıyor. Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan tarafından hazırlanan ve 27 Mayıs 2009 tarihinde Antalya Sulh Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, basın açıklamasına katılan 17 anne ve babanın 1 yıl hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

MAZLUMDER, DAVAYI TAKİP EDECEK

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği Genel Başkanı A. Faruk Ünsal, davayı izlemek ve takip etmek için gözlemci bir heyet oluşturduklarını belirterek, “İnsanların demokratik haklarını savunması kadar doğal bir şey yoktur. Anormal olan, toplumun daha fazla özgürlük talebini dikkate alan hükümetin “demokratik açılım” sürecini başlattığı dönemde böyle bir davanın başlamasıdır. Devlet artık geçmişiyle hesaplaşmalı ve eski alışkanlıklarından arınmalıdır. Biz bu davada tarafız ve mağdurların yanındayız” dedi. (ASLAN DEĞİRMENCİ / VAKİT)

Platformların haklı direnişini yıpratma amacı güden ve her yönüyle haksız, hukuksuz olan bu davada adalet ve özgürlük talebini dile getirecek kardeşlerimizin yanındayız. Yasakçılarda değil de zulme uğrayanlarda suç arayanlar, her ne kadar yaptıkları işi yasal kılıfa uydursalar da halkın vicdanında daha şimdiden mahkum olmuşlardır! Başörtüsüne özgürlük talebini böylesi ucuz yollarla susturabileceklerini zannedenler, her türlü zorluğa rağmen 5 yıldır Türkiye’nin birçok yerinde kararlılıkla süren eylemlere ve o eylemlerde ortaya koyulan onurlu, azimli ve direngen tavra dönüp bir kez daha baksınlar!

Platform Haber

One thought on “Yıldırma amaçlı skandal dava başlıyor!

  • “Dünya Sağlık Örgütü Çocuk istismarı tanımına göre aslında çocuk istismarı, küçücük çocukları ite tepe gözaltına alan ve saatlerce birer suçlu gibi karakolda bekleten emniyet kuvvetleri ve devlet tarafından gerçekleşmiştir. Eğer çocukların ruh sağlığında bir tahrifat ve bozulma ortaya çıktı ise bu, ortada hiçbir yasal gerekçe yokken keyfi ve ideolojik yorumlarla hareket eden yargı ve emniyet yetkililerinin ortaya koyduğu uygulamalar nedeniyledir. Müslümanlar, 12 Eylül Anayasası’nın verdiği haklardan bile mahrum bırakılmak istenmektedir. Anayasanın 26. maddesi ‘Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.’ diyor. Yine 34. madde ‘Herkes önceden izin alamadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’ diyor. Savcılık bu mesnetsiz dava ile bu anayasal hakları yok sayıyor ve kendi anayasalarını ihlal ediyorlar… Açıkça toplumsal ayrımcılık kaynağı olan yasaklara dikkat çekmek için anne ve babalarının yanlarında basın açıklamasına katılan çocukların şahit olduğu güzel bir toplumsal dayanışma ve haksızlıklara karşı çıkma davranışıydı. Toplumsal dayanışma ve sosyal sorumluluk kapsamında bir toplantıya katılmanım çocukların ruhsal gelişmelerinde tahrifata sebep olacağını iddia etmenin akli bir izahı yok. Hele ruhsal gelişimi düşünüldüğü iddia edilen çocukların çelik kuvvet polisleri tarafından gözaltına alınmaları nasıl izah edilebilir? Başörtüsü yasağının gündeme gelmesinden rahatsızlık duyan zihniyetin temsilcileri toplumsal duyarlılığı ortadan kaldırmak ve ilkel yasakları sürdürmek amacıyla her türlü yola başvuruyorlar. Yarın (Perşembe günü) başlayacak dava da bu yıldırma ve bezdirme çabasının örneklerinden.”

Bir cevap yazın