Koceli: Asıl provokatör siyonist Levy’dir
Kocaeli İnsan Hakları Platformu’nun 239. basın açıklaması, 14 Kasım 2009 tarihinde Yönetim Kurulu üyesi Medine KÜÇÜK tarafından Sabri Yalın İnsan Hakları Parkı’nda kamuoyuna sunulmuştur.
Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 239.hafta basın açıklamasına hoş geldiniz. Anti demokratik uygulamalara ilkeli ve uzun soluklu bir direnişle cevap veren Gönüllü Kuruluşlar, Türkiye’nin birçok şehrinde değişik isimler altında mevcut hakların korunması ve genişletilmesi için aynı gün ve saatte açıklamalar yapıyorlar. Hak ve özgürlük gibi yaşamsal değere sahip taleplerimizi eğmeden bükmeden sizlerle paylaşıyoruz.239 hafta boyunca bizleri takip eden dostlarımız açıklamalarımızın ana temasının hakça paylaşım ve adil muamele olduğunu fark etmişlerdir. Bu taleplerimiz dini, ırkı, ideolojisi farklı olan herkes için geçerlidir.
Eli kanlı Siyonist İsrail rejiminin sözde elçisi Karadeniz turu yaparak halkımızı provoke etmeye çalıştı. Hak ettiği gibi her yerde protestolarla karşılanan sözde elçinin tek derdi halkımızı Yahudi düşmanı gibi göstermek. Binlerce yıllık mazisi olan yaşadığımız coğrafyanın en temel özelliği çok kültürlülüğe beşiklik yapması ve onlarca farklı etnik yapının ve dinin özgürce yaşama imkânı bulabilmesidir.
Değil Karadeniz Türkiye’nin hangi noktasına giderse gitsin protesto edilecek olan sözde elçi Levy sadece 80 yıl önce topraklarımızdan koparılan mukaddes bir bölümün üzerinde kurdurulan masa başı devletin temsilcisi olduğunu unutmamalı.
Avrupalıların, siyonist İsrail’in kurulabilmesi için uzun bir geçmişe sahip Osmanlı Devletini yıktıkları bugün herkesin hafızalarında tazeliğini koruyor. İnsan hakları şampiyonluğunu kimseye bırakmayan batılıların katliam dolu geçmişlerinin kefaretini ödemek Müslümanların, Filistinlerin borcu olmamalı.
Avrupa’da, İspanya’dan Almanya’ya bir an bile rahat bırakılmayan, etnik temizliğe uğrayan Yahudi nüfuz sığınılacak liman olarak İslam topraklarına koşmuştu. Çok kültürlü hayata aşina olan Müslümanlar karşılıksız olarak bu insanlara kucak açtılar. Şimdi ise gelinen noktada Siyonist ideoloji batılıların maşası olarak bölgede terör estiriyor.
Türkiye’nin bölgede gerilim politikasını bir tarafa bırakıp, komşularıyla barış ve işbirliğine dayalı yeni birliktelikler kurması ve bu siyaseti kalıcı hale getirmesi Kudüs ve bölgenin geleceği için hayati öneme sahiptir.
Değerleri ile barışık, halkların kardeşliği planında sorunlarını çözmüş bir Türkiye, insan hak ve özgürlükleri alanında bölge ülkeleri ile ortak projeleri kolaylıkla hayata geçirebilir.