Van: Cuntacılar sivil mahkemede yargılansın
Van Hak ve Özgürlükler Platformu tarafından düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemi 145. haftasına girdi. Basın açıklamasını platform adına Umut Işığı Derneği Bşk.Yrd. Erhan ŞENGÜL okudu. Basın açıklamasından sonra kısa bir konuşma yapan Huda Kaya, Van Müslümanlarının başörtüsü önündeki engellerin kaldırılması gayesiyle düzenledikleri eylem gösterilerinin, istikrarlı bir şekilde devam etmesini övgüyle anarak, zulmün kalıcı olmadığını vurguladı.
Basın açıklamasının tam metni:
CUNTACILAR SİVİL MAHKEMELERDE YARGILANMALIDIRLAR
Gün geçmiyor ki başörtüsü yasağına yönelik yeni bir haber duymayalım. Nihayet şehitliklerin kamusal (y)alan olduğunu da öğrenmiş olduk. Milli eğitim bakanlığının işgüzar yöneticileri Çanakkale gezisine götüreceği öğrencileri başörtülü olduğu için otobüsten son anda indirme maharetini göstererek kraldan daha fazla kralcı olduklarını ispatlamışlardır. Her ne kadar Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir yasağın olmadığını vurgulasa da Kasım 2009 itibariyle hala böylesi ilkel yasakları tartışıyor olmamız ayıp olarak yeter. Eskişehir de iki kız öğrencinin başörtülü olması hasebiyle öğretmenleri tarafından hakarete maruz kalmaları Ergenekoncu cahiliye anlayışının Milli Eğitim Bakanlığının bir çok kademesinde hala varlığını sürdürdüğünün göstergesidir. ilim yuvası olması gereken mekteplerin insanların kılık-kıyafetiyle uğraşıyor olmaları hala olmamız gereken yerde olmadığımızın da bir belirtisidir. Dini bir vecibe olan başörtüsü üzerindeki yasakların kalkması bir zorunluluktur. Ki açılımın her türüne şahit olduğumuz bu vasatta yetkili bir ağızda başörtüsü açılımını duymamış olmamız manidardır.
Demokratik açılım olarak ifade edilen sürecin başörtüsü açılımını da kapması gerekmektedir. Çünkü başörtüsü sorunu hala keyfi uygulamalara müsaittir ve her gün mağdur üretmeye de devam etmektedir.
Tüm kesimlerde büyük bir heyecan oluşturan Kürt açılımı kaldığı yerden devam etmelidir. Süreci galip ve mağlup ikileminin dışında, şova dönüştürmeden, çabaları önemsiz mevzulara kilitlemeden, hassasiyet dengeleri gözetilerek, aklıselim ile devam ettirmek zorunludur. İlkesiz muhalefetin kuru gürültüsüne aldırış etmeksizin, emin adımlarla yeni bir kardeşlik projesi tesis edilmelidir. Sessiz yığınların talebi olan bu kardeşlik projesinden başka da yol yoktur.
Aylardır takip ettiğimiz TSK bünyesinde ki cunta oluşumu ayan beyan ortaya çıkmışken cuntacı subayların hala görevden alınmamaları ilginçtir. Belgedeki imzanın ıslak olup olmaması ve belge mi kağıt parçası mı olduğu gibi teknik ayrıntılar bir yana, aylardır bir psikolojik hareket olarak kamuoyunu yönlendirmede profesyonelce sürdürülmektedir. Başbakan’ın Genelkurmay başkanına yönelik ‘sorumluları adalete teslim edin’ çağrısı ve son çıkan belgelerdeki paraflar, cunta oluşumunun emir-komuta hiyerarşisi içerisinde gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Bu ise, karşımızdaki illegal yapının TSK içerisindeki bir cunta oluşumundan ibaret olmadığı bizatihi TSK’nin böyle bir oluşumun merkezi olduğu anlamına gelmektedir. Cumhuriyetle beraber her on yılda bir darbe -muhtıra yaşayan ülke realitesi göz önüne alındığında, bu önemli bir tespit olarak karşımıza çıkmaktadır.
Harp okullarındaki eğitimden, TSK hiyerarşisine varıncaya kadar ciddi bir zihniyet değişimi kendisini zorunlu kılmaktadır. Benzeri bir zorunluluk ise darbeci subayların sivil mahkemelerde rehabilite edilmeleridir. Askeri yargının tarafgirliği aşikar kılınmışken, cuntacıların sivil mahkemelerde yargılanmasından başka bir seçeneğin olmadığını müşahede etmekteyiz. Askeri bürokrasinin siyaset üzerindeki tahakkümünün bitmesi ve askerin kendi işine dönmesi zorunludur.
Ülkenin önünün açılmasına yönelik çabalar, bir taraftan Ergenekon vb. darbe ve çete gruplarıyla mücadele edilerek yürütülmeli, diğer taraftan adalet merkezli bir sivil anayasa çalışması ile neticelendirilmelidir. Her kesim için hak, adalet ve özgürlüklerin gözetildiği katılımcı bir sivil anayasa yapılması öneminden hiçbir şey kaybetmemiştir. Darbelerle mücadele eden bir hükümetin, yine bir darbe süreci sonrasında yapılan 82 anayasasını değiştirmemesi de bir çelişki olacaktır.
VAHÖP olarak, siyasi iktidarın cuntacılarla mücadelesini destekliyoruz. Nereye varırsa varsın sonuna kadar kararlılıkla devam etmesini ve bir an evvel darbe anayasasından kurtulma kararlılığını göstermesini de beklemekteyiz.
Siyasi iktidarın komşularla sıfır problem şeklinde yürüttüğü dış politikaları bağlamında gerçekleştirdiği Ermeni açılımını destekliyoruz. Bu minvalde Akdamar adamızdaki kilisenin restorasyonu sembolik ama önemli bir adımdır. Bu adımın bir devamı olarak, kilisenin ibadete açılması hakkaniyet gereğidir. Düşünce, inanç ve ibadet özgürlüğünü herkes ve her kesim için savunmaktayız.
Siyonist işgalci İsrail’in Mescid-i Aksa kuşatması devam etmektedir. Kudüs’te Filistin’li bir aile tehditle evinden atılarak yerine Siyonist bir aile yerleştirilmiştir. Siyonist çetenin askeri lideri Gazze’ye yönelik savaş tehditlerini sürdürmektedir. Her gün yeni bir yıkım ve yeni bir tehdit planıyla arzı mev’ud gibi iğrenç emelinden vazgeçmeyen işgalci İsrail başta Ortadoğu olmak üzere bütün dünya için bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir . Yılladır devam eden bu işgalci politika uluslar arası arenada da kınanmamıştır. Gazze’de yapılan büyük katliam ve yıkımdan sonra nihayet Birleşmiş Milletler İsrail işgal devletinin suçlu olduğuna karar vermiştir. Bu karar Gazze’nin yeniden imarı için yeterli desteği sağlattırmazsa anlamından çok şey kaybedeceği aşikardır. Birleşmiş Milletlerin kararından yola çıkarak, büyük elçiye gösterilen tepkilerden de anlaşıldığı gibi, başta ülkemizde olmak üzere bütün dünyada İşgalci İsrail devleti ile olan ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi ve büyük yaptırımların dayatılması bir zorunluluktur.
Platform adına Umut Işığı Derneği Bşk.Yrd. Erhan ŞENGÜL
VAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU
Gökkuşağı Derneği, Umut Işığı Derneği, Mazlum-der. Memur-Sen, İnsan-Der, Anadolu Gençlik Derneği, Erdem-Der, Vimder