Antalya’daki hukuksuz davada ilk duruşma yapıldı

Antalya Savcılığının kanunu keyfi yorumlaması nedeniyle 17 kişi hakkında açılan mesnetsiz dava 15 Ekim perşembe günü saat 15:30’da görülmeye başlandı. 17 anne-baba başörtüsü eylemine çocuklarıyla katılmış, Cumhuriyet gazetesinin tahriki ile eylem sonrası çocuklarıyla birlikte gözaltına alınmış, daha sonra da savcılık tarafından haklarında “velayet hakkını kötüye kullanmak ve çocukların ruh sağlığını bozmak” iddiasıyla 1 yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.  17 anne ve babanın ifade verdiği duruşma, 29 Ocak 2010’a ertelendi.

Başörtüsü eylemlerine destek verdikleri için açık bir haksızlığa ve hukuksuzluğa uğrayan kardeşlerimizi yargılamaya kalkışanların, bizim vicdanımızda şimdiden mahkum olduklarını ifade etmek isteriz.

Özgür-Der Antalya Temsilcisi Ahmet Balta’nın mahkemeye sunulan savunmasının tam metni:

Başörtüsünün kamusal alanda yasaklanmasını sivil toplum örgütü üyeleri ve ailelerimizle basın açıklaması ile protesto ettik. Protestoda kişilerin kendi çocuklarının da basın açıklamasında hazır bulunmasını iddia makamı, “kötüye kullanma” olarak tanımlamıştır. Ancak;

Yapılan basın açıklaması ifade özgürlüğü bağlamında devam eden başörtüsü yasağı zulmünü protestoya yönelik, suç olmayan bir hak kullanımıdır. Suç olmayan bir hakkı kullanmak, nasıl olurda kötüye kullanmak olarak değerlendirilebilir.Ortada bir kötüye kullanım değil, bir zulme karşı çıkma durumu söz konusudur.

Elbette ki biz, kendi çocuklarımız hakkındaki kararları kendimiz vereceğiz. Çocuğumuzu basın açıklamasına götürüp götürmemek, slogan atıp atmamak ile kendimizin ve çocuklarımızın ellerine pankart verip vermemek bizim kendi takdirimizdir. Bu konunun suçlanmasını hiç doğru bulmuyorum.

TCK-Madde 232/2 “İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.” Denilmektedir.

TCK nın bu maddesi, Aile düzenine karşı suçlar babında “Kötüye kullanma” başlıklı maddedir. Temelde aile bireyine karşı şiddet, kötüye kullanmanın önlenmesini hedefleyen bu maddenin 2. fıkrası ise “disiplin yetkisinin kötüye kullanılması” hakkındadır.

TCK 232/2 maddesinde: “terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanma” suçun maddi unsurudur. Suçun oluşması için, Terbiye hakkı kullanılacak ve bu kullanım disiplin yetkisinin kötüye kullanımı olacak. Çocuklarımızla birlikte yasal bir protestoyu yapmak, disiplin yetkisinin kötüye kullanımı değil, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün kullanımıdır.

Bir fiilin hukukumuza göre suç teşkil edebilmesi için;
a. Kanun tarafından suç olarak düzenlenmiş olması,
b. Fiili işleyenin kusurunun olması,
c. İşlenen fiilin hukuka aykırı olması gerekir. Öncelikle işlenen fiil hukuka aykırı değildir. Suç oluşmamıştır. Örneğin;

CD 04 <> E: 2006/9060 <> K: 2008/5596 <> T: 03.04.2008
“Sanığın acıma, merhamet ve şefkat duygularıyla bağdaşmaz biçimde mağdurun eğitimini engellemek suretiyle sokaklarda çalıştırılmasının, aile bireylerine kötü davranış oluşturacağı gözetilmelidir.”

CD 04 <> E: 2008/7248 <> K: 2008/14702 <> T: 25.06.2008
Nöbetçi öğretmen sanığın kavga eden öğrencileri ayırdıktan sonra, kavgayı çıkaran öğrencilerden birini, sopayla eline basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek biçimde vurarak yaralaması eyleminin, sahip olunan disiplin yetkisi kapsamında değerlendirilemeyeceği, kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanarak işlediği ve yakınmaya bağlı olmayan yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.” Denilmektedir.

Yukarıdaki iki olay disiplin yetkisinin kötüye kullanımı olarak değerlendirilse de, olayımızla hiçbir benzerliğinin olmadığı, iddia makamının yorum yoluyla maksadını aşar şekilde yeni suç ihdas etmeye çalıştığı izlenimi oluşmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Madde 14.maddesinde:
1. Taraf Devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler.
2. Taraf Devletler, ana-babanın ve gerekiyorsa yasal vasilerin; çocuğun yeteneklerinin gelişmesiyle bağdaşır biçimde haklarının kullanılmasında çocuğa yol gösterme konusundaki hak ve ödevlerine, saygı gösterirler.” Denilmektedir.

Tüm bu nedenlerle protestoda suç unsuru bulunmamaktadır.

SONUÇ OLARAK; İfade özgürlüğümüz ve örgütlenme özgürlüğümüz bağlamında;
biz ailelerin kendimiz ve çocuklarımız hakkındaki tercihlerimize devletin karışmaya hakkı ve görevi yoktur. Bu alan özel tercih alanımızdır. Devletin her konuda bireye karışma hakkını kendisinde görmesi despot bir yönetime yol açar.

Bir hakkın kullanımı olan protestoda çocuklarımızın bulunması meşru hakkımızdır.Bu hususta suçlanmamız haksızlıktır. Sunulur. 15.10.2009

AHMET BALTA

One thought on “Antalya’daki hukuksuz davada ilk duruşma yapıldı

  • ahmet bey çok güzel savunmuşsunuz ,ağzınıza sağlık o atmosferde bu ifadeleri yüzlerine okuyabilmek oldukça onurlu bir duruş olsa gerek.iddia makamının bütün yoruma dayalı suçlamalarını al aşşağı etmişsiniz ne güzel savunma gerçekten sağolun rabbim yardımcınız olsun.daima yanınızdayız inşl.29 ocak duruşmasında adliyeye gelerek bu davayı binlerce kişi protosto edecektir biliyorum.

Bir cevap yazın