Belge gerçek değilse şu yaşanan yalan mı?
“İrticayla Eylem Planı”nın yalan olduğuna kimse inanmıyor. Neden? Çünkü bilfiil yaşanan bir çok olay bu belgenin gerçekliğine bizi rahatlıkla inandırabiliyor. Her on yılda bir darbe görmüş bir ülkenin insanlarına halka karşı asimetrik savaş yürütülmediğine ikna edemezsiniz. Vakit yazarı İhsan Karahasanoğlu, Genelkurmay Askerî Savcılığ’nın “darbe belgesi”nin peşine düşmesine şöyle yanıt veriyor: “Askerî savcılık, bahsi geçen belgeyi merak ediyor ve gerçek çıktığı takdirde gereğini yapmak istiyorsa, biz ona başka orijinal belgeliri ihbar edelim. Onları takip etsin askerî savcılık. Ne gibi mesela? Mesela, tüm gazetelere yansıyan, Manisa’daki bir yemin törenine, asker annelerinin başörtülü oldukları gerekçesi ile alınmaması uygulaması. Dursun Çiçek imzalı “İrtica eylem planı”nın gerçek olup olmadığını merak eden savcılık, buyursun Manisa’daki olayı soruştursun… Çiçek imzalı belge, nihayetinde bir yazı.. Somut bir uygulama bile değil. Fiiliyata geçmemiş savunması bile yapılabilir!..
Ama Manisa’daki olay, somut bir uygulama. Mağdur olanıyla, şahidiyle, her şeyiyle belgeli, apaçık somut bir vakıa… Buyurun, “Çiçek imzalı belge gerçek miydi, değil miydi?” tartışmasına katılana kadar, Manisa’daki birlikte, asker anneleri başörtülü olduğu için geri çevrildi mi, çevrilmedi mi, onu araştırın… Dursun Çiçek imzalı belgede şu yazılı veya bu yazılı!.. “Konusu suç olan emir yerine getirilmez” ilkesi gereği, astlar o belgedeki talimatı yerine getirmezlerse, hiçbir sorun olmaz. Ama bizim askerî savcıya soruşturmasını önerdiğimiz olay, bilfiil yaşanmış, mağduriyetler oluşturmuş bir olay… Cuntacılığı soruşturmak isteyen bir savcı, işte Manisa’daki, herkesin gözü önünde yaşanan olayı soruşturur.. Ülke kanunları içinde yer almayan bir yasağın, keyfî olarak dayatılması şeklinde yaşanan “askerî darbe”nin somut bir örneği olan Manisa’daki başörtülü annelerin dramını soruşturur.
Sadece Manisa değil tabiî ki!
Bugün her saat, her dakika, Orduevlerinin kapısından, başörtülü hanımlar geri çevriliyorlar.
Bence, bu da darbeciliğin daniskasıdır..
Bir ülkede, bir kıyafet yasak ise; bunu belirleyen düzenleme, ancak kanun olabilir.
Kanunla yasaklanmayan bir kıyafet, Orduevi kapısında “yassak” diye geri çevirme gerekçesi yapılıyorsa, bundan daha ciddi bir “darbe” mi olabilir?”
Platform Haber